243
ulan çok güzel oldu be, çok güzeldi...
yağmurlu soğuk havaya rağmen içimizi ısıtan atmosfer, takımın mücadelesi, euroleague ve türkiye kupası yorgunluğuna rağmen 2 uzatmaya giden maçta 7-8 kişilik rotasyona rağmen kazanılan kupa. helal olsun ne diyeyim be.
öncelikle maçta bulunan birisi olarak bir kaç şey söyleyeyim; ankaralı aslanlar maçtaydılar ve güzel iş yaptılar, teşekkür ediyorum kendi adıma. bunun dışında sebahattin şirin ve oğuz altay tribünde gözüme çarpan isimlerdi.
karşı tribünde ise ünal aysal ve mustafa sarıgül'ü görebildim sadece.
takıma gelince, savunma olarak kesinlikle istediğimiz yerde değiliz. istediğimiz sertliği sahaya yansıtamadık fakat bunda bu sene uygulanacak yeni kuralların da etkisi var. daha önce "dokunana faul çalınıyor" şeklinde serzenişler okudum; evet var böyle bir şey maalesef.
ne diyor yeni kurallar;
--- alıntı ---
litvanya’da düzenlenen avrupa şampiyonası’nda ön sürümünü izlediğimiz hakem kararlarıyla alakalı olarak türkiye basketbol federasyonu merkez hakem kurulu’ndan beklenen açıklama geldi. ‘sıfır tolerans’ şeklinde lanse edilen ve altı kalınca çizilen yeni kuralları şu şekilde:
1-müsabakalarda savunma oyuncularının iki eliyle hücum oyuncusunun vücuduna yapacağı temaslar faul’ dür.
2-müsabakalarda yüz yüze savunma yapılması sırasında, savunma oyuncusunun rakibin beline veya vücuduna eliyle yapacağı temaslar (hand-check) faul’ dür.
3-müsabaka sırasında sporcuların, hakemlerin verdiği kararlardan sonra, bir tepki olarak sportmenliğe aykırı jest-mimik-el kol hareketleri teknik faul olarak değerlendirilecektir.
4-müsabaka sırasında antrenörlerin hakem ile kurdukları diyalog-iletişimde hakeme yönelik aşırı itiraz-tepki, kışkırtıcı ve aşağılayıcı davranışlar teknik faul olarak değerlendirilecektir.
--- alıntı ---*
şimdi hal böyle olunca tabi ki savunma direncinin düşmesi doğal fakat bu kadar kötü beklemiyordum. özellikle dış alan savunması çok kötü ve euroleague seviyesinde değil. ender ve lakovic'in daha fazla çaba harcamaları gerektiği aşikar. ukiç'in attığı bir üçlükte lakovic elini bile kaldırmayınca oktay mahmuti'nin gözlerinde bir bakış vardı ki, resmen bakışlarıyla dövdü oracıkta lakovic'i. daha sonra da caner'i aldı oyuna zaten ki dış alana savunması adına caner çok işler yaptı bugün. fakat maalesef o'nun da hücum gücü kısıtlı olunca bir şeyler hep eksik kalıyor. ender lakovic ikilisisni düşündüğümde geçen seneki savunma seviyesine ulaşacağımız konusunda şüphelerim artmıyor değil.
ama olumlu şeyler yok mu maça dair, bir kere kendim orda olduğum için söylemiyorum ama seyirci etkileyiciydi. ekşi'de de bir kaç yorum okudum az önce, gururum okşandı evet.* bunun dışında takımın işler kötü gittiğinde alan savunmasına geçmesi ve bunda ısrar etmesi güzeldi. oktay hoca 3. periyottan itibaren sürekli eli ile 2 sayısını gösterdi ki bu da alan savunmasını işaret ediyordu. bi ara çok bocaladılar fakat orda da gist hayvanının shipp'in üzerinden tam önümüzde vurduğu müthiş smaç biraz daha yere sağlam basmalarını sağladı.
daha sonra neven spahija'nın alan savunmasına karşı hamlesi geldi. kaya'yı boyalı alanın serbest atış çizgisinin arkasındaki yarım daireye yerleştirip kaya üzerinden top dağıtarak dış atış bulmaya çalıştı ki dış alan savunmamızın yeterince konsantre olmaması nedeniyle ukic bir kaç kez ceza kesti.
dikkatimi çeken başka bir konu da maçı özellikle 3.periyottan sonra 6-8 kişilik bir rotasyon ile tamamlamamızdı. andric'in oyundan çıktığını hiç hatırlamıyorum mesela. ne cevher, ne zaza 2. yarı oynamadı sanıyorum. keza shipp pek süre almadı. ender lakovic caner tutku ve gordon beşlisi hücumda sorun çekmemizi engelledi fakat uzunlar konusunda andric dışında (shumpert'ın üçlük yağmurunus aymıyorum) pek katkı alamadık 2. yarıda. hoş, andric de bir iyi bir kötüydü de neyse ki uzatmalarda toparladı. yazımın başında belirttiğim gibi yoğun maç trafiğine rağmen maçın 2.yarısındaki az sayılı rotasyonla bu maçı kazanmamız ayrı bir mutluluk kaynağıydı.
son olarak hakemlere değinmek istiyorum, allah belanızı versin emek hırsızları. hakan demirel'in çalınmayan stepsinden tut da, ender'e yapılan faul dahil hakkımızı yediniz ama kazanmayı bildik.
maç sonuna değinmeden edinemeyeceğim; sayıca azınlıkta kalan fenerbahçe taraftarı salondan ayrılırken, biz özlediğimiz oley oley oley oley, şampiyooooon cimboooom tezahuratını söylerken, koyduk mu diye bağırıp orgazm patlaması yaşarken, tutku eşliğinde üçlü çekerken, tüm takım emeğimize saygı gösterip bizleri alkışlarken ve tabelaya baktığımızda gülümserken çocuklar gibi şendik...
teşekkürler galatasaray'ım, teşekkürler aslan yürekli çocuklar...
yağmurlu soğuk havaya rağmen içimizi ısıtan atmosfer, takımın mücadelesi, euroleague ve türkiye kupası yorgunluğuna rağmen 2 uzatmaya giden maçta 7-8 kişilik rotasyona rağmen kazanılan kupa. helal olsun ne diyeyim be.
öncelikle maçta bulunan birisi olarak bir kaç şey söyleyeyim; ankaralı aslanlar maçtaydılar ve güzel iş yaptılar, teşekkür ediyorum kendi adıma. bunun dışında sebahattin şirin ve oğuz altay tribünde gözüme çarpan isimlerdi.
karşı tribünde ise ünal aysal ve mustafa sarıgül'ü görebildim sadece.
takıma gelince, savunma olarak kesinlikle istediğimiz yerde değiliz. istediğimiz sertliği sahaya yansıtamadık fakat bunda bu sene uygulanacak yeni kuralların da etkisi var. daha önce "dokunana faul çalınıyor" şeklinde serzenişler okudum; evet var böyle bir şey maalesef.
ne diyor yeni kurallar;
--- alıntı ---
litvanya’da düzenlenen avrupa şampiyonası’nda ön sürümünü izlediğimiz hakem kararlarıyla alakalı olarak türkiye basketbol federasyonu merkez hakem kurulu’ndan beklenen açıklama geldi. ‘sıfır tolerans’ şeklinde lanse edilen ve altı kalınca çizilen yeni kuralları şu şekilde:
1-müsabakalarda savunma oyuncularının iki eliyle hücum oyuncusunun vücuduna yapacağı temaslar faul’ dür.
2-müsabakalarda yüz yüze savunma yapılması sırasında, savunma oyuncusunun rakibin beline veya vücuduna eliyle yapacağı temaslar (hand-check) faul’ dür.
3-müsabaka sırasında sporcuların, hakemlerin verdiği kararlardan sonra, bir tepki olarak sportmenliğe aykırı jest-mimik-el kol hareketleri teknik faul olarak değerlendirilecektir.
4-müsabaka sırasında antrenörlerin hakem ile kurdukları diyalog-iletişimde hakeme yönelik aşırı itiraz-tepki, kışkırtıcı ve aşağılayıcı davranışlar teknik faul olarak değerlendirilecektir.
--- alıntı ---*
şimdi hal böyle olunca tabi ki savunma direncinin düşmesi doğal fakat bu kadar kötü beklemiyordum. özellikle dış alan savunması çok kötü ve euroleague seviyesinde değil. ender ve lakovic'in daha fazla çaba harcamaları gerektiği aşikar. ukiç'in attığı bir üçlükte lakovic elini bile kaldırmayınca oktay mahmuti'nin gözlerinde bir bakış vardı ki, resmen bakışlarıyla dövdü oracıkta lakovic'i. daha sonra da caner'i aldı oyuna zaten ki dış alana savunması adına caner çok işler yaptı bugün. fakat maalesef o'nun da hücum gücü kısıtlı olunca bir şeyler hep eksik kalıyor. ender lakovic ikilisisni düşündüğümde geçen seneki savunma seviyesine ulaşacağımız konusunda şüphelerim artmıyor değil.
ama olumlu şeyler yok mu maça dair, bir kere kendim orda olduğum için söylemiyorum ama seyirci etkileyiciydi. ekşi'de de bir kaç yorum okudum az önce, gururum okşandı evet.* bunun dışında takımın işler kötü gittiğinde alan savunmasına geçmesi ve bunda ısrar etmesi güzeldi. oktay hoca 3. periyottan itibaren sürekli eli ile 2 sayısını gösterdi ki bu da alan savunmasını işaret ediyordu. bi ara çok bocaladılar fakat orda da gist hayvanının shipp'in üzerinden tam önümüzde vurduğu müthiş smaç biraz daha yere sağlam basmalarını sağladı.
daha sonra neven spahija'nın alan savunmasına karşı hamlesi geldi. kaya'yı boyalı alanın serbest atış çizgisinin arkasındaki yarım daireye yerleştirip kaya üzerinden top dağıtarak dış atış bulmaya çalıştı ki dış alan savunmamızın yeterince konsantre olmaması nedeniyle ukic bir kaç kez ceza kesti.
dikkatimi çeken başka bir konu da maçı özellikle 3.periyottan sonra 6-8 kişilik bir rotasyon ile tamamlamamızdı. andric'in oyundan çıktığını hiç hatırlamıyorum mesela. ne cevher, ne zaza 2. yarı oynamadı sanıyorum. keza shipp pek süre almadı. ender lakovic caner tutku ve gordon beşlisi hücumda sorun çekmemizi engelledi fakat uzunlar konusunda andric dışında (shumpert'ın üçlük yağmurunus aymıyorum) pek katkı alamadık 2. yarıda. hoş, andric de bir iyi bir kötüydü de neyse ki uzatmalarda toparladı. yazımın başında belirttiğim gibi yoğun maç trafiğine rağmen maçın 2.yarısındaki az sayılı rotasyonla bu maçı kazanmamız ayrı bir mutluluk kaynağıydı.
son olarak hakemlere değinmek istiyorum, allah belanızı versin emek hırsızları. hakan demirel'in çalınmayan stepsinden tut da, ender'e yapılan faul dahil hakkımızı yediniz ama kazanmayı bildik.
maç sonuna değinmeden edinemeyeceğim; sayıca azınlıkta kalan fenerbahçe taraftarı salondan ayrılırken, biz özlediğimiz oley oley oley oley, şampiyooooon cimboooom tezahuratını söylerken, koyduk mu diye bağırıp orgazm patlaması yaşarken, tutku eşliğinde üçlü çekerken, tüm takım emeğimize saygı gösterip bizleri alkışlarken ve tabelaya baktığımızda gülümserken çocuklar gibi şendik...
teşekkürler galatasaray'ım, teşekkürler aslan yürekli çocuklar...