2397
kendisine ısrarla devamlılığı yok diyenleri hayretler içerisinde takip ediyorum. milan baros sahadaki ve saha dışındaki karakter bakımından gheorghe hagi'nin kopyasıdır.
şimdi maddeler halinde sayalım neden kendisine devamlılığı yok dendiğini;
birincisi ve en önemlisi olarak sakatlıkları öne sürülüyor. bu adam'ın ayağını kırdılar, ayağı kırılmayana kadar çatır çatır topunu oynayan, bir sezonda 35'in üstünde maç oynayan bir futbolcuydu. ayağı iyileştikten sonra tekrar oynamaya başladı. ve sağolsun bizim sağlık kurulumuz kırılan ayağındaki adalenin zayıflayacağını öngöremediği için adalesini yeteri kadar güçlendirmeden bu adamı sahaya sürdü. ve hatırlarsanız kendisi herkesin durduğu, oynamadığı meşhur ankaragücü maçında tek başına oynarken ve aynı maçta 2 gol attıktan sonra deli gibi depar atıyorken güçlendirilmeyen adalesinden sakatlandı.
sonra yine uzun süreli bir tedavi aşaması atlattı ve geçen sezon'un ikinci yarısından sonra sahalara döndü. ve yine topunu oynamaya başladı. bir daha da sakatlanmadı zaten ciddi bir şekilde.
ikincisi çok kart görmesi; evet bence de buna bir çözüm bulunmalı ama en son gördüğü kartlara bakalım ve türkiye futbol federasyonumuzun , mhk'nın geçen yıl kimlerden oluştuğunu tekrar hatırlayarak bu olayı tekrar bir düşünelim diyorum. kusura bakmayın ama geçen yıl sahada kaptan gibi takımı sahiplenen adam yokken milan baros'a kasten sert hareketler yapan şüpheli futbolcuları ve eyyamcı hakemlerin tavırlarını düşünürseniz takımın ve kendinin hakkını korumak isteyen , takımını sahiplenen mücadeleci bir adamın bu kadar sinirlenmesini ben normal buluyorum. tıpkı gheorghe hagi'nin geçmişte yaptığı itirazlar ve gördüğü kartlardaki durumu gibi.
geçen yıl'ın son maçlarında oynamadığı 5 maçlık cezayı da berbat bir hakem yönetimi sonucu kaybettiğimiz, bizim için çok önemli olan fenerbahçe maçı sonrası görmüştür. hakeme hakaret ederek, tepkisini çılgınca göstererek te sahada emre abisini kucaklayan takımdaşlarına göre çok daha şerefli davranmıştır.
baros kesinlikle harry kewell gibi müzmin sakat bir adam değil, bizim sağlık kurulumuz yüzünden uğur uçar'ın , serkan çalık'ın ve milan baros'un çektiklerini unutmayacağım.
ben de kendisinin hakeme itiraz edip, takımın ve kendinin haklarını koruma pahasına olsa bile fazla sarı kart görmemesinden yanayım. ama bu durum asla milan baros'u acımasızca eleştirip gönderilsin denecek seviyeye gelmemeli. gheorghe hagi'nin sinirlendiği zamanları hatırlayın ve milan baros'un sinirlendiği anları karşılaştırın. çok mu farklılar sizce? tamam milan baros hagi kadar efsanevi ve kutsal bir futbolcu değil ama o da sahada olduğu zaman fark yaratan ve bizi temsil eden ruhu taşıyan mücadeleci ve kaliteli bir futbolcu. inanın sarı kart görme konusunda en sert düşüneniniz bile geçen yıllardaki hakem yönetimleri ve şüpheli futbolcuların sertlikleri karşısında çıldırabilirdiniz..
şimdi maddeler halinde sayalım neden kendisine devamlılığı yok dendiğini;
birincisi ve en önemlisi olarak sakatlıkları öne sürülüyor. bu adam'ın ayağını kırdılar, ayağı kırılmayana kadar çatır çatır topunu oynayan, bir sezonda 35'in üstünde maç oynayan bir futbolcuydu. ayağı iyileştikten sonra tekrar oynamaya başladı. ve sağolsun bizim sağlık kurulumuz kırılan ayağındaki adalenin zayıflayacağını öngöremediği için adalesini yeteri kadar güçlendirmeden bu adamı sahaya sürdü. ve hatırlarsanız kendisi herkesin durduğu, oynamadığı meşhur ankaragücü maçında tek başına oynarken ve aynı maçta 2 gol attıktan sonra deli gibi depar atıyorken güçlendirilmeyen adalesinden sakatlandı.
sonra yine uzun süreli bir tedavi aşaması atlattı ve geçen sezon'un ikinci yarısından sonra sahalara döndü. ve yine topunu oynamaya başladı. bir daha da sakatlanmadı zaten ciddi bir şekilde.
ikincisi çok kart görmesi; evet bence de buna bir çözüm bulunmalı ama en son gördüğü kartlara bakalım ve türkiye futbol federasyonumuzun , mhk'nın geçen yıl kimlerden oluştuğunu tekrar hatırlayarak bu olayı tekrar bir düşünelim diyorum. kusura bakmayın ama geçen yıl sahada kaptan gibi takımı sahiplenen adam yokken milan baros'a kasten sert hareketler yapan şüpheli futbolcuları ve eyyamcı hakemlerin tavırlarını düşünürseniz takımın ve kendinin hakkını korumak isteyen , takımını sahiplenen mücadeleci bir adamın bu kadar sinirlenmesini ben normal buluyorum. tıpkı gheorghe hagi'nin geçmişte yaptığı itirazlar ve gördüğü kartlardaki durumu gibi.
geçen yıl'ın son maçlarında oynamadığı 5 maçlık cezayı da berbat bir hakem yönetimi sonucu kaybettiğimiz, bizim için çok önemli olan fenerbahçe maçı sonrası görmüştür. hakeme hakaret ederek, tepkisini çılgınca göstererek te sahada emre abisini kucaklayan takımdaşlarına göre çok daha şerefli davranmıştır.
baros kesinlikle harry kewell gibi müzmin sakat bir adam değil, bizim sağlık kurulumuz yüzünden uğur uçar'ın , serkan çalık'ın ve milan baros'un çektiklerini unutmayacağım.
ben de kendisinin hakeme itiraz edip, takımın ve kendinin haklarını koruma pahasına olsa bile fazla sarı kart görmemesinden yanayım. ama bu durum asla milan baros'u acımasızca eleştirip gönderilsin denecek seviyeye gelmemeli. gheorghe hagi'nin sinirlendiği zamanları hatırlayın ve milan baros'un sinirlendiği anları karşılaştırın. çok mu farklılar sizce? tamam milan baros hagi kadar efsanevi ve kutsal bir futbolcu değil ama o da sahada olduğu zaman fark yaratan ve bizi temsil eden ruhu taşıyan mücadeleci ve kaliteli bir futbolcu. inanın sarı kart görme konusunda en sert düşüneniniz bile geçen yıllardaki hakem yönetimleri ve şüpheli futbolcuların sertlikleri karşısında çıldırabilirdiniz..