resim
Steven George Gerrard
Görev:Teknik Direktör
Takım:Al-Ettifaq
Yaş:44
Uyruk:İngiltere
  • 146
    yine bir hazırlık maçı dönemi. yeniden galatasaray ve liverpool aynı sahada çarpışacak. fakat bazı çok romantik futbolseverler işin tadını kaçırıp, boyutunu değiştiriyor.
    maç, zaten maçtır. takımını destekliyorsan eğer, kategorize etmeyeceksin. ne gibi ? süper lig maçıymış da, şampiyonlar ligi maçıymış da, uefa maçıymış da... bunlara göre formanı çıkartıp, tekrar giymeyeceksin. güzel bir laf vardı; '' sokakta oynasan, kaldırımda destekleriz'' şeklinde. şimdi liverpool forması giyecek romantiklere sesleniyorum:

    siz mi daha romantiksiniz, yoksa kaldırımdan destekleyen biz mi ?

    alın bir de şunun tadına bakın öyleyse,
    galatasaray liverpool maçına liverpool formasıyla gelmeyi düşünen galatasaraylılar için o çok taptığınız, sakatlandığında yas tuttuğunuz gerrard'ın kendi yazdığı kitaptan bir anı:

    yıldız futbolcunun unutamadığı anısı, 3 ağustos 2003’te cim bom’un amsterdam’da 2-1’lik skorla kazandığı hazırlık maçı. işte gerrard’ın kaleminden, kendi deyimiyle ‘vahşi batı’ filmi!:

    ‘gerçek bir savaştı’

    ve tarih 3 ağustos 2003... kendimizi hollanda’nın amsterdam arena stadı’nda galatasaray’la oynarken buluyoruz. bu kesinlikle sezon öncesinde centilmence oynanan bir hazırlık maçı değildi. bildiğiniz gibi, o ana kadar türkiye ve ingiltere arasında hem milli hem de kulüp takımları seviyesinde tansiyon hep yükseliyordu. birkaç ay öncesine kadar ingiltere, sunderland’in stadium of lights stadı’nda 2004 avrupa şampiyonası elemelerinde türkiye’yi yenmişti. bu, gerçek bir savaştı. en ufak bir kıvılcım bile tansiyonu artırıyordu. galatasaraylı oyuncuların hedefi de ingiliz oyunculardı...

    ‘kulübede dayanamıyordum’

    maça yedek kulübesinde başlamıştım. türkler michael (owen) ve emile’e (heskey) sert giriyordu. dayanamıyordum, hocamız gerard houlier’e sürekli beni oyuna almasını söylüyordum. bundan yarım saat sonra (dk.64) sahadaydım. harry kewell’a çok sert bir müdahale yapıldı. bu tıpkı bir vahşi batı filmi gibiydi. iki taraf arasında savaş devam ediyordu. benim oyunda olmadığım süreyi telafi etmem gerekiyordu. galatasaraylı futbolcular hafif tekmeler, formalardan çekmeler ve tükürmelerle bize karşı oynuyorlardı.

    ‘hareket eden her şeye tekme’

    hakan şükür olayların ortasındaki adamdı. hakan ünsal da boş durmuyordu. birden yüzüme bir dirsek yedim. gözlerim sulanmış, dudağım şişmiş ve sinirlerim iyice gerilmişti. hemen sahada hakan şükür ile ünsal’ı aramaya başladım ve ünsal’a bir tekme attım. hollandalı hakem rene temmink bana bir kart gösterdi. artık türkler peşimdeydi... ve bir başka dirsek daha! kendimi kanlı bir boksör gibi hissediyordum. bizim genç forvetimiz neil mellor, gabriel tamas’a bir tekme attı. ve temmink ona kırmızı kart gösterdi. iyice sinirlenmiş ve hareket eden her şeye tekme atmaya başlamıştım.

    ‘klasik türk provokasyonu!’

    hakem, hakan ünsal’a yaptığım hareket için aptalca bir frikik kararı verdi. türkler hemen etrafımı sardı ve yüzüme tükürdüler. yüzümü sildim. hakan şükür beni çimdikledi. bu, klasik bir türk provokasyonuydu. hakemin bu kararlarıyla çılgına dönmüştüm. ona, “sen şişko bir ...sın’ diye bağırdım. temmink, “ne dedin sen, gel buraya” dedi ve ikinci sarı karttan beni oyundan attı. böylece türkler’in istediği oldu. hakem yabancıydı ve ingilizce biliyordu. bu karar beni uefa kupası maçlarında etkileyebilirdi. hocamız gerard, hakemle görüşmeye gitti. ve yüzünde bir gülümsemeyle dönerek, “hakemle konuştum, bunu raporuna yazmayacak. sadece, ‘gerrard agresifti, ama küfür etmedi’ ifadesini kullanacak. yani bir sorun yok” dedi. sonuç; temmink için fair-play! ve şimdi rahatım...

    şimdi bir kez daha düşünün. gerrard yine aynı gerrard. bizler de ne oldugumuzu biliyoruz ama onlar gibi toplu halde oynayamıyoruz. siz siz olun, gerrard'ın kendi takımından vazgeçmediği gibi, siz de takımınızdan vazgeçmeyin. yoksa kazananlar hep onlar olacak.
App Store'dan indirin Google Play'den alın