3
dren weeffsaneolll der ki; "tasvir ve yöntem, aslolanı en fazla yakınlaştırabilir...
bir kere buradan diren ve efsane ol kardeşimizin ne kadar şakacı bir insan olduğunu anlasak bile üzülerek söylemekte yarar var ki, kendisi bilmeden doğru bir noktaya parmak basar gibi yaparak yanlış bir noktaya parmak basmıştır.
yapısalcılık ekolünün dogması sayılabilecek bir değer vardır: tasviri yapacak kişinin konu üzerinde eğitimli olması yahut tecrübeli olması gerekliliği olmadığı.
şimdi futbolcu davranışlarını yapısalcılık ile yorumlamak konusunu türkçe'ye uygun bir halde anlatmamıza rağmen açıklayıcı gelmemesini bir beis olarak gördüğümden biraz daha sokak dili kullanmak daha mantıklı olacaktır. hatta maddeleyerek anlatmak daha faydalı;
yapısalcılık ekolü* der ki;
bir insanın davranışlarını inceliyorsun.
ne yaparken inceliyorsun? - sanatını icra ederken.
nasıl inceliyorsun? neye dayanıyorsun? - daha önceki tecrübelerime.
daha önce aynı sanatı icra ettinm mi? - hayır
''o zaman inceleyemezsin'' incelersen de sonucunda elde ettiğin veriler senin sadece teorin olur. bilimselliği söz konusu olamaz. bilimsel olması için şartların bire bir aynı olması gerekir.
aynı yapısalcılık ekolü der ki;
bir insanın davranışlarını inceliyorsun.
ne yaparken inceliyorsun? - sanatını icra ederken.
nasıl inceliyorsun? neye dayanıyorsun? - topluma verdiği etkiye göre.
o zaman senin yaptığın işin bilimsel yönü; sanatçının toplum üzerindeki etkilerini araştırmaya girer ki, bu da sosyolojik bir çalışmadır. yapısalcılık, felsefik teoremlerin bilimsel verilerle birleştirilmesi için uygulanan bir düşünce akımıdır. başlı başına bir bilim değil. ama yapısalcılığa göre ileriki çalışmaları aydınlatacak bir veri olarak sayılabilir.
şimdi daha da net anlaşılması için örneklerle gidelim. topçuyu eleştirmek için topçu olmak gerekir ya da top oynamak gerekir safsatası ''yapısalcılık'' düşüncesi okunularak çürütülebilir. ama ''topçuyu eleştircez diye illa futbolcu mu olmamız gerek kardeş, ben bana verdiği hazdan dem vuruyorum'' derseniz yine olaya yanlış taradından bakmış olursunuz. zira, size verdiği haz o işin sosyolojik boyutudur.
yani ''topçuyu eleştirmek için topçu mu olcaz'' ya da ''tribünleri eleştirmek için deplasmana mı gidicez'' savunmasını yaparken haklı çıkmanıza yarayan bir felsefik ekol var, o da; yapısalcılık.
ama yapısalcılık sizi haklı çıkartmak için şunu söyler;
''icra edilmiş bir somut aktiviteyi* eleştirmek için futbolcu olmanıza gerek yok. daha önce benzer bir olayı bugünün şartlarını da göz önüne alarak öngörüde bulunursanız yaptığınız felsefik teorem, yapısalcılık ekolü ile icra edilen somut aktiviteyi eleştirmek için yeterlidir.''
hala dalga geçmek isteyen varsa google, vikipedi vb. araştırma amaçlı sitelerden yardım ve copy+paste yaparak amacına ulaşabilir. ama gerçekten öğrenmek isteyen ve ''topçuyu eleştirmek için illa topçu mu olmak gerekir'' diye kendini savunmak isteyen var ise sahaflardan gerekli kitapları temin edebilir. ben 17 yaşında yani bundan 8-9 sene evvel temin etmiştim, şimdi işime yarıyor. en azından ''jokey olmak için at olmak gerekmez'' sözünü duyunca bazıları gibi ''ööeevvvhh daşşağna gurban ne goymuş hele lafı'' demektense göstergebilimciliğin, yapısalcılığı doğurduktan sonraki faydalarını düşünmek daha iyi hissettiriyor.
*
bir kere buradan diren ve efsane ol kardeşimizin ne kadar şakacı bir insan olduğunu anlasak bile üzülerek söylemekte yarar var ki, kendisi bilmeden doğru bir noktaya parmak basar gibi yaparak yanlış bir noktaya parmak basmıştır.
yapısalcılık ekolünün dogması sayılabilecek bir değer vardır: tasviri yapacak kişinin konu üzerinde eğitimli olması yahut tecrübeli olması gerekliliği olmadığı.
şimdi futbolcu davranışlarını yapısalcılık ile yorumlamak konusunu türkçe'ye uygun bir halde anlatmamıza rağmen açıklayıcı gelmemesini bir beis olarak gördüğümden biraz daha sokak dili kullanmak daha mantıklı olacaktır. hatta maddeleyerek anlatmak daha faydalı;
yapısalcılık ekolü* der ki;
bir insanın davranışlarını inceliyorsun.
ne yaparken inceliyorsun? - sanatını icra ederken.
nasıl inceliyorsun? neye dayanıyorsun? - daha önceki tecrübelerime.
daha önce aynı sanatı icra ettinm mi? - hayır
''o zaman inceleyemezsin'' incelersen de sonucunda elde ettiğin veriler senin sadece teorin olur. bilimselliği söz konusu olamaz. bilimsel olması için şartların bire bir aynı olması gerekir.
aynı yapısalcılık ekolü der ki;
bir insanın davranışlarını inceliyorsun.
ne yaparken inceliyorsun? - sanatını icra ederken.
nasıl inceliyorsun? neye dayanıyorsun? - topluma verdiği etkiye göre.
o zaman senin yaptığın işin bilimsel yönü; sanatçının toplum üzerindeki etkilerini araştırmaya girer ki, bu da sosyolojik bir çalışmadır. yapısalcılık, felsefik teoremlerin bilimsel verilerle birleştirilmesi için uygulanan bir düşünce akımıdır. başlı başına bir bilim değil. ama yapısalcılığa göre ileriki çalışmaları aydınlatacak bir veri olarak sayılabilir.
şimdi daha da net anlaşılması için örneklerle gidelim. topçuyu eleştirmek için topçu olmak gerekir ya da top oynamak gerekir safsatası ''yapısalcılık'' düşüncesi okunularak çürütülebilir. ama ''topçuyu eleştircez diye illa futbolcu mu olmamız gerek kardeş, ben bana verdiği hazdan dem vuruyorum'' derseniz yine olaya yanlış taradından bakmış olursunuz. zira, size verdiği haz o işin sosyolojik boyutudur.
yani ''topçuyu eleştirmek için topçu mu olcaz'' ya da ''tribünleri eleştirmek için deplasmana mı gidicez'' savunmasını yaparken haklı çıkmanıza yarayan bir felsefik ekol var, o da; yapısalcılık.
ama yapısalcılık sizi haklı çıkartmak için şunu söyler;
''icra edilmiş bir somut aktiviteyi* eleştirmek için futbolcu olmanıza gerek yok. daha önce benzer bir olayı bugünün şartlarını da göz önüne alarak öngörüde bulunursanız yaptığınız felsefik teorem, yapısalcılık ekolü ile icra edilen somut aktiviteyi eleştirmek için yeterlidir.''
hala dalga geçmek isteyen varsa google, vikipedi vb. araştırma amaçlı sitelerden yardım ve copy+paste yaparak amacına ulaşabilir. ama gerçekten öğrenmek isteyen ve ''topçuyu eleştirmek için illa topçu mu olmak gerekir'' diye kendini savunmak isteyen var ise sahaflardan gerekli kitapları temin edebilir. ben 17 yaşında yani bundan 8-9 sene evvel temin etmiştim, şimdi işime yarıyor. en azından ''jokey olmak için at olmak gerekmez'' sözünü duyunca bazıları gibi ''ööeevvvhh daşşağna gurban ne goymuş hele lafı'' demektense göstergebilimciliğin, yapısalcılığı doğurduktan sonraki faydalarını düşünmek daha iyi hissettiriyor.
*