• 7264
    "işte efes projesi burada takıldı. kulüp yıllardır harcayan, sadece harcayan, ufak tefek gelirleri olsa da genelde basketbol okullarından maç biletlerine kadar her şeyi “ücretsiz” yapmasıyla meşhur, bir tür hayır kurumu gibi çalışıyor. başkan bir hayli cömert. başarı için gün geldi panathinaikos’ların, real madrid’lerin, maccabi’lerin seviyesinde, hatta bazen onların da üzerinde bütçeler ayırmaktan çekinmedi. ama beklenen başarı gelmedi… daha da hazini, camia olunamadı… efes sempati ve saygı duyulan bir organizasyon oldu belki ama geniş kitleler tarafından sahiplenilmedi. ve gün geldi, en tepedeki adam da “her sene bu kadar para harcıyoruz ama bir türlü avrupa’nın zirvesine ortak olamıyoruz. bu işte bir yanlışlık var” diye düşünmeye başladı. muhtemelen kendisinden önce hevesini yitiren eczacıbaşı, çukurova, tofaş patronları gibi düşünmeye başladı.

    bu sorunun aşılabilmesi için efes’in büyüyen bütçelerin en az yarısını karşılayan bir organizasyon haline gelmesi lazım. yalnızca para harcayan değil, aynı zamanda gişesiyle, yayın geliriyle, salon geliriyle, co-sponsorlarıyla, forma ve benzeri malzeme satışlarıyla, basketbol okullarıyla para da kazanabilen bir organizasyon, anadolu endüstri holding’in sırtına daha az yük olarak, çok daha sağlıklı biçimde büyüyebilir. yeter ki, tek amaçlarının bir markanın reklamını yapmak olmadığı fikrine varabilsinler"

    yiğiter uluğ / salsa basket, nisan 2011
App Store'dan indirin Google Play'den alın