resim
Arda Turan
Görev:Teknik Direktör
Takım:Eyüpspor
Yaş:37
Uyruk:Türkiye
  • 5559
    çocuktur daha bildiğin çocuk. halbuki 24 yaşında adam. bizim gibi ülkelerde insanlar hayatın zorluklarıyla erken yaşta karşılaşırlar. bu yüzden çoğu erkenden ya kırılır gider ya da güçlenip zorluklara göğüs gerecek yetişkinliğe ulaşırlar. arda da bir örnek. mesleği icabı erken yaşta para kazanmaya başlamış biri. allah vergisi yeteneği, çalışması ve şansı sayesinde kısa zamanda kariyerinde hızla yükselmiş, büyük paralar hem de türkiye şartlarında çok çok büyük paralar kazanmış biri.

    ben şahsen maddi olarak çok güçlü bir ailede dünyaya geldim. paranın değeri hep öğretildi ama birebir zorluğu bazı kişisel tecrübeler nedeniyle 25 yaşıma kadar görmedim. şimdi de 30'umdayım. 18'imde amerika'ya giderken sağlam eğitim almış biriydim. cebimde param da vardı ve arda gibi bu para için çok emek sarf etmem de gerekmedi açıkçası. şu anda ise arda'nın sahip olduğu paraya, arabaya vs. sahip biri değilim. böyle biri olarak arda'ya bakınca gördüğüm bir çocuk. belli ki etrafındaki akıl hocaları gerekli vasfa sahip kişiler değil. son transferinde gayet taraftarla karşılıklı helalleşerek geçireceği bir basın toplantısında bile yarattığı infial ortada. şurda ben bile 5 dakikada arkasından küfretmiş adama bile "neyse çocuk, yolun açık olsun, ne zaman istersen kapımız açık" dedirtecek bir konuşma yazabilecekken, milyon avrolar kazanan bir futbolcunun etrafında böyle birin olmaması çok acı. neyse her koyun kendi bacağından asılır. unutmadan paranın kazanılma zorluğunu küçük yaşta hissetmedim ama sevginin, saygının, insanın değerini iliklerimde hissettim.

    arda'nın önünde uzun bir hayat var, futbol sonrası hayatı da var. ben atletiko transferinin arkasında ne olup bittiğini 3-5 sene sonra öğreniriz diye düşünürken kendisi sağ olsun yarım saatlik basın toplantısıyla kafamdaki soru işaretlerinin büyük bir bölümünü giderdi. her şeyden önce kendisiyle beraber yüzbinlerce (devamlı takip eden aktif taraftardan bahsediyorum) taraftar son birkaç senede neler yaşadığımızı biliyoruz. zaten geçen seneki fenerbahçe maçı'ndan sonra arda "inşallah seneye burda onları mutlu edecek bir takım olur" diyerek gideceğinin sinyalini vermişti. buraya kadar bir sorun yoktu, başarısızlığın camia ve taraftarın üzerine kurduğu moralsiz ve stresli hava dışında. ama yeni sezonda fatih terim'in gelmesiyle bizler tribündeki taraftarın umudu arttı, morali yerine geldi, hatta dedik ki arda'yı yeniden kazanırız. kazandık da sandık. zaten burada bizi öfkeye iten hayalkırıklığı ortaya çıkıyor. bizler gelecek üzerine saatlerce kafa patlatıp hayatımızda yüzyüze bir kere konuşmadığımız, görmediğimiz canımız kulübümüzün yönetim ve teknik heyetinin kapalı kapılar arkasında nekler yaşadığını bilemeden planlar yaptık, hayaller kurduk. sonunda tekrar hak ettiğimiz yere gelecekti kulüp. biz saf taraftar olarak bu futbol denen olaydan duygusal haz dışında bir şey almıyoruz. zaman harcıyoruz, emek harcıyoruz, para harcıyoruz, gönül harcıyoruz... karşılığında sadece bir miktar mutluluk bekliyoruz ki işin içinde mutluluk kadar keder de var. özellikle son 10 senede bunu birçok kez en ağır şekilde yaşamış bir taraftar grubu olarak söylüyoruz. bu profilde bir de bakıyoruz ki normalde başlamış olması gerekn ligin şike nedeniyle sarkması nedeniyle uzatma zamanında takımımızın kapranı bir günde avrupa'ya transfer oluyor. bu kaptan ki teknik ekibimizin en güvendiği ve takımımızın en etkili silahlarından biri. afallıyoruz tabii ki de... nasıl olur ki böyle bir şey? nasıl yani? şimdi mi? haziran veya temmuzda bu transfer olsa hepimiz beklentisiyle sarsılmaz, belliydi der yolu açık olsun derdik. ama bu şekil şemal bu zamanlama hiç ama hiç olmadı. sanırım yüz üstü bırakmak kalıbını burada kullansan yanlış olmaz. arda'yı avunup tribünler tarafından hayatı zindan oldu diyen taraftarlara da bir kere daha hatırlatmak lazım: "arda'nın transferinde hiçbir problem yok. problem tamamıyla zamanlama ve şekil itibarında"tribün konusuna gelince bir paragraf ayırmak istiyorum. diyarbakır maçında tribünlerden yükselen tezahürat ve bir deplasmanda yüzüne edilen küfürle arda'nın tamamıyla galatasaray'dan koptuğu söyleniyor. şimdi bu tezahüratı besteleyen grup tribün grubumuz olan şahsen hiç de haz etmediğim ultraslan grubu. ben bu grubun bir kolunun liderlerinden biriyle iş münasebetiyle karşılaşıyorum. kendisine bu tezahüratın hiç olmadığını söylediğimde bana verdiği cevap şu olmuştu: (bu cevabın ne kadar kabul edilebilir olduğu size bağlı)

    "arda'nın iyiliği için yapıyoruz. zaten onunla aramız iyi. biz bi tezahürat bestelediğimizde, tribünde söylemeden ona da gösteririz. o kadar yakınız."
    bu tezahürattan çocuğum morali düşer, oyunu etkilenirse, gitmek isterse, başlarım böyle işe diyip fener'e giderse ne olacak diye sorduğumda:
    "gitmez, çok iyi galatasaraylı o biliyoruz onu" cevabını almıştım.

    şimdi bu tezahüratı besteleyen adamların arda'ya yakınlığı ve olaya bakış açısı bu. ben öte yandan statta maç öncesi ve sonrasında futbolcu değil küfretmenin yuhalamanın bile çok ayıp olduğunu futbolcunun saha performansını hiç edeceği yönünde fikri olan bir insanım. bunun dışında küfürsüz ve sitemli pankartların ve maç sonrası ıslıklamaları doğal buluyorum.

    sonuçta o stada gelen de bir insan. şimdi bu noktada benim merak ettiğim ultraslan gibi bir grubun küfrünü tezahüratını bu kadar önemseyen arda'nın bunların aksi yönde tutum sergileyen yüzbinlerce taraftara haksızlık yapıp yapmadığı. tamam bu şartlar altında top oynamak zor olanbilir. ama hayat zaten zor. hepimiz yaşıyoruz, hepimizin çektiği zorluklar kendi bünyesinde belli. ben açıkçası arda'nın diyarbakır tezahüratı diye tüm taraftara laf
    atmasını kabul edemiyorum. peki benim dakikalarca, maçlarca arda turan diye bağırmamın alkışlamanın karşılığı ne? kendisinden bunun cevabını istiyorum.bir şekilde arda gitti. bir basın toplantısıyla da veda edecek diye tv karşısına geçtik.

    karşımızda bizdeki hüznün binde birini göremediğimiz bir arda bulduk. somurtsun, üzüldüm numarası yapsın tabii ki demiyorum. aksine arda adammış da ne hissediyorsa onu gösteriyor diyorum. he bu bendeki duygusal tepkimeyi frenliyor mu tabii ki hayır. böyle bir veda konuşması olmaz. bu olsa olsa ben atletiko'ya transfer oldum, gidiyorum konulması olur. ardından daha konuşmasının başında terim'in fiorentina'ya gidişiyle kendi gidişini bir tutuşu var ki ne desek boş. hemen not düşelim terim gitti, taraftar şok oldu, arda gitti yine taraftar şok oldu.

    sonra emre abisinden bahsetmesi. bunu defalarca yaptı daha önce. taraftar emre diyip durma dedikçe o daha çok emre dedi sanki. aynı bir yapma dediğini inadına yapan çocuk misali. diyorum ya arda'ya bakınca çocuk görüyorum. milyon avrolar kazanan, yurtdışında kariyerine devam edecek biri için en azından benim gibi 18'inde yurtdışına yaşamaya gitmiş biri için komik bir görüntü. düşünüyorum da 24 çok genç bir yaş ama arda'nın yaşam tecrübesi yaşına yansımış değil. kaldı ki yaşı itibariyle tam hatırlamıyor ve fener maçında tepki verilir de gibilerinden yorumundan da anlaşıldığı üzere galatasaray seyircisinin emre'ye olan tepkisinin bu kulüpten kaçarcasına gitmesinin olduğunu hatırlatmak isterim.

    basın toplantısı emre abisinin onun için ne kadar değerli olduğu, atletiko madrid'in ona nasıl ümit verdiği, stadının ve taraftarının güzelliği, galatasaray taraftarının ona sahip çıkmayışı derken bitti. tabii florya çalışanlarına teşekkür ve 12 yaşından beri ona çok şey veren kulübüne teşekkürleri de var atlamayalım. ama doğrusunu sorarsanız ben bişi anlamadım bu toplantıdan. arkadan camlardan ışığın patladığı, önünde 10 tane mikrofonla basın mensuplarına gülücükler saçan eski kaptanımız. bu arada taraftara ona sahip çıkmadığı için sitem ederken basınla belaltı vurmadığı sürece devamlı iyi ilişkileri olduğunu söyledi arda. baksanıza süleyman rodop'a bile cevap veriyorum dedi gülerek. yani onların hepsinin üzerine sünger çekebiliyorken ne olduklarını gayet iyi bildiği ultraslan grubunun tezahüratın hesabını tüm galatasaray taraftarlarına kesmekten çekince duymadı arda. koro halinde küfür yiyen hasan'a, hakan'a, arkasından tenekeylen kovalanan hagi'ye ne dememiz lazım bilemiyorum.

    şu basın toplantısı büyük bir şanstı aslında. ama çok kötü idare etti arda. birkaç kez bonservisle gittiğini hem de rekor fiyatla transfer olduğundan dem vurdu. yahu bunu söylemesi gereken yönetimdir ki onlara teşekkür ettiğine göre sorun yok. biz taraftar olarak para hesabı yapmayız arda bunu nasıl bilmezsin. şurda 3 günde girilen yüzlerce entrye bak bakalım kaç tanesi senin 12 milyon avrın hakkında. para yönetim ve futbolcunun işidir her ne kadar kabul etmeseniz de. bizim para hesabı yaptığımız tek yer en düşük fiyatı 150 tl olan derbiler, karaborsa yüzünden 50 tllik bilete cebimizden çıkan 250 tllik maçlardır. tribünde dökülen gözyaşının tl karşılığı yoktur arda.

    hadi taraftarı geçtim fatih terim'i nasıl ezdin ona aklım ermiyor. şuraya yazacak söz bulamıyorum. bi de üstüne laf attın adama...

    her şeye rağmen yolun açık olsun arda turan. bu kulübe öyle veya böyle emeğin geçti. büyük olan galatasaray camiasıdır. senden hesap soracak, hesap isteyecek kadar küçülmez. görünen o ki kısa ve orta dönemde çok şey kazanacaksın. senin avrupa'da hakikaten başarılı olacağını ve emre abinden örendiğin profesyonel futbolculuğun kariyerinde çok işine yarayacağını düşünüyorum. ama uzun vadede sırf çıktığın toprakların özelliğinden dolayı söylüyorum çok şey kaçırdın. dediğim gibi ölesiye iddialıyım 5 dakikada karşına geçecek tek galatasaray taraftarı bıraktırmayacak bir konuşma yazabilirim. hatta ne yazdıysan onu mu söylicem,beğenmediğim noktalar ne olacak dersen buralara sonsuz revize de teklif ederdim.

    yazacak çok şey var ama ilgilenmemiz gereken büyük dertleri olan bir takımımız var. vakit tüm enerjiyi oraya aktarma vaktidir. bu arada taraftardan beklentim küfür ve hakaret etmemesidir. bu camiamızın büyüklüğüne yakışmıyor. gencimiz var, kanı kaynayanı var, hepsini anlıyorum ama biraz daha dikkat edelim yazdıklarımıza büyüklüğe yaraşır şekilde davranalım.

    not: kafalar yorgun, okurken parçalanmış bölümleri kafanızda birleştirirsiniz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın