1146
kariyeri dususte olan futbolculari getirdiginden bahsedilmekte olan eski yonetim uyesi.
simdi efendim, haldun ustunel'i ovecegiz diye yaptigi transferlerin takima cok katkisi oldu falan demiyor zaten kimse. olayda kacirilan bir nokta var ki, o nokta da sudur:
haldun ustunel takimin teknik direktoru ya da baskani degildi. bu adam sadece transfer edilmesi istenen futbolcunun ismini aliyor, ve gidip getiriyordu. olay burada.
bahsedilen isimler kewell, baros, keita, elano.
belki hicbirisinin takima katkilari yetenekleri duzeyinde olmadi. ama bu haldun ustunel'in sucu degildir. dusunun, elano'yu milan da istiyordu biz aldigimizda. keza kewell, kronik sakatligi taa liverpool'da genc oldugu yillarda baslamis olmasina karsin, liverpool'un yillarca elinde tuttugu, cunku kalitesinin farkinda oldugu bir isimdi. fizik guce dayali oyunun pek oynanmadigi ispanya'da kalburustu bir takim tarafindan rahatlikla istenebilecek duzeydeydi.
keita, yetenekleri tartismasiz olan bir futbolcuydu, ve yeni maceralara atilmadan fransa ligi'nde rahatlikla devam edebilirdi.
kusura bakmayin ama, leo franco transferinin bir adnan sezgin transferi oldugunu belirtmek istiyorum.
baros; bize geldiginde yas olarak tam istenilen seviyedeydi, ve genellikle futbol hayatinin son demlerini yasayan yildizlarin tercih ettigi bu ulkeye gelmek icin bir sebebi yoktu.
dos santos'un opsiyonunu kullanmamak da ustunel'in secimi idi herhalde tabii.
ben sunu soylemek istiyorum ki; adamin gorev tanimi belli. adam gidiyor, ikna ediyor, getiriyor, gorevini son noktasina kadar yapiyor. bugun drogba bize gelse belki sezon boyunca yaticak, sakatlanicak, faydalanamicaz. bilemeyiz.
ama drogba bize gelmiyor iste, ustelik 33 yasina gelmis olmasina, ve artik kariyeri dususte olmasina ragmen. cunku ikna edemiyoruz. bu kadar basit.
kisacasi, haldun ustunel tum galatasaray degildi, boyle bir anlam yuklememek lazim. ama haldun ustunel, su ulkede gorevini layikiyla yapan ender adamlardan. sevilen tarafi da budur.
simdi efendim, haldun ustunel'i ovecegiz diye yaptigi transferlerin takima cok katkisi oldu falan demiyor zaten kimse. olayda kacirilan bir nokta var ki, o nokta da sudur:
haldun ustunel takimin teknik direktoru ya da baskani degildi. bu adam sadece transfer edilmesi istenen futbolcunun ismini aliyor, ve gidip getiriyordu. olay burada.
bahsedilen isimler kewell, baros, keita, elano.
belki hicbirisinin takima katkilari yetenekleri duzeyinde olmadi. ama bu haldun ustunel'in sucu degildir. dusunun, elano'yu milan da istiyordu biz aldigimizda. keza kewell, kronik sakatligi taa liverpool'da genc oldugu yillarda baslamis olmasina karsin, liverpool'un yillarca elinde tuttugu, cunku kalitesinin farkinda oldugu bir isimdi. fizik guce dayali oyunun pek oynanmadigi ispanya'da kalburustu bir takim tarafindan rahatlikla istenebilecek duzeydeydi.
keita, yetenekleri tartismasiz olan bir futbolcuydu, ve yeni maceralara atilmadan fransa ligi'nde rahatlikla devam edebilirdi.
kusura bakmayin ama, leo franco transferinin bir adnan sezgin transferi oldugunu belirtmek istiyorum.
baros; bize geldiginde yas olarak tam istenilen seviyedeydi, ve genellikle futbol hayatinin son demlerini yasayan yildizlarin tercih ettigi bu ulkeye gelmek icin bir sebebi yoktu.
dos santos'un opsiyonunu kullanmamak da ustunel'in secimi idi herhalde tabii.
ben sunu soylemek istiyorum ki; adamin gorev tanimi belli. adam gidiyor, ikna ediyor, getiriyor, gorevini son noktasina kadar yapiyor. bugun drogba bize gelse belki sezon boyunca yaticak, sakatlanicak, faydalanamicaz. bilemeyiz.
ama drogba bize gelmiyor iste, ustelik 33 yasina gelmis olmasina, ve artik kariyeri dususte olmasina ragmen. cunku ikna edemiyoruz. bu kadar basit.
kisacasi, haldun ustunel tum galatasaray degildi, boyle bir anlam yuklememek lazim. ama haldun ustunel, su ulkede gorevini layikiyla yapan ender adamlardan. sevilen tarafi da budur.
