5
'altın çağını yaşıyor' desek yanlış söylemiş olmayız herhâlde. önce 12 dev adam gururlandırdı bizleri, şimdi de potanın perileri... atılan sağlam adımlar, yapılan yatırımlar nihayet meyvelerini vermeye başladı. 'ekol' olma yolunda da emin adımlarla ilerliyoruz. kim bilir belki de 2 sene sonra, sırbistan, litvanya, yunanistan ve ispanya gibi ekol olan ülkelerin yanına türkiye de eklenecek. bıktırıcı savunmasıyla türk ekolu... vallahi kulağa da hoş geliyor, neden olmasın. peki gerçekten olur mu, bakalım;
* perilerimizle gelen son başarıdan sonra muhtemelen en başarılı 10 basketbol ülkesinden biri olacağız (fiba world rankings). hatta eurobasket 2011'de gelebilecek muhtemel bir finalde, ilk 5 içinde olmamız da kuvvetle muhtemel.
* bugün en büyük basketbol organizasyonu denilen nba'de, fransa'dan sonra en çok oyunucusu bulunan ülkeyiz (fransa 11, türkiye 6). zaza'yı da sayarsak 7. :) ilerleyen yıllarda bu sayının artmasını bekliyorum; ama istemiyorum o ayrı.
* beko basketbol türkiye ligi, avrupa'daki birçok otoriteye göre ispanya ligi'nden (acb) sonra en iyi basketbol ligi.
* kulüpler bazında nba'den sonra en büyük organizasyon olan eurolig'e, çok yakın zamanda türkiye'nin bir diğer devi galatasaray da katılacak. aslında buraya ayrı bir paragraf açmak gerekiyor;
- yunanistan'ı ve bazı avrupa ülkelerini sarsan, bizi de teğet geçen ekonomik kriz, nba'deki lockout, neredeyse son 10 yılı domine eden pbc cska kalesinin düşmesi ve büyük yıldızların artık son dönemlerine girmesi euroleague'deki bütün dengeleri değiştirecektir. sadece diamantidis ve obradovic'in eline bakan pao kalesi de yakın zamanda yıkılacaktır diye düşünüyorum; ki hiç istemem bunu, pao taraftarıyım. eğer takımlarımız doğru bir organizasyon oluşturabilirlerse, önümüzdeki yıllarda f4, hatta final oynamaları mümkün.
* enes kanter (19), ersan ilyasova (23), ömer aşık (24), semih erden (24), oğuz savaş (23), emir preldzic (23)... gibi genç ve çok önemli yıldızlara sahibiz. arkadan da furkan aldemir, şafak edge, göksenin köksal, metacan birsen (avrupa'da kendi yaş grubunun 1 numarası) gibi müthiş yetenekler geliyor.
* sinan erdem, abdi ipekçi arena, ülker arena ve anadolu'da üst düzey spor salonlarına sahibiz.
* büyük sponsorlar türk basketboluna çok ciddi destek oluyor, önemli yıldızlar da ülkemize geliyor. maddeler daha da çoğaltılabilir; ama bu kadarı bile basketbol ülkesi olmak için yeterli gibi duruyor.
peki olacak mıyız? - hayır.
çünkü sevmiyoruz basketbolu. daha doğrusu futbol dışında hiçbir sporu sevmiyoruz. -hayır, bilmeyen de futbolda çok başarılı olduğumuzu sanır. orda da senelerdir nal topluyoruz. sadece türkiye kupası ve lig şampiyonluğu için milyon eurolar dökülüyor. hiddink'e, bizi avrupa şampiyonası'na götürsün diye milyon euro'lar ödeniyor.- türkiye'de basın bile basketbola yeteri kadar ilgi göstermiyor; ama şuraya 'heinze galatasaray'a gelecek, kaynak g.tüm' yazsam ertesi gün haberi çıkar. çok değerli türk basını, sözde spor yazarları kadın milli takımımızla polanya'ya gitmeye bile tenezzül etmedi. yahu, ismail şenol maçları istanbul'dan anlattı. böyle bir şey olabilir mi? dünkü yarı final maçından sonra tek tek bütün kanalları gezdim, birkaç kanal dışında son dakika giren kanal göremedim. ceyhun yıldızoğlu ne hissediyor göremedim. birsel ne diyecek, ışıl nasıl sevinecek görmek isterdim açıkçası. duygularını bizlere anlatmalarını isterdim. nevriye çıksın 'maddi manevi' desin isterdim.
geçenlerde bir yerde ligimizin seyirci ortamalarını (normal sezon) gördüm; fb ülker'in 3.500, bizim 3.000, karşıyaka'nın 2.500... tam rakamları hatırlamıyorum ama bu civarlardaydı. hayır o değil, bu sene bir de önemli derecede arttı. geçen yıllar daha da düşüktü. şaka gibi gerçekten. fenerbahçe yıllarca euroleague'de 1000 seyircinin altına oynadı. yılların efes pilsen'inin her maç salonu dolduracak kadar kemikleşmiş taraftarı yok.
tamam, tarlada mola verirken iki çiftçinin basketbol konuşmasını beklemiyorum. -o da komik olurdu aslında, düşünsenize bi; 'mahmut abi bence bu 3 saniye kuralının gözden geçirilmesi lâzım, domatesi versene abi'- ancak bu kadar ilgisizlik de normal değil. türk basketbolu çok daha fazla ilgiyi ve saygıyı hak ediyor. imkân verilirse türk basketbolu avrupa'nın zirvesine oynar; ancak ne verirsen ver, türk futbolu hiçbir zaman avrupa'nın zirvesine oynayamaz! ben de futbolu seviyorum, sıklıkla olmasa da takip ediyorum; ama dediğim gibi futbol dışında diğer sporları yok saymayı da anlamsız buluyorum.
şu an türk basketbolu bence dönüm noktasında. ya el birliğiyle bir adım daha yukarıya, zirveye taşırız; ya da bugünlerin mirasını yiyip, sürekli geriye gideriz. umarım bir gün zirvede de görürüz, ne diyim. bu arada galatasaray sözlük'ün basketbola artan ilgisinden dolayı da çok mutluyum. euroleague maceramızla tavan yapacaktır.
son olarak, türk basketbolunun bu günlere gelmesinde katkısı olan; galatasaray, fenerbahçe, ülkerspor ve efes pilsen kulüplerine, çok ciddi paralar yatırıp destek olan sponsorlara, tanjevic'e, ceyhun hoca'ya, oktay hoca'ya, kerem tunçeri'ye, hidayet'e, birsel'e, ışıl'a... kısacası emeği geçen herkese şahsım adına teşekkür ederim. biz basketbol severleri gerçekten çok mutlu ediyorlar, gururlandırıyorlar.
* perilerimizle gelen son başarıdan sonra muhtemelen en başarılı 10 basketbol ülkesinden biri olacağız (fiba world rankings). hatta eurobasket 2011'de gelebilecek muhtemel bir finalde, ilk 5 içinde olmamız da kuvvetle muhtemel.
* bugün en büyük basketbol organizasyonu denilen nba'de, fransa'dan sonra en çok oyunucusu bulunan ülkeyiz (fransa 11, türkiye 6). zaza'yı da sayarsak 7. :) ilerleyen yıllarda bu sayının artmasını bekliyorum; ama istemiyorum o ayrı.
* beko basketbol türkiye ligi, avrupa'daki birçok otoriteye göre ispanya ligi'nden (acb) sonra en iyi basketbol ligi.
* kulüpler bazında nba'den sonra en büyük organizasyon olan eurolig'e, çok yakın zamanda türkiye'nin bir diğer devi galatasaray da katılacak. aslında buraya ayrı bir paragraf açmak gerekiyor;
- yunanistan'ı ve bazı avrupa ülkelerini sarsan, bizi de teğet geçen ekonomik kriz, nba'deki lockout, neredeyse son 10 yılı domine eden pbc cska kalesinin düşmesi ve büyük yıldızların artık son dönemlerine girmesi euroleague'deki bütün dengeleri değiştirecektir. sadece diamantidis ve obradovic'in eline bakan pao kalesi de yakın zamanda yıkılacaktır diye düşünüyorum; ki hiç istemem bunu, pao taraftarıyım. eğer takımlarımız doğru bir organizasyon oluşturabilirlerse, önümüzdeki yıllarda f4, hatta final oynamaları mümkün.
* enes kanter (19), ersan ilyasova (23), ömer aşık (24), semih erden (24), oğuz savaş (23), emir preldzic (23)... gibi genç ve çok önemli yıldızlara sahibiz. arkadan da furkan aldemir, şafak edge, göksenin köksal, metacan birsen (avrupa'da kendi yaş grubunun 1 numarası) gibi müthiş yetenekler geliyor.
* sinan erdem, abdi ipekçi arena, ülker arena ve anadolu'da üst düzey spor salonlarına sahibiz.
* büyük sponsorlar türk basketboluna çok ciddi destek oluyor, önemli yıldızlar da ülkemize geliyor. maddeler daha da çoğaltılabilir; ama bu kadarı bile basketbol ülkesi olmak için yeterli gibi duruyor.
peki olacak mıyız? - hayır.
çünkü sevmiyoruz basketbolu. daha doğrusu futbol dışında hiçbir sporu sevmiyoruz. -hayır, bilmeyen de futbolda çok başarılı olduğumuzu sanır. orda da senelerdir nal topluyoruz. sadece türkiye kupası ve lig şampiyonluğu için milyon eurolar dökülüyor. hiddink'e, bizi avrupa şampiyonası'na götürsün diye milyon euro'lar ödeniyor.- türkiye'de basın bile basketbola yeteri kadar ilgi göstermiyor; ama şuraya 'heinze galatasaray'a gelecek, kaynak g.tüm' yazsam ertesi gün haberi çıkar. çok değerli türk basını, sözde spor yazarları kadın milli takımımızla polanya'ya gitmeye bile tenezzül etmedi. yahu, ismail şenol maçları istanbul'dan anlattı. böyle bir şey olabilir mi? dünkü yarı final maçından sonra tek tek bütün kanalları gezdim, birkaç kanal dışında son dakika giren kanal göremedim. ceyhun yıldızoğlu ne hissediyor göremedim. birsel ne diyecek, ışıl nasıl sevinecek görmek isterdim açıkçası. duygularını bizlere anlatmalarını isterdim. nevriye çıksın 'maddi manevi' desin isterdim.
geçenlerde bir yerde ligimizin seyirci ortamalarını (normal sezon) gördüm; fb ülker'in 3.500, bizim 3.000, karşıyaka'nın 2.500... tam rakamları hatırlamıyorum ama bu civarlardaydı. hayır o değil, bu sene bir de önemli derecede arttı. geçen yıllar daha da düşüktü. şaka gibi gerçekten. fenerbahçe yıllarca euroleague'de 1000 seyircinin altına oynadı. yılların efes pilsen'inin her maç salonu dolduracak kadar kemikleşmiş taraftarı yok.
tamam, tarlada mola verirken iki çiftçinin basketbol konuşmasını beklemiyorum. -o da komik olurdu aslında, düşünsenize bi; 'mahmut abi bence bu 3 saniye kuralının gözden geçirilmesi lâzım, domatesi versene abi'- ancak bu kadar ilgisizlik de normal değil. türk basketbolu çok daha fazla ilgiyi ve saygıyı hak ediyor. imkân verilirse türk basketbolu avrupa'nın zirvesine oynar; ancak ne verirsen ver, türk futbolu hiçbir zaman avrupa'nın zirvesine oynayamaz! ben de futbolu seviyorum, sıklıkla olmasa da takip ediyorum; ama dediğim gibi futbol dışında diğer sporları yok saymayı da anlamsız buluyorum.
şu an türk basketbolu bence dönüm noktasında. ya el birliğiyle bir adım daha yukarıya, zirveye taşırız; ya da bugünlerin mirasını yiyip, sürekli geriye gideriz. umarım bir gün zirvede de görürüz, ne diyim. bu arada galatasaray sözlük'ün basketbola artan ilgisinden dolayı da çok mutluyum. euroleague maceramızla tavan yapacaktır.
son olarak, türk basketbolunun bu günlere gelmesinde katkısı olan; galatasaray, fenerbahçe, ülkerspor ve efes pilsen kulüplerine, çok ciddi paralar yatırıp destek olan sponsorlara, tanjevic'e, ceyhun hoca'ya, oktay hoca'ya, kerem tunçeri'ye, hidayet'e, birsel'e, ışıl'a... kısacası emeği geçen herkese şahsım adına teşekkür ederim. biz basketbol severleri gerçekten çok mutlu ediyorlar, gururlandırıyorlar.