2071
memleketimde olduğum için galatasaray dergisi arşivine bakarken mayıs 2005 sayısına denk geldim, hani şu hasan kabze kapaklı olan. bu sayıda sabri sarıoğlu söyleşisi vardı, annesi ile. buradan birkaç bilgi yazayım;
söyleşinin fotoğraflarından biri bu; http://i1106.hizliresim.com/2011/6/24/8077.jpg
anne sabriye sarıoğlu; ''sabri çok yaramazdı. ben top oynayacağım diye evimizin yakınındaki okulun bahçesine kaçardı. bazen de evi bulamazdı akşamları, küçüktü ama o zaman... bir ara belinden iple bağladım kaçmasın diye. 3-4 yaşında yapardı bunları. sabri 2.5 yaşındayken gene bir gün evden kaçtı. o sırada da yakınımızdaki bir eve çeyiz eşyaları gelmişti. beş altı kişi aramaya başladık ama sabri yok. sen usulca otobüse bin, sonra otobüs eşyaları boşaltıp giderken bizimki de içinde... uzaklaştıklarında sabri gidip şoförün koluna dokunumuş, adam aranan çocuk bu diye düşünmüş. bir de baktım ki araba geri geliyor, sabri de içinde... düşünsenize, kaybettiğimde nereden arayıp bulacağım, alnında da o günlerden kalan izler var. bunun dışında bir yaramazlığı yoktu.''
- ''biz topla uğraşm, okulunu oku derdik ama o yine de kaçar oynardı. 7-8 yaşlarında akarsuspor'da futbola başladı. bir gün lisans belgesi istediler kulübünden. bunun üzerine babası 'oğlum sen çok zayıfsın, yapamazsın!' dedi ama kabul etmedi. bir memur maaşı ile geçinirken bu masrafı karşılamak zor diye düşündü eşim. sonra lisans işlemleri başladı devamı da geldi... sağ olsun salih hoca elinden tuttu.
- ''genç kızlar telefon açıyor, eve geliyorlar. geçenlerde tanımadığım bir kız geldi. bahçede oturmuş çay içiyordum, '' buyur evladım kimi aramıştın?'' dedim. 'size geldim' dediğinde şaşırdım. 'sabri'yle görüşecektim' deyince, antrenmanda olduğunu söyledim. arabasını gösterdi, 'burada' dedi. ama onu şimdi babası kullanıyor. neden geldiğini sordum söylemedi, çay ikram ettim onu da içmedi. ama ne yalan söyleyeyim güzel bir kızdı.''
söyleşinin fotoğraflarından biri bu; http://i1106.hizliresim.com/2011/6/24/8077.jpg
anne sabriye sarıoğlu; ''sabri çok yaramazdı. ben top oynayacağım diye evimizin yakınındaki okulun bahçesine kaçardı. bazen de evi bulamazdı akşamları, küçüktü ama o zaman... bir ara belinden iple bağladım kaçmasın diye. 3-4 yaşında yapardı bunları. sabri 2.5 yaşındayken gene bir gün evden kaçtı. o sırada da yakınımızdaki bir eve çeyiz eşyaları gelmişti. beş altı kişi aramaya başladık ama sabri yok. sen usulca otobüse bin, sonra otobüs eşyaları boşaltıp giderken bizimki de içinde... uzaklaştıklarında sabri gidip şoförün koluna dokunumuş, adam aranan çocuk bu diye düşünmüş. bir de baktım ki araba geri geliyor, sabri de içinde... düşünsenize, kaybettiğimde nereden arayıp bulacağım, alnında da o günlerden kalan izler var. bunun dışında bir yaramazlığı yoktu.''
- ''biz topla uğraşm, okulunu oku derdik ama o yine de kaçar oynardı. 7-8 yaşlarında akarsuspor'da futbola başladı. bir gün lisans belgesi istediler kulübünden. bunun üzerine babası 'oğlum sen çok zayıfsın, yapamazsın!' dedi ama kabul etmedi. bir memur maaşı ile geçinirken bu masrafı karşılamak zor diye düşündü eşim. sonra lisans işlemleri başladı devamı da geldi... sağ olsun salih hoca elinden tuttu.
- ''genç kızlar telefon açıyor, eve geliyorlar. geçenlerde tanımadığım bir kız geldi. bahçede oturmuş çay içiyordum, '' buyur evladım kimi aramıştın?'' dedim. 'size geldim' dediğinde şaşırdım. 'sabri'yle görüşecektim' deyince, antrenmanda olduğunu söyledim. arabasını gösterdi, 'burada' dedi. ama onu şimdi babası kullanıyor. neden geldiğini sordum söylemedi, çay ikram ettim onu da içmedi. ama ne yalan söyleyeyim güzel bir kızdı.''
