188
galatasaray’ın bu sezonki durumunu ciddi manada görebileceği ilk maç beşiktaş maçı olacaktı. her karşılaşmadan sonra hataları görüp, onlardan ders çıkarmak mümkün fakat beşiktaş gibi avrupa kupalarında da mücadele eden, hücum gücü yüksek bir takım ile deplasmanda oynamak, detaylara inebilmek açısından önemli.
hafta boyunca fatih terim ve ekibi maçı kafasında nasıl ki defalarca oynuyorsa, bizler de maçı kafamızda defalarca oynuyoruz. en azından futbola kafa yoran ve bu renklere gönül vermiş bir çok insan bunu yapıyordur. hafta içerisinde gerek bazı forumlarda, gerekse de arkadaş ortamlarında yaptığımız sohbetlerde ortak bir kadro üzerinde mutabakata varmıştık. formsuz riera yedeğe çekilecek son haftaların formda ismi ayhan ilk 11′e girecek, takımın yaratıcı oyuncusu engin sol kanada geçecekti. ancak diğer yandan baktığımızda, galatasaray’ın bu sezon yakaladığı galibiyet serisinde istikrar yakalayan 11′deki oyuncuların tamamı iyileşmiş, oynayabilecek duruma gelmişti. gökhan-semih değişikliği dışında o kadroyu sürebileceğini düşünmüştüm hocanın. nitekim, bizim kafamızda tasarladığımız ilk düşünce ile hocanınki birleşti ve engin sol kanada, ayhan orta sahaya geçti.
galatasaray’ın her geçen hafta, takım olma yolunda önemli adımlar attığını görüyoruz. gerek takım savunmasının oturması, gerek orta sahadaki yardımlaşmanın artması; takımda gözle görülen olumlu yöndeki değişimlerdi. ancak orta sahaya kadar herşey tamamken, orta sahadan sonrası ciddi bir sıkıntı teşkil ediyor.
eldeki imkanlar ile bu sıkıntının çözümü malesef olmuyor. iyi oynadığı maçlarda dahi, gol bulma konusunda ciddi sıkıntı çekiyor galatasaray. takım tam kadroyken dahi, takımda farklılık yaratabilecek oyuncuyu bulmakta ciddi manada zorlanıyoruz ve ocak ayına kadar da zorlanmaya devam edeceğiz.
beşiktaş maçını diğer maçlardan ayıran birkaç nokta var. birincisi, takım kaybetmediği maçlardan sonra daha da güçleniyor. bu bakımdan, beşiktaş gibi hücum gücü çok yüksek bir takım karşısında gol yemeden ve maçı kaybetmeden sahadan ayrılmak, yeni kurulan bir takım için moral ve kendine güven niteliği taşıyor.
bir diğer nokta da, muslera’nın böyle büyük bir maçta kalesinde devleşerek rakiplere geçit vermeyişi, onun kendini bulma sürecini de bence noktaladı. mersin maçı ile beraber bu süreç başlamıştı, ki o maçta da galatasaray’ın aldığı puanda pay sahibiydi, beşiktaş maçında yaptığı kurtarışlar ile takımına puan kazandırması ile bu süreç tamamlandı.muslera kendini buldu ve bundan sonra performansı artarak devam edecektir hiç kuşkusuz.
sınırlı hücum gücüne rağmen, maçın başında pozisyonları bulan taraf galatasaray oldu. terazinin kefesi galatasaray’ı daha ağır gösterirken, oyunun dengelenmesi uzun sürmedi. beşiktaş’ın yaklaşık 15 dakika boyunca galatasaray’ı abluka altına almasındaki en büyük etken ise kazım kazım’ın defansif manada eboue’ye neredeyse hiç yardımcı olmamasıydı. kazım birçok pozisyonda geri gelmedi ve simao ile eboue’nin bire bir kalmasına sebep oldu. bu dakikalarda imdada muslera ve semih’in etkili oyunları yetişti, ardından devrenin gelmesi galatasaray için şanstı.
ikinci yarıda yapılması gereken birtakım hamleler vardı.
1- kazım-sabri değişikliği
2- ayhan-riera değişikliği
çünkü galatasaray’daki en kilit adam olan engin’in yaratıcılığı, sol kanada geçince sıfıra yaklaşmış, son haftaların formda ismi ayhan’ın performansı da yetersiz kalmıştı. tabi buna bir de kazım’ın vurdumduymaz oyunu eklenince, galatasaray’da değişiklik şart olmuştu. sabri’nin sakatlığı bu anlamda şanssızlığıydı galatasaray’ın. kazım’dan daha fazla defansa gelen ve beşiktaş savunmasına baskı uygulayan bir sabri, galatasaray’ı hücuma daha fazla çıkmaya sevkedecekti.
ancak tam da bu noktada, ortaya melo’nun gereksiz top kayıpları çıktı. taraftarın ve belki de teknik ekibin en çok güvendiği oyuncu olan melo, beklentilerin uzağında kalınca; takıma zarar vermeye başladı. melo-baros değişikliği ile beraber, beklenmedik bir şekilde 4-4-2′ye döndü galatasaray. riera’nın hareketli oyununa rağmen, beklenilen hücum performasına erişilemedi ve galibiyet golü gelmedi.
galatasaray’ın iyi yolda olduğu aşikar. daha önce de söylediğim gibi, ocak ayına kadar en az hasarla bu dönemi kapatmak lazım. ocak ayında gelecek ”doğru” iki transfer ile, galatasaray sezon sonunu çok rahat getirecektir.
hafta boyunca fatih terim ve ekibi maçı kafasında nasıl ki defalarca oynuyorsa, bizler de maçı kafamızda defalarca oynuyoruz. en azından futbola kafa yoran ve bu renklere gönül vermiş bir çok insan bunu yapıyordur. hafta içerisinde gerek bazı forumlarda, gerekse de arkadaş ortamlarında yaptığımız sohbetlerde ortak bir kadro üzerinde mutabakata varmıştık. formsuz riera yedeğe çekilecek son haftaların formda ismi ayhan ilk 11′e girecek, takımın yaratıcı oyuncusu engin sol kanada geçecekti. ancak diğer yandan baktığımızda, galatasaray’ın bu sezon yakaladığı galibiyet serisinde istikrar yakalayan 11′deki oyuncuların tamamı iyileşmiş, oynayabilecek duruma gelmişti. gökhan-semih değişikliği dışında o kadroyu sürebileceğini düşünmüştüm hocanın. nitekim, bizim kafamızda tasarladığımız ilk düşünce ile hocanınki birleşti ve engin sol kanada, ayhan orta sahaya geçti.
galatasaray’ın her geçen hafta, takım olma yolunda önemli adımlar attığını görüyoruz. gerek takım savunmasının oturması, gerek orta sahadaki yardımlaşmanın artması; takımda gözle görülen olumlu yöndeki değişimlerdi. ancak orta sahaya kadar herşey tamamken, orta sahadan sonrası ciddi bir sıkıntı teşkil ediyor.
eldeki imkanlar ile bu sıkıntının çözümü malesef olmuyor. iyi oynadığı maçlarda dahi, gol bulma konusunda ciddi sıkıntı çekiyor galatasaray. takım tam kadroyken dahi, takımda farklılık yaratabilecek oyuncuyu bulmakta ciddi manada zorlanıyoruz ve ocak ayına kadar da zorlanmaya devam edeceğiz.
beşiktaş maçını diğer maçlardan ayıran birkaç nokta var. birincisi, takım kaybetmediği maçlardan sonra daha da güçleniyor. bu bakımdan, beşiktaş gibi hücum gücü çok yüksek bir takım karşısında gol yemeden ve maçı kaybetmeden sahadan ayrılmak, yeni kurulan bir takım için moral ve kendine güven niteliği taşıyor.
bir diğer nokta da, muslera’nın böyle büyük bir maçta kalesinde devleşerek rakiplere geçit vermeyişi, onun kendini bulma sürecini de bence noktaladı. mersin maçı ile beraber bu süreç başlamıştı, ki o maçta da galatasaray’ın aldığı puanda pay sahibiydi, beşiktaş maçında yaptığı kurtarışlar ile takımına puan kazandırması ile bu süreç tamamlandı.muslera kendini buldu ve bundan sonra performansı artarak devam edecektir hiç kuşkusuz.
sınırlı hücum gücüne rağmen, maçın başında pozisyonları bulan taraf galatasaray oldu. terazinin kefesi galatasaray’ı daha ağır gösterirken, oyunun dengelenmesi uzun sürmedi. beşiktaş’ın yaklaşık 15 dakika boyunca galatasaray’ı abluka altına almasındaki en büyük etken ise kazım kazım’ın defansif manada eboue’ye neredeyse hiç yardımcı olmamasıydı. kazım birçok pozisyonda geri gelmedi ve simao ile eboue’nin bire bir kalmasına sebep oldu. bu dakikalarda imdada muslera ve semih’in etkili oyunları yetişti, ardından devrenin gelmesi galatasaray için şanstı.
ikinci yarıda yapılması gereken birtakım hamleler vardı.
1- kazım-sabri değişikliği
2- ayhan-riera değişikliği
çünkü galatasaray’daki en kilit adam olan engin’in yaratıcılığı, sol kanada geçince sıfıra yaklaşmış, son haftaların formda ismi ayhan’ın performansı da yetersiz kalmıştı. tabi buna bir de kazım’ın vurdumduymaz oyunu eklenince, galatasaray’da değişiklik şart olmuştu. sabri’nin sakatlığı bu anlamda şanssızlığıydı galatasaray’ın. kazım’dan daha fazla defansa gelen ve beşiktaş savunmasına baskı uygulayan bir sabri, galatasaray’ı hücuma daha fazla çıkmaya sevkedecekti.
ancak tam da bu noktada, ortaya melo’nun gereksiz top kayıpları çıktı. taraftarın ve belki de teknik ekibin en çok güvendiği oyuncu olan melo, beklentilerin uzağında kalınca; takıma zarar vermeye başladı. melo-baros değişikliği ile beraber, beklenmedik bir şekilde 4-4-2′ye döndü galatasaray. riera’nın hareketli oyununa rağmen, beklenilen hücum performasına erişilemedi ve galibiyet golü gelmedi.
galatasaray’ın iyi yolda olduğu aşikar. daha önce de söylediğim gibi, ocak ayına kadar en az hasarla bu dönemi kapatmak lazım. ocak ayında gelecek ”doğru” iki transfer ile, galatasaray sezon sonunu çok rahat getirecektir.