818
(bkz: #652497) bu entry'de yazdığım ve doğru olduğunu düşündüğüm şekilde, medenice haklarında bir şeyler karalamak istediğim güruhtur. öncelikle hepsi orospu çocuğu falan değildir. içlerinde mutlaka vardır, ben hiç yoktur demiyorum; ama genelleme yapamayız. ancak şu konuda genelleme yapmaktan kaçınmam; şımarıktırlar ve sanki bi boklarmış gibi kendilerini herkesten üstün görürler. zaten onları tüm türkiye'de itici yapan da budur. sanırım başkanlarından geliyor.
analizimi küçük bir örnekle pekiştirmek istiyorum:
herkesin olduğu gibi benim de fenerbahçeli, çokta yakın olduğum arkadaşlarım var. adı lâzım değil, göbekli bir arkadaşım fenerbahçe acıbadem - vakıfbank gstt maçı olduğu gün beni aradı. gel bizim evde maçı izleyelim, hem de muhabbet falan ederiz dedi. aslında amacı belli; galatasaraylıyım ya, bizim voleybol takımlarımız da henüz o seviyede değiller, aklınca çirkin karısıyla bir olup beni kızdıracaklar, küçümseyecekler. sanki kazandığı, kazanacağı kupalar için sarı- kırmızı sevdalısıyım mına koyım. bence bizi onlardan ayıran büyük farklardan biri de budur. sorsan bir de 'fenerbahçe büyüklüğü ne kupa...' derler. neyse devam edeyim. olur gelirim de dedim, bilirsiniz ben çok severim voleybolu; ama siz voleybol sevmezsiniz ki. göbekli dostum, ukala bir tavırla * 'takım avrupa şampiyonu oluyor, şimdi izlemeyeceğiz de ne zaman izleyeceğiz, canım çayım bitmiş *' dedi. tamam dedim, gittim evlerine. maç başlayana kadar deli ettiler beni. o kadar eminler ki finale çıkacaklarından. vakıfbank'ı izleyenler bilir, bu sene çok iyiler. açıkçası ben de maçtan önce vakıfbank'ı favori gören azınlıktandım. sordum bizimkilere; bu sene hiç izlediniz mi vakıfbank'ı, yok... nasıl bu kadar eminsiniz, ee mehmet ali aydın... derken maç bitti. maçtan önce beklediğim gibi maçı da vakıfbank gstt kazandı, finale çıktı. evet, tahmin ettiğiniz gibi konu yine galatasaray'a geldi. işte bu yüzden kaybettiniz bu maçı dedim. cin olmadan adam çarpmaya çalıştığınız için. kendinizi bi bok sanıp, rakiplerinizi küçümsediğiniz için. 2006'da da, geçen sene de bu yüzden şampiyon olamadınız dedim. git kendi takımınla ilgilen bukalemun falan dedi. verdim tabii cevabını. * derken, hadi aç pes'i de eline vereyim dedi. hiç mi üzülmedin, gitti o kadar yatırım dedim. 'yok ya, zaten melekler dünya şampiyonu, artık fb ülker avrupa şampiyonu olur' dedi. içimden bok olur mına koyım dedim, eline verdim. birçok fenerbahçeli gibi göbekli dostum da basketbolu bu sene izlemeye başladığı için fb ülker'i euroleague şampiyonu olabilir sandı. bu talihsiz yorumunun sebebi de buydu.
ancak, ne olursa olsun ben bu rekabeti seviyorum. bu ve buna benzer şeyleri eminim herkes yaşıyordur. karşılıklı saygı olduğu sürece sorun yok. olmadığında da neler olduğunu herkes biliyor işte. ezeli rakibimiz - ebedi dostumuz olan fenerbahçe'nin taraftarı benim düşmanım değil. salt fenerbahçeli diye de kimseye karşı ön yargılı olamam. onlar sarının yanındaki laciverti, bizse kırmızıyı sevmişiz. iyi ki babam kırmızıyı sevdirmiş, ne mutlu ki galatasaraylıyım... galatasaraylı olmaktan dolayı da çok mutluyum. bundan her zaman gurur duydum, duymaya da devam edeceğim.
achtung achtung: uykusuzluktan imlâ ve noktalama hatası yapmış olabilirim. uyarursanız düzeltirim. sabah 5'e kadar uyanık kalmak zorundayım, değerlendireyim bir şeyler karalayım dedim.
analizimi küçük bir örnekle pekiştirmek istiyorum:
herkesin olduğu gibi benim de fenerbahçeli, çokta yakın olduğum arkadaşlarım var. adı lâzım değil, göbekli bir arkadaşım fenerbahçe acıbadem - vakıfbank gstt maçı olduğu gün beni aradı. gel bizim evde maçı izleyelim, hem de muhabbet falan ederiz dedi. aslında amacı belli; galatasaraylıyım ya, bizim voleybol takımlarımız da henüz o seviyede değiller, aklınca çirkin karısıyla bir olup beni kızdıracaklar, küçümseyecekler. sanki kazandığı, kazanacağı kupalar için sarı- kırmızı sevdalısıyım mına koyım. bence bizi onlardan ayıran büyük farklardan biri de budur. sorsan bir de 'fenerbahçe büyüklüğü ne kupa...' derler. neyse devam edeyim. olur gelirim de dedim, bilirsiniz ben çok severim voleybolu; ama siz voleybol sevmezsiniz ki. göbekli dostum, ukala bir tavırla * 'takım avrupa şampiyonu oluyor, şimdi izlemeyeceğiz de ne zaman izleyeceğiz, canım çayım bitmiş *' dedi. tamam dedim, gittim evlerine. maç başlayana kadar deli ettiler beni. o kadar eminler ki finale çıkacaklarından. vakıfbank'ı izleyenler bilir, bu sene çok iyiler. açıkçası ben de maçtan önce vakıfbank'ı favori gören azınlıktandım. sordum bizimkilere; bu sene hiç izlediniz mi vakıfbank'ı, yok... nasıl bu kadar eminsiniz, ee mehmet ali aydın... derken maç bitti. maçtan önce beklediğim gibi maçı da vakıfbank gstt kazandı, finale çıktı. evet, tahmin ettiğiniz gibi konu yine galatasaray'a geldi. işte bu yüzden kaybettiniz bu maçı dedim. cin olmadan adam çarpmaya çalıştığınız için. kendinizi bi bok sanıp, rakiplerinizi küçümsediğiniz için. 2006'da da, geçen sene de bu yüzden şampiyon olamadınız dedim. git kendi takımınla ilgilen bukalemun falan dedi. verdim tabii cevabını. * derken, hadi aç pes'i de eline vereyim dedi. hiç mi üzülmedin, gitti o kadar yatırım dedim. 'yok ya, zaten melekler dünya şampiyonu, artık fb ülker avrupa şampiyonu olur' dedi. içimden bok olur mına koyım dedim, eline verdim. birçok fenerbahçeli gibi göbekli dostum da basketbolu bu sene izlemeye başladığı için fb ülker'i euroleague şampiyonu olabilir sandı. bu talihsiz yorumunun sebebi de buydu.
ancak, ne olursa olsun ben bu rekabeti seviyorum. bu ve buna benzer şeyleri eminim herkes yaşıyordur. karşılıklı saygı olduğu sürece sorun yok. olmadığında da neler olduğunu herkes biliyor işte. ezeli rakibimiz - ebedi dostumuz olan fenerbahçe'nin taraftarı benim düşmanım değil. salt fenerbahçeli diye de kimseye karşı ön yargılı olamam. onlar sarının yanındaki laciverti, bizse kırmızıyı sevmişiz. iyi ki babam kırmızıyı sevdirmiş, ne mutlu ki galatasaraylıyım... galatasaraylı olmaktan dolayı da çok mutluyum. bundan her zaman gurur duydum, duymaya da devam edeceğim.
achtung achtung: uykusuzluktan imlâ ve noktalama hatası yapmış olabilirim. uyarursanız düzeltirim. sabah 5'e kadar uyanık kalmak zorundayım, değerlendireyim bir şeyler karalayım dedim.
