12
beyler zamanda kırılma yaşandı. koşun hele, maç yaklaştıkça rüyası belirginleşiyor beyler. başı biraz sıkıntılı çünkü maç 19:30'a alınmış ve ben nedense televizyondna izlemek zorundayım. yetişemiyorum falan zar-zor ikinci yarıyı açıyorum. biz nedense deplasmandayız beyler. kale arkası komple bizim. şahane bir görüntü her yer turuncuya kaçan tok sarı ve vişneye çalan kırmızı. ama sarı formanın sarısı hakim tribünlere. yaldızlı parlak konfetiler meşaleler falan. fırtına gibiyiz ama cünyet çakır resmen kıllık yapıyor. neyse diyorum cüneyt çakırdır, güveniyorum. böylece ablukaya alıyoruz. beyler servet oynuyor :( neyse kim oynarsa oynasın, bu arada formamız kırmızı milli takım forması! bir pozisyon oluyor, sanırım kazım beyler emin değilim, artık diyorum bu gol ulan bu gol kesin. bir koyuyor volkanı görüyorum çeler gibi oluyor ama üst ağları yukarıya doğru kaldırıyor top. gol ulan gooooooooooooooool diye bağırıyorum, hatta pencereyi açıp oradan da bağırıyorum gol diye sözlük, ki ben rüyalarda bağıramam. neyse işte koyuyoruz maç 1-0 bitiyor. fenerliler kahrolmuş hep. ayhan maç boyu didiştiği fener taraftarıyla dalga geçiyor (evet ayhan da oynuyor amk) . fatih terimi görüyorum tribünlere bakıyor yüzünde rahat bir gülüş. saha aslan dolu. maç deplasman olduğu için fener dalga geçmek için getirmiş diye düşünüyorum. nasıl bir manzara biliyor musun sözlük? sahanın içi büyüklü küçüklü aslanlarla dolu, yavaş yavaş çıkıyorlar stattan. böyle işte sözlük. böyle. sonra işe geç kalıyorum falan.