334
radyo demek sadece şarkı demek olmadığı için değişik konseptlerle de değerlendirilmesi gereken radyodur.
şimdi bir düşünelim; bizim radyomuzda sözlük yazarları program yapsa - haftanın değerlendirmesi, takımın gidişatı, tribün kültürü,- kısacası yazarların yayın organı olsa bu radyo kötü olmaz diye düşünüyorum tabi alt yapısı güçlendirilmeli.
şahsen ben sözlük radyolarından itü sözlük radyo' yu takip ediyorum vaktim oldukça. yazarların yayın saatlerinin belli olduğu oturmuş bir radyo itü sözlük radyo. sadece şarkı değil tabi ki günlük hayattan konular ve konuklarla yazarlar sözlüğü daha cazip hale getiriyorlar bu sayede. hemen konuklar kısmına geri döneyim galatasaray sözlük için ; aynı şehirde ikamet eden ve birbirleriyle iletişimleri iyi olan yazarlar - ki var böyle yazarlar- gerekli ekipman da sağlandığı takdirde beraber yayın yapsalar ve sözlüğün nabzını tutsalar spor programı tabiriyle hoş olmaz mı?
yazılarını severek okuduğumuz abilerimizin seslerini de duysak hatta interaktif olarak sözlük üzerinden yayına görüşlerimizle katılsak biz de yazarlar olarak böylece yayınlardan daha sağlıklı ve daha doyurucu sonuçlar alabiliriz.
alt yapı olayına gelirsek tekrar bu konuda sözlüğümüzdeki itü sözlük yazarları - kahretsin ki çaylağa düşürüldüm abdullah yılmaz yüzünden- gerekli bilgiyi itü sözlük radyosu' nda yayın yapan yazarlardan alabilirler çok rahat biçimde. onların yardımcı olacağını düşünüyorum.
şimdi gelelim olayın en güzel kısmına... isteyen yazarlar yayın yapıyor ve her yayının saati belli. afişler ayrı eğlence ki galatasaray sözlük yazarlarından ne afişler çıkar sarıyla kırmızıyla... yayın saati geldiğinde mikrofondaki yazar alıyor sazı eline * program başlıyor. böyle oturmuş bir sistem oluşturulabilirse sözlüğün takipçi sayısı ve kalitesi daha da artar şüphesiz. hiç değilse telegol denen saçmalığı izlemek yerine, galatasaraylılığından emin olduğumuz insanların görüşlerini dinleriz ve diğer yazarlarda mesaj fasilitesi ya da msn tarzı bir araç ile programa katılımını sağlayarak çok sesliliği de sağlamış oluruz.
beni şu aşamada en fazla heyecanlandıran yazılarını büyük beğeniyle okuduğumuz yazar abilerimizin galatasarayımız hakkındaki görüşlerini dinlemek ve galatasaraylılık duruşumuzu sağlamlaştırmada katedeceğimiz yoldur.
konu hakkındaki görüşlerimin şu an yazıya aktarabildiğim kısmı bundan ibarettir.
sarı - kırmızı bir geleceğe, hep beraber...
şimdi bir düşünelim; bizim radyomuzda sözlük yazarları program yapsa - haftanın değerlendirmesi, takımın gidişatı, tribün kültürü,- kısacası yazarların yayın organı olsa bu radyo kötü olmaz diye düşünüyorum tabi alt yapısı güçlendirilmeli.
şahsen ben sözlük radyolarından itü sözlük radyo' yu takip ediyorum vaktim oldukça. yazarların yayın saatlerinin belli olduğu oturmuş bir radyo itü sözlük radyo. sadece şarkı değil tabi ki günlük hayattan konular ve konuklarla yazarlar sözlüğü daha cazip hale getiriyorlar bu sayede. hemen konuklar kısmına geri döneyim galatasaray sözlük için ; aynı şehirde ikamet eden ve birbirleriyle iletişimleri iyi olan yazarlar - ki var böyle yazarlar- gerekli ekipman da sağlandığı takdirde beraber yayın yapsalar ve sözlüğün nabzını tutsalar spor programı tabiriyle hoş olmaz mı?
yazılarını severek okuduğumuz abilerimizin seslerini de duysak hatta interaktif olarak sözlük üzerinden yayına görüşlerimizle katılsak biz de yazarlar olarak böylece yayınlardan daha sağlıklı ve daha doyurucu sonuçlar alabiliriz.
alt yapı olayına gelirsek tekrar bu konuda sözlüğümüzdeki itü sözlük yazarları - kahretsin ki çaylağa düşürüldüm abdullah yılmaz yüzünden- gerekli bilgiyi itü sözlük radyosu' nda yayın yapan yazarlardan alabilirler çok rahat biçimde. onların yardımcı olacağını düşünüyorum.
şimdi gelelim olayın en güzel kısmına... isteyen yazarlar yayın yapıyor ve her yayının saati belli. afişler ayrı eğlence ki galatasaray sözlük yazarlarından ne afişler çıkar sarıyla kırmızıyla... yayın saati geldiğinde mikrofondaki yazar alıyor sazı eline * program başlıyor. böyle oturmuş bir sistem oluşturulabilirse sözlüğün takipçi sayısı ve kalitesi daha da artar şüphesiz. hiç değilse telegol denen saçmalığı izlemek yerine, galatasaraylılığından emin olduğumuz insanların görüşlerini dinleriz ve diğer yazarlarda mesaj fasilitesi ya da msn tarzı bir araç ile programa katılımını sağlayarak çok sesliliği de sağlamış oluruz.
beni şu aşamada en fazla heyecanlandıran yazılarını büyük beğeniyle okuduğumuz yazar abilerimizin galatasarayımız hakkındaki görüşlerini dinlemek ve galatasaraylılık duruşumuzu sağlamlaştırmada katedeceğimiz yoldur.
konu hakkındaki görüşlerimin şu an yazıya aktarabildiğim kısmı bundan ibarettir.
sarı - kırmızı bir geleceğe, hep beraber...
