5575
aylardır yazmıyorum sözlüğe. gidişinden sonra kendisi hakkında bir iki şey karalamak farz oldu...
altyapının yetiştirdiği en iyi oyunculardan biri, hatta kanımca en iyisiydi. meşhur bir fotoğraf vardır, hagi'nin attığı bir frikik golünden sonra kalenin arkasında yumruğunu havaya sıkıp sıçrayan küçük arda. o fotoğraf gelir aklıma her ne zaman arda turan konusu açılsa. takımın sembol oyuncusu, bayrak adamıydı benim için. bazıları mental vasıflarıyla hak eder bu sıfatı, bazıları takımda geçirdiği ve geldiği konumla. boreslav maçlarıyla kendisini takıma kabul ettirmiş, 11'in değişilmez oyuncularından biri haline gelmiş, zamanla iyi kötü oyununa bir şeyler eklemiş, yıllar geçtikçe takımın kilit oyuncularından biri olup herkesin ayağına baktığı bir adam olup çıkmıştı. lincoln'ün 88. dakikada attığı golle yendiğimiz ve şampiyonluk için tutunduğumuz 3 yıl önceki gençlerbirliği deplasmanında formasının halini hatırlıyorum da beyaz tek bir yer kalmamıştı...
galatasaray için anlamı "sahadaki galatasaray, galatasaray'ın gurur duyduğu şeylerin zemin üzerindeki şekli"ydi...
aradan geçen yıllar içerisinde olan bitenler hakkında birşey söylemeyeceğim...
bugünkü toplantını dinlemedim ama yazılan çizilenleri okudum. açıkçası söylediklerin gerçekten seni sevenleri üzecek türden...
öncelikle kimse bu takımda zorla oynamak değil. kimsenin anlına silah dayayıp sahaya çıkartmıyoruz. aylar boyunca kıvrandın gitmek için, işine konsantre olmaktansa basın mensuplarıyla didiştin, profesyonel bir sporcunun yapması gerektiği gibi saha içi işlerinden ziyade 2. sınıf amatörler gibi saha dışı olaylarıyla daha çok boy gösterdin, 3-5 çapulcunun seni yuhalayıp senin hakkında anlamsız besteler yapmasına içerledin, televizyonlara çıkıp insanlara ahlak dersi vermeye çalıştın...
yönetimin ve taraftarın sana sahip çıkmadığı konusuna gelince bir noktada haklısın. medyada asılıp kesilirken ne yönetim, ne de biz sana sahip çıktık. keşke o zaman çıksaydın karşımıza da bize söyleseydin "bana sahip çıkmadınız" diye, biz de şapkamızı önümüze koyup gerekeni yapsaydık...
keşke televizyonlara çıkıp sağa sola ayar vermeye çalışmaktansa susup hakkını adli merciler yoluyla arasaydın caydırıcı yaptırımlarla. keşke taraftara gönül koyup tavır yapmaktansa çalışıp ağzımızın payını sahada verseydin. keşke sinem konusunda şuursuzca sağa sola saldırmak yerine çıkıp onunla beraber gereken cevabı verseydin, çenesini kapatsaydın herkesin. keşke takım yerlerde sürünürken bu saçma sapan olaylarla uğraşmaktansa takımın en önemli oyuncusu olarak takımı bütünleştirmeye çalışsaydın...
bu olan biten şeyler için seni suçlamıyorum. insan zor bir zaman geçirirken ister istemez odaklanamıyor, mantıklı düşünemiyor. çok farklı şeylerde olsa, ben de istemediğim, her şeyin ters gittiği bir yıl geçirdim ve anlayabiliyorum...
ama bu kaçarcasına gitmeni meşru kılmıyor...
sen ahmet bulut, emre belozoğlu, acun ılıcalı, aziz yıldırım gibi kişilerle ahbaplıklarına devam et. zamanı geldiğinde yıllık 4,5 milyon euro'ya fenerbahçeye imzanı at. kendini ve egonu galatasaray'la bir tutmaya devam et...
emre belozoğlu'dan hiçbir farkın kalmadı benim için. tek farkın sadece bir miktar para kazandırıp gitmiş olman...
hiçbir zaman bir metin oktay, bir gheorge hagi, bir sabri sarıoğlu (ki kendisi hakkında zamanında çok atıp tutmuşluğum vardır, hepsini bana yedirmiştir ve yediğim için de gayet mutluyum), bir fatih terim, bir bülent korkmaz, bir tugay kerimoğlu olmayacaksın benim için. sen sıradan bir galatasaray futbolcususun son 1 haftada yapıp konuştuklarınla...
ne zamanki gelir verdiğin sözlerini tutarsın, o zaman benim için "koca kafa, kaptan arda turan" olursun, seni de yukardakilerle aynı yere koyarım...
güle güle arda. madrid'de sonsuz başarılar ve umarın gönlünden geçen herşey madrid'de senin olur...
altyapının yetiştirdiği en iyi oyunculardan biri, hatta kanımca en iyisiydi. meşhur bir fotoğraf vardır, hagi'nin attığı bir frikik golünden sonra kalenin arkasında yumruğunu havaya sıkıp sıçrayan küçük arda. o fotoğraf gelir aklıma her ne zaman arda turan konusu açılsa. takımın sembol oyuncusu, bayrak adamıydı benim için. bazıları mental vasıflarıyla hak eder bu sıfatı, bazıları takımda geçirdiği ve geldiği konumla. boreslav maçlarıyla kendisini takıma kabul ettirmiş, 11'in değişilmez oyuncularından biri haline gelmiş, zamanla iyi kötü oyununa bir şeyler eklemiş, yıllar geçtikçe takımın kilit oyuncularından biri olup herkesin ayağına baktığı bir adam olup çıkmıştı. lincoln'ün 88. dakikada attığı golle yendiğimiz ve şampiyonluk için tutunduğumuz 3 yıl önceki gençlerbirliği deplasmanında formasının halini hatırlıyorum da beyaz tek bir yer kalmamıştı...
galatasaray için anlamı "sahadaki galatasaray, galatasaray'ın gurur duyduğu şeylerin zemin üzerindeki şekli"ydi...
aradan geçen yıllar içerisinde olan bitenler hakkında birşey söylemeyeceğim...
bugünkü toplantını dinlemedim ama yazılan çizilenleri okudum. açıkçası söylediklerin gerçekten seni sevenleri üzecek türden...
öncelikle kimse bu takımda zorla oynamak değil. kimsenin anlına silah dayayıp sahaya çıkartmıyoruz. aylar boyunca kıvrandın gitmek için, işine konsantre olmaktansa basın mensuplarıyla didiştin, profesyonel bir sporcunun yapması gerektiği gibi saha içi işlerinden ziyade 2. sınıf amatörler gibi saha dışı olaylarıyla daha çok boy gösterdin, 3-5 çapulcunun seni yuhalayıp senin hakkında anlamsız besteler yapmasına içerledin, televizyonlara çıkıp insanlara ahlak dersi vermeye çalıştın...
yönetimin ve taraftarın sana sahip çıkmadığı konusuna gelince bir noktada haklısın. medyada asılıp kesilirken ne yönetim, ne de biz sana sahip çıktık. keşke o zaman çıksaydın karşımıza da bize söyleseydin "bana sahip çıkmadınız" diye, biz de şapkamızı önümüze koyup gerekeni yapsaydık...
keşke televizyonlara çıkıp sağa sola ayar vermeye çalışmaktansa susup hakkını adli merciler yoluyla arasaydın caydırıcı yaptırımlarla. keşke taraftara gönül koyup tavır yapmaktansa çalışıp ağzımızın payını sahada verseydin. keşke sinem konusunda şuursuzca sağa sola saldırmak yerine çıkıp onunla beraber gereken cevabı verseydin, çenesini kapatsaydın herkesin. keşke takım yerlerde sürünürken bu saçma sapan olaylarla uğraşmaktansa takımın en önemli oyuncusu olarak takımı bütünleştirmeye çalışsaydın...
bu olan biten şeyler için seni suçlamıyorum. insan zor bir zaman geçirirken ister istemez odaklanamıyor, mantıklı düşünemiyor. çok farklı şeylerde olsa, ben de istemediğim, her şeyin ters gittiği bir yıl geçirdim ve anlayabiliyorum...
ama bu kaçarcasına gitmeni meşru kılmıyor...
sen ahmet bulut, emre belozoğlu, acun ılıcalı, aziz yıldırım gibi kişilerle ahbaplıklarına devam et. zamanı geldiğinde yıllık 4,5 milyon euro'ya fenerbahçeye imzanı at. kendini ve egonu galatasaray'la bir tutmaya devam et...
emre belozoğlu'dan hiçbir farkın kalmadı benim için. tek farkın sadece bir miktar para kazandırıp gitmiş olman...
hiçbir zaman bir metin oktay, bir gheorge hagi, bir sabri sarıoğlu (ki kendisi hakkında zamanında çok atıp tutmuşluğum vardır, hepsini bana yedirmiştir ve yediğim için de gayet mutluyum), bir fatih terim, bir bülent korkmaz, bir tugay kerimoğlu olmayacaksın benim için. sen sıradan bir galatasaray futbolcususun son 1 haftada yapıp konuştuklarınla...
ne zamanki gelir verdiğin sözlerini tutarsın, o zaman benim için "koca kafa, kaptan arda turan" olursun, seni de yukardakilerle aynı yere koyarım...
güle güle arda. madrid'de sonsuz başarılar ve umarın gönlünden geçen herşey madrid'de senin olur...