• 140
    galatasaray'ımızın efsanevi maçlar serisi devam ediyor. her avrupa maçından sonra dayak yemiş gibi oluyoruz. an itibariyle novalginleri çiftledim ileri uçta, daha etkili olsunlar, zira kafam yine kazan gibi.

    herşeyin tıkırında gittiği bir galibiyet almak üzereyken, "yok be, böyle çok düz, çok klasik olacak biraz heyecan katmamız lazım" anlayışı tekrarlanmış, 2-0 öne geçecekken, 1-1 olmuş, akabinde 10 kişi kalınmıştır. an itibarıyle takımda orjini stoper olan oyuncu kalmamış ve rakip de baskıyla beraber golcü sayısını da artırarak yarım paket sigarayla kalan sürenin geçmeyeceğini net biçimde ortaya koymuştur. maç galatasaray'ın unutulmazları arasına girmeye hazırlanmış, sahne elbirliğiyle kurulmuş ve bu geceki kahramanını beklemektedir.

    futbolun kitabını yazmış, yetmemiş güncellemiş olan avustralyalı t-1000, nam-ı diğer oz büyücüsü, "stoper mevkiinin incelikleri v.01" yamasını almanya'da piyasaya sürerek, "bir meira vardı ne oldu ona" dedirtmiştir. buram buram kokan futbol bilgisi sayesinde çok zor hatta imkansız bir 40 dakikalık periyodu, "benim" diyen stoperlere taş çıkartacak intizam içinde, kusursuzca oynamış; kademe almış, adam kovalamış, yüksek top çıkartmış, markaj yapmıştır. boşuna t-1000 demiyorum, "stoper mode:on" yaptı adam resmen gözümüzün önünde. yükledi programı, oynadı.

    fark ettiğiniz gibi maçla ilgili yorumumu kewell'a ayırdım. ama diğer aslanlarımızı göz ardı ediyor değilim. ama bu harry, bu sefer beni bir başka etkiledi.
    uefa kupasında rakip sahada 10 kişi oynuyoruz, stoperlerimiz hakan balta ve harry kewell... maçı 1-1 kapattık ve dönüyoruz. içimde çok farklı bir umut var. sarsa sarsa, titrete titrete, hayretlerden hayret beğendiren tuhaf maçların arasından sıyrılıp geliyoruz.
    53.dakikada metin oktay yine oyuna girdi bu maçta da. fark etmeyenler için not edelim. bülent korkmaz'ın da vazgeçilmezleri arasında gördüğümüz gibi, her devrin oyuncusu hakikaten. jubile yapmayacak olması büyük şans bizler için.

    hocamızın değişik tercihleri hakkında tartışılması doğaldır. lincoln'ün alınışını yılın hatası olarak görmüyorum. neticede sahadaki maç "boğuşma-dövüşme" maçına döndüğü için, lincoln biraz eksik kalabilirdi. aynı anda nonda-ümit değişikliğini yapsaydı bu kapsamda daha da başarılı olacaktı. yine de çok yüklenmeye gerek yok.
    ümit karan-hasan şaş ikilisini organizasyon yaparken görmek beni duygulandırdı açıkçası.
    rövanş maçı ve aradaki trabzon maçıyla ilgili çok endişeler var, doğaldır. ama nasıl desem, başka bir umut var içimde, üstesinden geleceğimizden eminim.tabii ki rövanşta, ali sami yen tribünleri her zamankinden bir parça daha etkili olmak zorunda. topa basacaklar, kademeye girecekler, duran toplarda adam paylaşacaklar, başka çaresi yok.
    ama ben tribünlerden yana endişe duymuyorum. en gür sesleri, en kuvvetli nefesleri ile hazır olacaklar. baş ağrıları, boğaz enfeksiyonları, tansiyon dalgalanmaları, eklem zedelenmeleri şimdiden göze alınmış durumdadır, tıpkı ali sami yen'de olmasa da ekranlar önünde olacak bizlerin göze aldığı gibi.

    edit: (bkz: o kupalar sana helal, al gel de buralar bayram olsun...)
App Store'dan indirin Google Play'den alın