5652
"onları gerçekten çok seviyorum, sebebi ise her zaman takımlarının yanında olmaları, çok para veren değil de çok mücadele eden insanlarla beraber olmaları" bu lafı duyduğum an bizden bahsettiğini sandım ama hemen sonrasında atletico'dan bahsettiği apaçık belli oldu. eski takımımın taraftarları böyleydi atletico taraftarının da böyle olduğunu biliyorum çok heyecanlıyım karşılarına çıkmak için filan diyemedin değil mi arda. onların canı yanmayacak sana birisi tekme attığında, sen yerde kıvranırken galatasaray taraftarı dışındakiler dudaklarını ısırmaz arda. yine burda beğenmediğin taraftar üzülecek senin yüzünün asılmasıyla. bir maçta suratın asıksa yine bize dert olacaksın, herkes birbirine soracak bir derdi mi varmış ne olmuş diye. binlerce atletico madrid taraftarı kattın o formayı giymenle beraber, o insanlar senin maçlarını madrid'deki taraftarlar kadar hevesle bekleyip, seni izleyebilmek için ekrana yapışacak.
"50 bini aşkın taraftarımız ve çok kaliteli oyuncularımız var. o yüzden bu savaşın içinde olabiliriz. belki her türlü sürprizi de yapabiliriz. ben buna inanıyorum" 30 milyon taraftarı olan takımın futbolcusuydun be arda. hani şu altyapısından çıkıp 12 sene formasını giyip, 2 yıl kaptanlık yaptığın. hani her sene şampiyonluğun en büyük adayı, hani ülkenin en başarılı kulübü. hani şu senin başlığındaki ilk entrye "gözbebeğimiz" yazan taraftarın futbolcusuydun. gözbebeğimizdin be arda. bu kadar mı parlak geliyo atletico madrid. hiç mi bahsetmek gelmedi içinden eski takımından, eski taraftarından. hiç mi aklına gelmedi calderon'u gezerken ali sami yen'de hagi'nin golüne sevindiğin günler, binlerin adını haykırması az da olsa hatrına gelmedi mi. son 3-4 yıldır doğan bebeklere verilen arda ismi de mi uçtu aklından edirne'den çıkınca.
"benim için güler yüz ve samimiyet çok önemli, atletico'da bunu hissettim. beni karşılayan yetkililer, başkan ve teknik heyette sıcak kanlılığı hissettim. insanın işini iyi yapabilmesi için çok güzel bir ortam. istanbul'dan, galatasaray'dan ayrıldığım yer, evim gibiydi. ve evimden çıkıp diğer evime gelmiş gibi bir duygu hissettirdi, o yüzden çok mutluyum. yani ailemden ayrı bir yerde gibi değil, ailemin içine gelmiş gibi hissediyorum" bir gülümsemen için gözünün içine baktık be arda, bakmadık mı. küçücük çocuklar arda abi diye bağırdıklarında onlara siktir çektiğinde ertesi hafta tekrar kaptan diye çağrılmadın mı. sana laf söyleyenlere tribünde yeteri tepki verilmedi mi, tribünlerden, internette forumlardan, sözlüklerden arkandayız mesajı verilmedi mi. hatalarımız da oldu elbet, hatasız değildik ama sen de pür-i pak değildin sanki. değil mi. zaafımızı bildiğin halde emre abini gözümüze sokarken ne vardı aklında? biz kendimize çeki düzen verirken sen nerdeydin? yine emre abinin yanındaydın di mi. takımda sakatlıktan dolayı oynamayıp üzerine herkes titrerken milli takıma koşa koşa gidip, daha beter sakatlanıp gelirken ne düşünüyordun. 12 senedir nefes aldığın galatasaray'da hiç mi samimiyet yoktu. sana oğlum diyen, gitme diyen fatih terim'e kalıyorum hocam, bu durumda takımı bırakamam deyip arkanı dönüp yurtdışında ev bakıp, transfer görüşmesi yaparken sonra da ortada bırakıp giderken ne kadar samimiydin arda? eline kağıt-kalem alan herkesin sol kanadı güvende hissetmesine sebep olup arkana bakmadan giderken ne vardı aklında. nike'ın boy boy fotoğrafında galatasaray ruhu mesajı verirken galatasaray'dan kaçmak vardı aklında. bu muydu senin için galatasaray ruhu. metin oktay'ın hem kaptanlık bandını hem de forma numarasını taşırken hiç mi utanmadın kapalı kapılar ardında gizli hesaplar yapmaya. bu muydu bülent kaptan'ın uefa finalinde kırık kolla oynamasından çıkardığın sonuç.
"real madrid'e burda gol atmak ve maçı kazanmak en büyük hayalim" burda oynarken en büyük hayalin yurtdışına gidip orda oynamaktıi arda. bir kez de olsun fenerbahçe'yi yenmek için o kadar motive olmadın. emre abin vardı demi orda pardon. orda da mesut var hamit abin var nuri kardeşin var. benden sana bi tavsiye; burda yaptığın gibi rakip takım futbolcusundan abi diye, canım diye bahsetme her gördüğün mikrofona. geri dönmek zorunda kalma diye söylüyorum, armamızı bir daha taşıma diye. yoksa ne halin varsa gör, umrumda değilsin.
günlerdir ne başlığındaki okuyabildim, ne de yazabildim. her gün girip bir cümle yazıp depoluyordum. sonunu getiremiyordum çünkü. o yazdıklarımı da gayet güzel yok ediyorum şu an arda. bizim sana verdiğimiz değeri sen bize vermiyordun bunu biliyorduk ama bu kadar afişe etmene gerek yoktu be sanki çocuk. neyse, şikecileri bile affetmiş ama galatasaray taraftarını affedememiştin değil mi. sağlık olsun. sırtımızdaki kamburu aldığın için teşekkürler. bu da bu başlıktaki son entrymdir. transfer olduğun yeni evlerinden birinde şampiyonlar ligi kupası kaldırsan da buraya girip evlat muhabbeti yaparsam da namerdim. başarılarını emre, acun ve rıdvan abilerinle kutla emi atletico madrid'in yeni, bizim ise eski profesyonel futbolcumuz. sakın geri döneyim deme ama, sakın.
"50 bini aşkın taraftarımız ve çok kaliteli oyuncularımız var. o yüzden bu savaşın içinde olabiliriz. belki her türlü sürprizi de yapabiliriz. ben buna inanıyorum" 30 milyon taraftarı olan takımın futbolcusuydun be arda. hani şu altyapısından çıkıp 12 sene formasını giyip, 2 yıl kaptanlık yaptığın. hani her sene şampiyonluğun en büyük adayı, hani ülkenin en başarılı kulübü. hani şu senin başlığındaki ilk entrye "gözbebeğimiz" yazan taraftarın futbolcusuydun. gözbebeğimizdin be arda. bu kadar mı parlak geliyo atletico madrid. hiç mi bahsetmek gelmedi içinden eski takımından, eski taraftarından. hiç mi aklına gelmedi calderon'u gezerken ali sami yen'de hagi'nin golüne sevindiğin günler, binlerin adını haykırması az da olsa hatrına gelmedi mi. son 3-4 yıldır doğan bebeklere verilen arda ismi de mi uçtu aklından edirne'den çıkınca.
"benim için güler yüz ve samimiyet çok önemli, atletico'da bunu hissettim. beni karşılayan yetkililer, başkan ve teknik heyette sıcak kanlılığı hissettim. insanın işini iyi yapabilmesi için çok güzel bir ortam. istanbul'dan, galatasaray'dan ayrıldığım yer, evim gibiydi. ve evimden çıkıp diğer evime gelmiş gibi bir duygu hissettirdi, o yüzden çok mutluyum. yani ailemden ayrı bir yerde gibi değil, ailemin içine gelmiş gibi hissediyorum" bir gülümsemen için gözünün içine baktık be arda, bakmadık mı. küçücük çocuklar arda abi diye bağırdıklarında onlara siktir çektiğinde ertesi hafta tekrar kaptan diye çağrılmadın mı. sana laf söyleyenlere tribünde yeteri tepki verilmedi mi, tribünlerden, internette forumlardan, sözlüklerden arkandayız mesajı verilmedi mi. hatalarımız da oldu elbet, hatasız değildik ama sen de pür-i pak değildin sanki. değil mi. zaafımızı bildiğin halde emre abini gözümüze sokarken ne vardı aklında? biz kendimize çeki düzen verirken sen nerdeydin? yine emre abinin yanındaydın di mi. takımda sakatlıktan dolayı oynamayıp üzerine herkes titrerken milli takıma koşa koşa gidip, daha beter sakatlanıp gelirken ne düşünüyordun. 12 senedir nefes aldığın galatasaray'da hiç mi samimiyet yoktu. sana oğlum diyen, gitme diyen fatih terim'e kalıyorum hocam, bu durumda takımı bırakamam deyip arkanı dönüp yurtdışında ev bakıp, transfer görüşmesi yaparken sonra da ortada bırakıp giderken ne kadar samimiydin arda? eline kağıt-kalem alan herkesin sol kanadı güvende hissetmesine sebep olup arkana bakmadan giderken ne vardı aklında. nike'ın boy boy fotoğrafında galatasaray ruhu mesajı verirken galatasaray'dan kaçmak vardı aklında. bu muydu senin için galatasaray ruhu. metin oktay'ın hem kaptanlık bandını hem de forma numarasını taşırken hiç mi utanmadın kapalı kapılar ardında gizli hesaplar yapmaya. bu muydu bülent kaptan'ın uefa finalinde kırık kolla oynamasından çıkardığın sonuç.
"real madrid'e burda gol atmak ve maçı kazanmak en büyük hayalim" burda oynarken en büyük hayalin yurtdışına gidip orda oynamaktıi arda. bir kez de olsun fenerbahçe'yi yenmek için o kadar motive olmadın. emre abin vardı demi orda pardon. orda da mesut var hamit abin var nuri kardeşin var. benden sana bi tavsiye; burda yaptığın gibi rakip takım futbolcusundan abi diye, canım diye bahsetme her gördüğün mikrofona. geri dönmek zorunda kalma diye söylüyorum, armamızı bir daha taşıma diye. yoksa ne halin varsa gör, umrumda değilsin.
günlerdir ne başlığındaki okuyabildim, ne de yazabildim. her gün girip bir cümle yazıp depoluyordum. sonunu getiremiyordum çünkü. o yazdıklarımı da gayet güzel yok ediyorum şu an arda. bizim sana verdiğimiz değeri sen bize vermiyordun bunu biliyorduk ama bu kadar afişe etmene gerek yoktu be sanki çocuk. neyse, şikecileri bile affetmiş ama galatasaray taraftarını affedememiştin değil mi. sağlık olsun. sırtımızdaki kamburu aldığın için teşekkürler. bu da bu başlıktaki son entrymdir. transfer olduğun yeni evlerinden birinde şampiyonlar ligi kupası kaldırsan da buraya girip evlat muhabbeti yaparsam da namerdim. başarılarını emre, acun ve rıdvan abilerinle kutla emi atletico madrid'in yeni, bizim ise eski profesyonel futbolcumuz. sakın geri döneyim deme ama, sakın.