16
özellikle son aylarda kelimelerin kifayetsiz kaldığı bir çok an yaşadığımız için, ben bu hakkımı daha önceki bir zamandan kullanmak istiyorum.
tarih: 26 ağustos 2010
yer: maç izlenilen bir cafe
ilgili maç'lar': tabiki 26 ağustos 2010 karpaty lviv galatasaray maçı ve 26 ağustos 2010 fenerbahçe paok maçı.
aslında öyle ekstra ilginçlikte bir anı değil. büyük ihtimalle çoğunluğumuz da aynı durumda bulundu o gün. hele bu sezon yaşadığımız ilginçlikler(!) göz önünde bulundurulduğunda bu entry içeriğinin esamesi bile okunmaz hepsinin yanında.
neyse efendim malumunuz ıkına sıkıla geçen bir rövanş maçı. bu sıkıntılı maça ek olarak bir de ortamın sıkıntısı. aynı salonda oturma şekli olarak sırt sırta maçlarını 2 adet televizyondan izleyen taraftar grupları var. maçın son dakikasına kadar yiyecek tırnağımız kalmayan biz galatasaraylılar, çatapat aydın'ın golüyle havalara uçmuşuz. tüm fenerliler haliyle arkalarını dönüp bizi ve pozisyon tekrarını filan izliyorlar endişeli gözlerle. ve yine malumunuz dakika bile sürmeyen bu sevincin yerini tarifsiz duygulara bırakışı. maç bitti elendik ve tek tesellimiz fenerin de elenmesini ummamız. her ne kadar galatasaray elendikten sonra gerisi teferruat olsa da, bu tarz bir ortamda maç izleyip bir de salakça elenince ne sağduyu kalıyor ne de elendiğimiz gerçeği.
ortamdaki tonla renktaş ile sanki sözleşmiş gibi aynı anda hep birlikte fenerin maçına odaklanıp elenmesi için dua ettiğimizi görünce güleyim mi, ağlayayım mı ne yapayım şaşırdım. neyse ki elendiler de kendi acımızla başbaşa kalabildik. yoksa bunun üstüne bir de sataşmalar kavga filan ohoo kendi derdin yetmiyormuş gibi uğraş dur.
kim derdi ki o kara gün ile düşüş startımızı veren bu sezon, en ateist olanımızın bile neredeyse yüzünü secdeye değdirecek. "ulan galatasaray" bu yakarışın en iyi şekilde kelimelere dökülmüş kısa&öz hali olsa gerek. bir daha asla böyle bir yıl yaşanmaması dileğiyle. ss günlük. öpt kib by.
tarih: 26 ağustos 2010
yer: maç izlenilen bir cafe
ilgili maç'lar': tabiki 26 ağustos 2010 karpaty lviv galatasaray maçı ve 26 ağustos 2010 fenerbahçe paok maçı.
aslında öyle ekstra ilginçlikte bir anı değil. büyük ihtimalle çoğunluğumuz da aynı durumda bulundu o gün. hele bu sezon yaşadığımız ilginçlikler(!) göz önünde bulundurulduğunda bu entry içeriğinin esamesi bile okunmaz hepsinin yanında.
neyse efendim malumunuz ıkına sıkıla geçen bir rövanş maçı. bu sıkıntılı maça ek olarak bir de ortamın sıkıntısı. aynı salonda oturma şekli olarak sırt sırta maçlarını 2 adet televizyondan izleyen taraftar grupları var. maçın son dakikasına kadar yiyecek tırnağımız kalmayan biz galatasaraylılar, çatapat aydın'ın golüyle havalara uçmuşuz. tüm fenerliler haliyle arkalarını dönüp bizi ve pozisyon tekrarını filan izliyorlar endişeli gözlerle. ve yine malumunuz dakika bile sürmeyen bu sevincin yerini tarifsiz duygulara bırakışı. maç bitti elendik ve tek tesellimiz fenerin de elenmesini ummamız. her ne kadar galatasaray elendikten sonra gerisi teferruat olsa da, bu tarz bir ortamda maç izleyip bir de salakça elenince ne sağduyu kalıyor ne de elendiğimiz gerçeği.
ortamdaki tonla renktaş ile sanki sözleşmiş gibi aynı anda hep birlikte fenerin maçına odaklanıp elenmesi için dua ettiğimizi görünce güleyim mi, ağlayayım mı ne yapayım şaşırdım. neyse ki elendiler de kendi acımızla başbaşa kalabildik. yoksa bunun üstüne bir de sataşmalar kavga filan ohoo kendi derdin yetmiyormuş gibi uğraş dur.
kim derdi ki o kara gün ile düşüş startımızı veren bu sezon, en ateist olanımızın bile neredeyse yüzünü secdeye değdirecek. "ulan galatasaray" bu yakarışın en iyi şekilde kelimelere dökülmüş kısa&öz hali olsa gerek. bir daha asla böyle bir yıl yaşanmaması dileğiyle. ss günlük. öpt kib by.