4
galatasaray spor kulübü'nün iletişimden sorumlu yönetim kurulu üyesi sedat doğan'ın katkıları ile ortaya çıkmış bir projedir. sedat doğan, bu projenin çıkış aşamasını ise şöyle açıklıyor:
'galatasaray lisesinden bir arkadaşımla akşam iş çıkışı buluşacaktık. ancak geç geldi ve geldiğnde gözleri yaş doluydu. ne olduğunu sorduğumda sağnak yağmur altında, elinde görme özürlülüler ait bir bastonla, yolun kenarında ıslanmış ve soğukten titreyerek bekleyen bir kişiyi aracına alıp evine bıraktığını ve yolculuk esnasında bu durumda olan kişilerin çektikleri zorlukları ve onurlu mücadelelerini dinlediğini, ülkemizin alt yapısının özürlü kardeşlerimizi sokakta dolaştırmaya ve onların topluma entregre olmasına izin vermediğini uzun uzun anlattı. o günden sonra elimize fırsat geçtiğinde bu sorunla ilgilenmeye karar verdik. ve ilgilendik de. görme engelli kardeşlerimize yönelik olarak, göreve gelmeden önce kafamızda şekillenen projeleri geliştirmeye başladık. göreve gelince bu konuda kurulmuş derneklerin temsilcileri ile fikir alış verişinde bulunduk. ve ilk adımları hızla attık. projeye bir isim koyalım dedik. projenin ilk adımı olarak dergimizi sesli ve ücretsiz olarak internet sitemize koymaya karar verdik. ilk sesli sayı özetlerden oluşuyor ama bir sonraki sayı dolu dolu olacak. ilk yapmış olduğumuz aktivite sesli dergi olduğundan projenin ismini de “görmeyen gözler duyacak” olarak belirledik. bir tezatmış gibi görünse de ismin merak uyandırmasını istiyorduk. yani insanlara biraz da garip gelmeliydi. aldığımız tepkiye baktığımızda başarılı olduğumuzu görüyoruz. ilk beş günde 20.000 den fazla kişi sesli dergimizi dinledi.'
işte bunun için galatasaraylıyım sanırım.
üşüdüğümüzde giyiniriz ya hani, ve acıktığımızda yeriz, sıkıldığımızda yürürüz, istersek koşarız, ya da güzel şarkılar dinleriz, güzel filmler izleriz.
bireysel ihtiyaçlarımız, işte bu kadar bencil şeyler.
çünkü tüm bunları; iyi giyinemeyenler, yeterli yiyemeyenler, koşamayanlar, hatta yürüyemeyenler, duyamayan ya da göremeyenler'den bağımsız yaparız.
ben üşümezsem sorun yok. toksam hiç sorun yok. benim ayaklarım yürür, benim gözlerim bana ait, benim filmlerim ve hepsi benim şarkılarım...
ama yo yo, yok hayır. benim galatasaray'ım bu eksenin bir parçasını söküp attı artık!
görmeyen gözlerin sesi çok gür çıkıyor benim galatasaray'ımda.
sarıyı ve kırmızıyı duyuyor artık, hepimizden daha renkli duyuyor artık o gözler.
boşuna demedik ya; ilklerin takımı galatasaray...
'galatasaray lisesinden bir arkadaşımla akşam iş çıkışı buluşacaktık. ancak geç geldi ve geldiğnde gözleri yaş doluydu. ne olduğunu sorduğumda sağnak yağmur altında, elinde görme özürlülüler ait bir bastonla, yolun kenarında ıslanmış ve soğukten titreyerek bekleyen bir kişiyi aracına alıp evine bıraktığını ve yolculuk esnasında bu durumda olan kişilerin çektikleri zorlukları ve onurlu mücadelelerini dinlediğini, ülkemizin alt yapısının özürlü kardeşlerimizi sokakta dolaştırmaya ve onların topluma entregre olmasına izin vermediğini uzun uzun anlattı. o günden sonra elimize fırsat geçtiğinde bu sorunla ilgilenmeye karar verdik. ve ilgilendik de. görme engelli kardeşlerimize yönelik olarak, göreve gelmeden önce kafamızda şekillenen projeleri geliştirmeye başladık. göreve gelince bu konuda kurulmuş derneklerin temsilcileri ile fikir alış verişinde bulunduk. ve ilk adımları hızla attık. projeye bir isim koyalım dedik. projenin ilk adımı olarak dergimizi sesli ve ücretsiz olarak internet sitemize koymaya karar verdik. ilk sesli sayı özetlerden oluşuyor ama bir sonraki sayı dolu dolu olacak. ilk yapmış olduğumuz aktivite sesli dergi olduğundan projenin ismini de “görmeyen gözler duyacak” olarak belirledik. bir tezatmış gibi görünse de ismin merak uyandırmasını istiyorduk. yani insanlara biraz da garip gelmeliydi. aldığımız tepkiye baktığımızda başarılı olduğumuzu görüyoruz. ilk beş günde 20.000 den fazla kişi sesli dergimizi dinledi.'
işte bunun için galatasaraylıyım sanırım.
üşüdüğümüzde giyiniriz ya hani, ve acıktığımızda yeriz, sıkıldığımızda yürürüz, istersek koşarız, ya da güzel şarkılar dinleriz, güzel filmler izleriz.
bireysel ihtiyaçlarımız, işte bu kadar bencil şeyler.
çünkü tüm bunları; iyi giyinemeyenler, yeterli yiyemeyenler, koşamayanlar, hatta yürüyemeyenler, duyamayan ya da göremeyenler'den bağımsız yaparız.
ben üşümezsem sorun yok. toksam hiç sorun yok. benim ayaklarım yürür, benim gözlerim bana ait, benim filmlerim ve hepsi benim şarkılarım...
ama yo yo, yok hayır. benim galatasaray'ım bu eksenin bir parçasını söküp attı artık!
görmeyen gözlerin sesi çok gür çıkıyor benim galatasaray'ımda.
sarıyı ve kırmızıyı duyuyor artık, hepimizden daha renkli duyuyor artık o gözler.
boşuna demedik ya; ilklerin takımı galatasaray...