123
yazdığı malum şeyden sonra mention ile kendisine bir şeyler yazmak istedim, bu istek o kadar yoğundu ki, ilk cinsel ilişkisi için karşısında kate moss olan ve ibresi 240'ı gösteren suyun kamışa henüz 1-2 yıldır yürüdüğü, sağlıklı, güçlü, zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaksız bir ergen kadar yoğundu.
derken, klavyemin tuşlarına dokunmaya başladım tüm parmaklarımla... evet! tüm parmaklarımla! zira 10 parmak klavye kullandığım için klavyeye oldukça hakimdim ve şıkır şıkır işliyordu parmaklarım klavyenin üzerinde... ama bir şeyler yazma iç güdüsü bu kadar yoğun olduğu halde yazdıklarımı sürekli silmiş olmama bir anlam veremiyordum. gözümün önünde bir şeyler sürekli yanıp sönüyordu, aklımdan binlerce kelime geçiyordu ve yakaladıklarımı saniye içinde twitter'a yazıp, sonra yine siliyordum...
bu keşmekeşlik hali 10 dakika kadar sürdü. ve sonunda ne yazacağımı biliyordum! emindim! karşımda kate moss vardı ve ben o'nu elde edebilmek için bağlı olduğum zincirleri parçalayabilecek kadar güçlü hissediyordum kendimi. bi dakka yaa bilinçaltım dur iki dakka! konu o değil! neyse evet, emindim yinede... ama sonra twitter'a koyduğu avatar dikkatimi çekti. baktım, baktım, baktım...
http://wallpapers.skins.be/...-1280x1024-24473.jpg
aaa pardon linkler karıştı sanırım...
http://a2.twimg.com/...1326360868/image.jpg
yazacak bir şey bulamadım, twitter'ı kapattım... bir insan neden böyle bir şey söyleme gereği hissetsin diye düşündüm. 28 yaşındayım, fikirlerime, söylemlerime güvenirim. ancak, arkadaş ortamında gırgır şamata yaparken dahi söylediklerimi tartarım, sonra söylerim. zira olması gereken de bu. aksi olduğu zaman insanın saçmalama riski artıyor bu muhteremin yaptığı gibi.
işin aslı, bu sıfattan her şey beklenir bu sıfat dengesiz bir zihin ile birleştiği zaman ortaya bu manzara çıkıyor. akıldan, fikirden, insanlıktan yoksun açıklamalar çıkıyor... böyle kendince akıl oyunlarıyla, mesaj vermelerle olmuyor bu işler. insanlar aptal değiller, insanlar bir çok şeyin farkındalar. ömer çavuşoğlu'nun "hiçbir şey" olduğunun farkında oldukları gibi.
tanım: hiçbir şeydir.
derken, klavyemin tuşlarına dokunmaya başladım tüm parmaklarımla... evet! tüm parmaklarımla! zira 10 parmak klavye kullandığım için klavyeye oldukça hakimdim ve şıkır şıkır işliyordu parmaklarım klavyenin üzerinde... ama bir şeyler yazma iç güdüsü bu kadar yoğun olduğu halde yazdıklarımı sürekli silmiş olmama bir anlam veremiyordum. gözümün önünde bir şeyler sürekli yanıp sönüyordu, aklımdan binlerce kelime geçiyordu ve yakaladıklarımı saniye içinde twitter'a yazıp, sonra yine siliyordum...
bu keşmekeşlik hali 10 dakika kadar sürdü. ve sonunda ne yazacağımı biliyordum! emindim! karşımda kate moss vardı ve ben o'nu elde edebilmek için bağlı olduğum zincirleri parçalayabilecek kadar güçlü hissediyordum kendimi. bi dakka yaa bilinçaltım dur iki dakka! konu o değil! neyse evet, emindim yinede... ama sonra twitter'a koyduğu avatar dikkatimi çekti. baktım, baktım, baktım...
http://wallpapers.skins.be/...-1280x1024-24473.jpg
aaa pardon linkler karıştı sanırım...
http://a2.twimg.com/...1326360868/image.jpg
yazacak bir şey bulamadım, twitter'ı kapattım... bir insan neden böyle bir şey söyleme gereği hissetsin diye düşündüm. 28 yaşındayım, fikirlerime, söylemlerime güvenirim. ancak, arkadaş ortamında gırgır şamata yaparken dahi söylediklerimi tartarım, sonra söylerim. zira olması gereken de bu. aksi olduğu zaman insanın saçmalama riski artıyor bu muhteremin yaptığı gibi.
işin aslı, bu sıfattan her şey beklenir bu sıfat dengesiz bir zihin ile birleştiği zaman ortaya bu manzara çıkıyor. akıldan, fikirden, insanlıktan yoksun açıklamalar çıkıyor... böyle kendince akıl oyunlarıyla, mesaj vermelerle olmuyor bu işler. insanlar aptal değiller, insanlar bir çok şeyin farkındalar. ömer çavuşoğlu'nun "hiçbir şey" olduğunun farkında oldukları gibi.
tanım: hiçbir şeydir.