42
real madrid – barcelona : 0 – 2 otobüse park cezası
son zamanlarda 3 ayrı maç oynadı iki takım. hepsinin anlamı, stratejisi, kazancı başkaydı. ilki madrid’de lig maçı, sonra valencia’da tek maçlık kral kupası, dün de şampiyonlar ligi yarı final ilk maçı, yine madrid’de.
ilk maçta mourinho takımını geride tuttu, beraberlik şampiyonluk için işine yaramıyordu ama prestij peşindeydi. makul bir fikir. kral kupası tek maç, orada da kapanmak mantıklı, sonucunu da aldı. iyi de kardeşim 2 maçlık elemenin kendi sahandaki ayağında niye kapanırsın?
barcelona, mourinho’nun ve real madrid’in tek rakibi. barcelona dünyanın en iyi takımı, bu bile mourinho için yeterli bir meydan okuma.
16. dakikada barsa, real’e tüyoyu verdi. sen üstüme gelmezsen ben de üstüne gitmem der gibi kendi sahasında busquets ile mascherano 2 metrelik yerde 10 pas yaptı. sanırım real o sırada bunun 2 maç olduğuna uyandı ve ileri çıkmaya başladı. 2 dakika sonra barca ceza sahasındaydılar.
koskoca real madrid’in, kendi sahasında rakibinden kapacağı toplarla gol atacağını hesaplamış olması çok ayıp değil mi? bu topları kapmak için çimleri bile kısalttırmadı, sahayı sulattırmadı mourinho. başarılı da oldu, böyle çok sayıda top kaptılar aslında. ama takım o kadar geride konuşlanmış oluyor ki, topu kapan barsa savunması arasında yalnız kalıyor.
di stefano, sanırım bu maçtan sonra daha sert konuşacaktır.
ben bu takımlardan hiç birini tutmuyorum. oturup güzel futbol izlemek istiyorum. ama 3 maçtır güzel ne kelime, futbol bile izleyemiyorum. şikayetçiyim kardeşim. buna yol açan da dünyanın en çok kazanan teknik direktörü, dünyanın en başarılı teknik direktörü. bana ne. istediğin kadar para kazan, kariyerin ne olursa olsun bana ne. sen benim futbol zevkimi elimden alıyorsun. sahada başına gelecek hiçbir şeye üzülmem. ben dahil neredeyse bütün futbolseverlerin lanetlelediği otto rehhangel’den bile betersin. otto’nun takımı yunanistan’dı, sen elinde ronaldo olan real madrid’in hocasısının. böyle endüstriyel futbola sokayım.
kral kupası maçında övüyordun, ne oldu diyeceklere not: o tek maçtı, bu 2 ayaklının kendi sahasındaki maçıydı. bir kez daha hatırlatmak istedim.
real, takım otobüsünü yine orta sahaya çekmişti. şöför mourinho, muavin pepe. pepe, bundan önceki maçlarda rakip kalede gözükürken, bu defa hiç çıkmadı ileri. real arada sırada rakip kaleye gitmeyi denedi, pas yaptıklarında bu işi yapabildiklerini gösterdiler. herhalde, koca real madrid yahu. bunu tekrar edip duruyorum, isyanım var ulan.
maç rölanti oynandı. real’in önde 6lı orta sahayı kapatan bloğu ve geride 4 kişilik savunma bloğu. hepsi birer marco aurelio’ydu. ne zaman ki, pepe atıldı ve real’i civataları gevşedi. “hep 10 kişi kalıyoruz”. böyle oynarsan, en kilit adamın pepe olursa çok normal. daha önceki maçlarda atılmadığı için şanslısın. rakibini düşürdükten sonra üzerinde tepinen bir adamdan bahsediyoruz.
otobüs her maç aynı yere park edilince dikkat çekti tabii. cezayı kestiler. messi ! ikinci golde xavi’nin nasıl önünden çekildiğine dikkat ettiniz mi? kaptırıp gelen messi’yi tutmak ne mümkün. ilk golde de ön direğe yaptığı alex koşusu çok zekice. alex koşusu mu, hahaha….ya rıdvan dilmen’in aklına gelmedi ya da bu kadarını söyleyemem, ayıp olur dedi sanırım.
maçı tarif edecek kelime sabir. real, top kapana kadar sabır, barsa da gol yemeyene kadar sabır dedi. aradaki fark şu. barsa zaten hep sabırla bol pas yapıyor, rakip kim olursa olsun. ama real, barsa maçlarında dışında sabır falan göstermiyor. bodoslama dalıyor rakiplerine. yine iyi idare ettiler dün akşam. bir ara ronaldo takım baskıya gelmiyor isyan da etti.
dananın kuyruğu nou camp’ta kopacak. acayip merak ediyorum bu maçı. en çok da mourinho açısından. bakalım ne yapacak. kendi sahasında 2-0 kaybettiği maçın rövanşında 3 farklı kazanması gerekirken hala takımını geride mi kuracak, hala sekecek topları veya duran topları mı bekleyecek.
mourinho, bugüne kadar kazandığı başarılarla kendisini elbette defalarca kanıtladı. ama merak ediyorum nasıl bir hücum yapacak real bu maçta. mourinho, sadece savunma taktiklerini beceriyorsa rehhagel’den hiçbir farkı kalmayacak gözümde.
son zamanlarda 3 ayrı maç oynadı iki takım. hepsinin anlamı, stratejisi, kazancı başkaydı. ilki madrid’de lig maçı, sonra valencia’da tek maçlık kral kupası, dün de şampiyonlar ligi yarı final ilk maçı, yine madrid’de.
ilk maçta mourinho takımını geride tuttu, beraberlik şampiyonluk için işine yaramıyordu ama prestij peşindeydi. makul bir fikir. kral kupası tek maç, orada da kapanmak mantıklı, sonucunu da aldı. iyi de kardeşim 2 maçlık elemenin kendi sahandaki ayağında niye kapanırsın?
barcelona, mourinho’nun ve real madrid’in tek rakibi. barcelona dünyanın en iyi takımı, bu bile mourinho için yeterli bir meydan okuma.
16. dakikada barsa, real’e tüyoyu verdi. sen üstüme gelmezsen ben de üstüne gitmem der gibi kendi sahasında busquets ile mascherano 2 metrelik yerde 10 pas yaptı. sanırım real o sırada bunun 2 maç olduğuna uyandı ve ileri çıkmaya başladı. 2 dakika sonra barca ceza sahasındaydılar.
koskoca real madrid’in, kendi sahasında rakibinden kapacağı toplarla gol atacağını hesaplamış olması çok ayıp değil mi? bu topları kapmak için çimleri bile kısalttırmadı, sahayı sulattırmadı mourinho. başarılı da oldu, böyle çok sayıda top kaptılar aslında. ama takım o kadar geride konuşlanmış oluyor ki, topu kapan barsa savunması arasında yalnız kalıyor.
di stefano, sanırım bu maçtan sonra daha sert konuşacaktır.
ben bu takımlardan hiç birini tutmuyorum. oturup güzel futbol izlemek istiyorum. ama 3 maçtır güzel ne kelime, futbol bile izleyemiyorum. şikayetçiyim kardeşim. buna yol açan da dünyanın en çok kazanan teknik direktörü, dünyanın en başarılı teknik direktörü. bana ne. istediğin kadar para kazan, kariyerin ne olursa olsun bana ne. sen benim futbol zevkimi elimden alıyorsun. sahada başına gelecek hiçbir şeye üzülmem. ben dahil neredeyse bütün futbolseverlerin lanetlelediği otto rehhangel’den bile betersin. otto’nun takımı yunanistan’dı, sen elinde ronaldo olan real madrid’in hocasısının. böyle endüstriyel futbola sokayım.
kral kupası maçında övüyordun, ne oldu diyeceklere not: o tek maçtı, bu 2 ayaklının kendi sahasındaki maçıydı. bir kez daha hatırlatmak istedim.
real, takım otobüsünü yine orta sahaya çekmişti. şöför mourinho, muavin pepe. pepe, bundan önceki maçlarda rakip kalede gözükürken, bu defa hiç çıkmadı ileri. real arada sırada rakip kaleye gitmeyi denedi, pas yaptıklarında bu işi yapabildiklerini gösterdiler. herhalde, koca real madrid yahu. bunu tekrar edip duruyorum, isyanım var ulan.
maç rölanti oynandı. real’in önde 6lı orta sahayı kapatan bloğu ve geride 4 kişilik savunma bloğu. hepsi birer marco aurelio’ydu. ne zaman ki, pepe atıldı ve real’i civataları gevşedi. “hep 10 kişi kalıyoruz”. böyle oynarsan, en kilit adamın pepe olursa çok normal. daha önceki maçlarda atılmadığı için şanslısın. rakibini düşürdükten sonra üzerinde tepinen bir adamdan bahsediyoruz.
otobüs her maç aynı yere park edilince dikkat çekti tabii. cezayı kestiler. messi ! ikinci golde xavi’nin nasıl önünden çekildiğine dikkat ettiniz mi? kaptırıp gelen messi’yi tutmak ne mümkün. ilk golde de ön direğe yaptığı alex koşusu çok zekice. alex koşusu mu, hahaha….ya rıdvan dilmen’in aklına gelmedi ya da bu kadarını söyleyemem, ayıp olur dedi sanırım.
maçı tarif edecek kelime sabir. real, top kapana kadar sabır, barsa da gol yemeyene kadar sabır dedi. aradaki fark şu. barsa zaten hep sabırla bol pas yapıyor, rakip kim olursa olsun. ama real, barsa maçlarında dışında sabır falan göstermiyor. bodoslama dalıyor rakiplerine. yine iyi idare ettiler dün akşam. bir ara ronaldo takım baskıya gelmiyor isyan da etti.
dananın kuyruğu nou camp’ta kopacak. acayip merak ediyorum bu maçı. en çok da mourinho açısından. bakalım ne yapacak. kendi sahasında 2-0 kaybettiği maçın rövanşında 3 farklı kazanması gerekirken hala takımını geride mi kuracak, hala sekecek topları veya duran topları mı bekleyecek.
mourinho, bugüne kadar kazandığı başarılarla kendisini elbette defalarca kanıtladı. ama merak ediyorum nasıl bir hücum yapacak real bu maçta. mourinho, sadece savunma taktiklerini beceriyorsa rehhagel’den hiçbir farkı kalmayacak gözümde.