6
anam anam..
amatörde oynamayan insanlara bu takımları anlatmak ne zordur. bundan 40 yıl öncesinin yani 1970'li yılların hayal edilmesini isterim. ali sami yen, dolmabahçe, şeref, bokludere 1 metre çamur içindeyken futbol oynandığı filimlerde görülüyor ya. hah! o zamanlar başta karadeniz olmak üzere, iç anadolu, ege ve marmaranın her kentinin ama istisnasız her kentinin köylerinin amatör futbol takımları vardı ve yemin ederim kaba bir hesapla en az 300 ile 500 adet arasıdır bu sayı. o zamanların güneydoğusunu bilmiyorum ama sümerbank'ta oynarken çeşitli turnuvalar nedeni ile diğer yerleri gezdim gördüm biliyorum.
bu takımlar mahalli amatörde top oynarlar ve üçüncü ve ikinci ligin kurulmasına neden olmuş şehir takımların alt yapısını oluştururlardı. mahalli amatör işinden başka kaymakamlık kupası ve valilik kupası gibi turnuvalar düzenlenirdi. ayrıca federasyon kupası, amatör yükselme maçları, yerel ve ulusal amatör şampiyonaları vs gibi organizasyonlar için futbola meraklı gençlerde bu takımlarda yer alıp kendilerini göstermeye çalışarak şehir takımına transfer olmaya çalışırlardı. iş bu nedenle maçlar kıran kırana geçerdi. milletin en büyük hayali ankaragücüne transfer olmaktı zaten o zamanlar.
ve;
bu takımların "futbol sahaları" vardı. evet, kale direklerine varana kadar nizami ölçülerde ama hemen hemen hepsi taşlı ve yamuktu. yeminle yamuk yumuktu.
nedeni çok basit aslında;
köylü için üzerinde tarım yapılabilecek bir karış toprak bile çok kıymetli. o nedenle nerede doğru dürüst bir toprak parçası görse hemen ekilebilir hale getirmeye çalışıyor. üzeri taşlı olanların bile taşlarını ayıklayıp kullanmaya çalışıyorlar. dolayısı ile kullanılmayan alan sadece taş zemin ve yamuk yumuk yerler kalıyor. doğal olarak futbol sahasını gidip o engebeli yamuk yumuk ve taşlı yere kuruyorlar.
maçı canlandırmak lazım;
eğer köylü futbola soğuk ise durum rahat. bazı köye gidersin köyde futbol takımını sallayan yok. hz.ali'nin kafasını kesip oynanmış, günah filan diye birileri bozgunculuk peşinde (şimdi yazarken kimsenin inanmayacağını biliyorum ama çocukluğumuzda ve gençliğimizde birde bu yobaz sürüsü ile mücadele etmek zorunda kaldık. futbol oynadığımız için cehennemde yanacağımızı iddia ederek insanları korkutmaya çalışıyorlardı) o yüzden maça bir avuç meraklı dışında kimse gelmemiş.
amma.. eğer köylü motive olmuş ise yandın. top taca çıkmaz. çünkü bütün köylü taç çizgisine sıralanmış. eğer futbol köyde yeni yeni popüler olmaya başladı ise yine iyi. top taca çıkmaz, biraz konuşarak filan seyrederler. eğer köy ftubol konusunda biraz kaşarsa kötü. taç çizgisine yanaşamazsın bile. fırlamanın birisi top sürerken ayağını uzatır. bir diğeri çaktırmadan tükürür. al sana kavga.
ha! tüm bu yazdıklarımın ışında karadenizi düşün. birde trabzonu tahayyül et. rıza kuğu 1913 yılında kurmuş ilk futbol takımını. 1921 de idmanocağı kurulmuş. 1913 diyorum hacı.
amatörde oynamayan insanlara bu takımları anlatmak ne zordur. bundan 40 yıl öncesinin yani 1970'li yılların hayal edilmesini isterim. ali sami yen, dolmabahçe, şeref, bokludere 1 metre çamur içindeyken futbol oynandığı filimlerde görülüyor ya. hah! o zamanlar başta karadeniz olmak üzere, iç anadolu, ege ve marmaranın her kentinin ama istisnasız her kentinin köylerinin amatör futbol takımları vardı ve yemin ederim kaba bir hesapla en az 300 ile 500 adet arasıdır bu sayı. o zamanların güneydoğusunu bilmiyorum ama sümerbank'ta oynarken çeşitli turnuvalar nedeni ile diğer yerleri gezdim gördüm biliyorum.
bu takımlar mahalli amatörde top oynarlar ve üçüncü ve ikinci ligin kurulmasına neden olmuş şehir takımların alt yapısını oluştururlardı. mahalli amatör işinden başka kaymakamlık kupası ve valilik kupası gibi turnuvalar düzenlenirdi. ayrıca federasyon kupası, amatör yükselme maçları, yerel ve ulusal amatör şampiyonaları vs gibi organizasyonlar için futbola meraklı gençlerde bu takımlarda yer alıp kendilerini göstermeye çalışarak şehir takımına transfer olmaya çalışırlardı. iş bu nedenle maçlar kıran kırana geçerdi. milletin en büyük hayali ankaragücüne transfer olmaktı zaten o zamanlar.
ve;
bu takımların "futbol sahaları" vardı. evet, kale direklerine varana kadar nizami ölçülerde ama hemen hemen hepsi taşlı ve yamuktu. yeminle yamuk yumuktu.
nedeni çok basit aslında;
köylü için üzerinde tarım yapılabilecek bir karış toprak bile çok kıymetli. o nedenle nerede doğru dürüst bir toprak parçası görse hemen ekilebilir hale getirmeye çalışıyor. üzeri taşlı olanların bile taşlarını ayıklayıp kullanmaya çalışıyorlar. dolayısı ile kullanılmayan alan sadece taş zemin ve yamuk yumuk yerler kalıyor. doğal olarak futbol sahasını gidip o engebeli yamuk yumuk ve taşlı yere kuruyorlar.
maçı canlandırmak lazım;
eğer köylü futbola soğuk ise durum rahat. bazı köye gidersin köyde futbol takımını sallayan yok. hz.ali'nin kafasını kesip oynanmış, günah filan diye birileri bozgunculuk peşinde (şimdi yazarken kimsenin inanmayacağını biliyorum ama çocukluğumuzda ve gençliğimizde birde bu yobaz sürüsü ile mücadele etmek zorunda kaldık. futbol oynadığımız için cehennemde yanacağımızı iddia ederek insanları korkutmaya çalışıyorlardı) o yüzden maça bir avuç meraklı dışında kimse gelmemiş.
amma.. eğer köylü motive olmuş ise yandın. top taca çıkmaz. çünkü bütün köylü taç çizgisine sıralanmış. eğer futbol köyde yeni yeni popüler olmaya başladı ise yine iyi. top taca çıkmaz, biraz konuşarak filan seyrederler. eğer köy ftubol konusunda biraz kaşarsa kötü. taç çizgisine yanaşamazsın bile. fırlamanın birisi top sürerken ayağını uzatır. bir diğeri çaktırmadan tükürür. al sana kavga.
ha! tüm bu yazdıklarımın ışında karadenizi düşün. birde trabzonu tahayyül et. rıza kuğu 1913 yılında kurmuş ilk futbol takımını. 1921 de idmanocağı kurulmuş. 1913 diyorum hacı.