162
umarım hagi'ye yaptığımız ayıp, bu adama yapılmaz. tribünden homurtu yükselmez, buralarda "sktirsin gitsin" şeklinde yazılar yazılmaz. biliyoruz tafi'yi çünkü. çok kırılgan, çok duygusal.
ama işte bizde oluyor böyle şeyler, yapılıyor. sürekli mükemmeli, kusursuzu, hatasızı arıyoruz. bulsak bile yetmiyor, kıllısını arıyoruz, kıllısını bulsak da bu sefer içimizden başka bir grup elinde ağdayla bekliyor florya kapısında.
lakin taffarel'i diğer efsanelerden ayıran birşey var, bütün efsanelerden. bir avantajı var kariyerinde.
kariyerindeki "1 saniye" bu adamı ayırıyor işte, dokunulmazlık gibi bişey veriyor. o "1 saniye", kopenhag'daki "henry'nin kafası - tanrının eli" hikayesinin geçtiği "1 saniye".
hayat böyle işte, bazen hayatındaki "1 saniye"ler insanların bakışını değiştiriyor. tıpkı rotariu'nun 18 mart 1992'deki werder bremen maçındaki "1 saniyesi" gibi. efsane steau bükreş ve romanya takımlarının belkemiğiydi bu rotariu, ama işte o "1 saniye" bambaşka yerlere sürükledi.
taffarel'in "1 saniye"si ise çok farklı. taffarel oynarken de hatalı gol yemişti, deplasmandaki chelsea maçında gereksiz bir çıkışla kırmızı kart görüp takımı 10 kişi bırakmıştı. ama bunlar unutuldu o"1 saniye" yüzünden.-ki doğrusu da budur zaten, herkes için yapabilsek bunu, çok farklı yerlerdeydik şimdi-
şimdi o "1 saniye" bu adamı gördüğümüzde hep aklımızda olacak. ve pek çok yetkiyi verecek taraftarın gözünde. sıradan bir maçın ortasında, kenardan gelip sahaya girse, hakeme "durdur oyunu, gidip sahanın orta yerine sıççam" dese, bütün tribün "evet yapsın" der. sorgulamaz bile. öyle bir kredisi var işte o "1 saniye"nin.
ha aklıselim galatasaray taraftarı için "1 saniye"ye gerek yok aslında. bu adamın gözlerindeki iyiniyeti görüyoruz ya biz. o yeter. yani hata da yapsa, bunu iyiniyetle düşünüp yaptığından şüphe duymayalım.
ama işte bizde oluyor böyle şeyler, yapılıyor. sürekli mükemmeli, kusursuzu, hatasızı arıyoruz. bulsak bile yetmiyor, kıllısını arıyoruz, kıllısını bulsak da bu sefer içimizden başka bir grup elinde ağdayla bekliyor florya kapısında.
lakin taffarel'i diğer efsanelerden ayıran birşey var, bütün efsanelerden. bir avantajı var kariyerinde.
kariyerindeki "1 saniye" bu adamı ayırıyor işte, dokunulmazlık gibi bişey veriyor. o "1 saniye", kopenhag'daki "henry'nin kafası - tanrının eli" hikayesinin geçtiği "1 saniye".
hayat böyle işte, bazen hayatındaki "1 saniye"ler insanların bakışını değiştiriyor. tıpkı rotariu'nun 18 mart 1992'deki werder bremen maçındaki "1 saniyesi" gibi. efsane steau bükreş ve romanya takımlarının belkemiğiydi bu rotariu, ama işte o "1 saniye" bambaşka yerlere sürükledi.
taffarel'in "1 saniye"si ise çok farklı. taffarel oynarken de hatalı gol yemişti, deplasmandaki chelsea maçında gereksiz bir çıkışla kırmızı kart görüp takımı 10 kişi bırakmıştı. ama bunlar unutuldu o"1 saniye" yüzünden.-ki doğrusu da budur zaten, herkes için yapabilsek bunu, çok farklı yerlerdeydik şimdi-
şimdi o "1 saniye" bu adamı gördüğümüzde hep aklımızda olacak. ve pek çok yetkiyi verecek taraftarın gözünde. sıradan bir maçın ortasında, kenardan gelip sahaya girse, hakeme "durdur oyunu, gidip sahanın orta yerine sıççam" dese, bütün tribün "evet yapsın" der. sorgulamaz bile. öyle bir kredisi var işte o "1 saniye"nin.
ha aklıselim galatasaray taraftarı için "1 saniye"ye gerek yok aslında. bu adamın gözlerindeki iyiniyeti görüyoruz ya biz. o yeter. yani hata da yapsa, bunu iyiniyetle düşünüp yaptığından şüphe duymayalım.