507
en son drogba ve adebayor ile ilgili olan olay doğru ise gerçekten galatasaray'a büyük kötülük etmiş insandır.
kendisinin döneminde başarılı bir galatasaray ve büyük ekonomik sorunlar vardı. ancak kendisi ne galatasaray'ın başarılarını devam ettirebildi ne de ekonomik sorunları çözdü.
6 sene ızdırap çektik, hala unutmuyorum o günleri, çektiğimiz ızdırapları. ondan sonra gelen adnan polat iyi başlamasına rağmen kötü bitirdi. hala toparlanamadık ve bu sezon başarısızlıkta tavan yaptık.
dediğim gibi bu başarısızlıkların tümünün başlangıcı mayıs 2002'dir. düşündükçe kan beynime sıçrıyor. 2002 yılında doğru kararlar alınsaydı galatasaray şuan çok daha farklı bir klüptü. belki şampiyonlar ligi'nde bir şampiyonluk veya final/yarı final belki de bir uefa kupası daha vardı.
herşeyden önemlisi istikrar olurdu galatasaray'da her sene değişen hocalar ve başarısız olan takımlar görmezdik.
eğer senin ekonomik sorunun varsa klübü daraltırsın, kemerleri sıkarsın ve hedefleri küçültürsün. ekonomik olarak toparlandıktan sonra tekrardan başarılara, kupalar, şampiyonluklara gidersin.
bana kalsa faruk sürenin mantalitesinde devam etmek her zaman mantıklıdır. önemli olan borç değil başarılardır. bugün barcelona'nın bile 500 milyon euro borcu var ancak her kupayı toplamaya devam ediyor adamlar
neyse konumuza dönelim. ekonomik olarak klübü toparlamaya çalışsaydı gidipte fatih terim zamanında saçma sapan adamlara 53 milyon dolar para harcamazdı.
ekonomik sorunlara çözüm bulacağına sen daha fazla klübü borcun içine sokarsan ve kupa bile alamazsan sen de o zaman kötü bir başkan olarak hatırlanırsın. kaldı ki 100. yıl da, bayan basket takımın 2. lige düşmesini ve erkek basketbol takımının play-out oynamasını saymıyorum bile.
uzun lafın kısası özhan canaydın ne ekonomik olarak klübü düzlüğe çıkarabilmiştir ne de sportif olarak başarı yakalayabilmiştir. yıl olmuş 2011 galatasaray hala toparlanamadı farkındasınız değil mi. bunun sebebi faruk süren değil. bazı galatasaraylılar faruk süren yüzünden klübün o kadar sıkıntılara düştüğüne inanıyor. bence uzaktan yakından alakası yok faruk süren'in.
türkiye'de yaşanan 2001 krizine rağmen ertesi sezonda galatasaray'ın kiralık futbolcular ve uefa kadrosundan arta kalan yerlilerle ve lucescu gibi muhteşem bir taktik dehayla şampiyon olmasını, şampiyonlar ligi'nde çeyrek finalden dönmesini görmüştür bu gözler.
özhan canaydın, galatasaray'ın çöküşündeki baş karakterdir, kilit adamdır. 2002'de başkanlık seçiminde çekiştiği isim cem uzan'ın adamı ateş ünal erzen'di. o zaman ateş ünal erzen 50.000 kişilik stat sözü falan vermişti. ancak özhan canaydın'ın lisenin adamı olması ve ateş beyin fazla ciddiye alınmaması sebebiyle rahatlıkla başkan seçilmişti.
hani bu sezon ankara deplasmanında taraftarımız futbolculara "siz en güzel duyguların katilisiniz" demişti ya işte benim için de özhan canaydın "en güzel duyguların katilidir". en güzel duygu burda tabiki galatasaray'dır.
keşke başkan olmasaydı...
kendisinin döneminde başarılı bir galatasaray ve büyük ekonomik sorunlar vardı. ancak kendisi ne galatasaray'ın başarılarını devam ettirebildi ne de ekonomik sorunları çözdü.
6 sene ızdırap çektik, hala unutmuyorum o günleri, çektiğimiz ızdırapları. ondan sonra gelen adnan polat iyi başlamasına rağmen kötü bitirdi. hala toparlanamadık ve bu sezon başarısızlıkta tavan yaptık.
dediğim gibi bu başarısızlıkların tümünün başlangıcı mayıs 2002'dir. düşündükçe kan beynime sıçrıyor. 2002 yılında doğru kararlar alınsaydı galatasaray şuan çok daha farklı bir klüptü. belki şampiyonlar ligi'nde bir şampiyonluk veya final/yarı final belki de bir uefa kupası daha vardı.
herşeyden önemlisi istikrar olurdu galatasaray'da her sene değişen hocalar ve başarısız olan takımlar görmezdik.
eğer senin ekonomik sorunun varsa klübü daraltırsın, kemerleri sıkarsın ve hedefleri küçültürsün. ekonomik olarak toparlandıktan sonra tekrardan başarılara, kupalar, şampiyonluklara gidersin.
bana kalsa faruk sürenin mantalitesinde devam etmek her zaman mantıklıdır. önemli olan borç değil başarılardır. bugün barcelona'nın bile 500 milyon euro borcu var ancak her kupayı toplamaya devam ediyor adamlar
neyse konumuza dönelim. ekonomik olarak klübü toparlamaya çalışsaydı gidipte fatih terim zamanında saçma sapan adamlara 53 milyon dolar para harcamazdı.
ekonomik sorunlara çözüm bulacağına sen daha fazla klübü borcun içine sokarsan ve kupa bile alamazsan sen de o zaman kötü bir başkan olarak hatırlanırsın. kaldı ki 100. yıl da, bayan basket takımın 2. lige düşmesini ve erkek basketbol takımının play-out oynamasını saymıyorum bile.
uzun lafın kısası özhan canaydın ne ekonomik olarak klübü düzlüğe çıkarabilmiştir ne de sportif olarak başarı yakalayabilmiştir. yıl olmuş 2011 galatasaray hala toparlanamadı farkındasınız değil mi. bunun sebebi faruk süren değil. bazı galatasaraylılar faruk süren yüzünden klübün o kadar sıkıntılara düştüğüne inanıyor. bence uzaktan yakından alakası yok faruk süren'in.
türkiye'de yaşanan 2001 krizine rağmen ertesi sezonda galatasaray'ın kiralık futbolcular ve uefa kadrosundan arta kalan yerlilerle ve lucescu gibi muhteşem bir taktik dehayla şampiyon olmasını, şampiyonlar ligi'nde çeyrek finalden dönmesini görmüştür bu gözler.
özhan canaydın, galatasaray'ın çöküşündeki baş karakterdir, kilit adamdır. 2002'de başkanlık seçiminde çekiştiği isim cem uzan'ın adamı ateş ünal erzen'di. o zaman ateş ünal erzen 50.000 kişilik stat sözü falan vermişti. ancak özhan canaydın'ın lisenin adamı olması ve ateş beyin fazla ciddiye alınmaması sebebiyle rahatlıkla başkan seçilmişti.
hani bu sezon ankara deplasmanında taraftarımız futbolculara "siz en güzel duyguların katilisiniz" demişti ya işte benim için de özhan canaydın "en güzel duyguların katilidir". en güzel duygu burda tabiki galatasaray'dır.
keşke başkan olmasaydı...