• 160
    henüz 13 yaşımdaydım gazetelerden galatasaray futbolcularının fotoğraflarını kesip güzel bir ajandaya yapıştırıp albüm yaptığım dönemler. babamdan eski avrupa maçlarını anlatmasını isterdim hep. monaco'yu, neuchatel'i, hatta yarım yamalak hatırladığım manchester'ı. her anlattığında gururlanırdım. bende hemen koşar mahalledeki çocuklara anlatırdım. anlamsızca bakarlardı anlamazlardı. hatta dalga geçerlerdi hadi şimdi de yensenize madem diye. 17 mayıs günü mahalledeki boş arsaya galatasaray'lı bir abimiz televizyon getirmişti. evet dedim şimdi herkes görecek galatasaray'ın tüm dünyayı yendiğini. 25-30 kişi arsada uefa finalini izliyorduk. maç uzatmalara gitti çocukların uykusu geldi. babaları evlerine götürdü. ben ise gözümü kırpmadan maçı izliyordum. hagi'nin kırmızı kartında ağlıyordum. penaltılara gelindiğinde ise bu sefer gözümü açamıyordum. parmaklarımın arasından sanki korku filmi varmışta onu izlermiş gibi izliyordum. ta ki popescu'nun son penaltısına kadar. gözlerimi sonuna kadar açtım ve tarihi yaşadım. belki mahallenin çocukları uykuları geldiği için yine görememişlerdi galatasaray'ın zaferini ama artık umrumda değildi. ben görmüştüm o bana yeterdi ve sabaha kadar battaniye'nin altında sevinçten sessizce ağlamıştım.
App Store'dan indirin Google Play'den alın