1
şöyle bir metin hazırlamış, galatasaray kongre üyesi. müthiş;
''sayın divan başkanı ve saygıdeğer üyeleri,
değerli başkanım ve saygıdeğer yönetim kurulu üyeleri,
sayın galatasaraylılar,
hanımefendiler, beyefendiler hepinizi saygıyla selamlıyorum.
arda selim üçer, 14845.
sözlerime başlarken geçen sene camiamıza başarılar kazandırmış, formalarının hakkını sonuna kadar vermiş, hedeflerinden uzaklaştığında bile galatasaraylılık duruşundan ödün vermemiş tüm sporcularımıza ve antrenörlerine teşekkür ederim.
hem de iki kere teşekkür ediyorum kendilerine. çünkü mevcut yönetim, daha doğrusu ‘yönetilmeme’ şartları içerisinde kazanılan her başarı; rakiplere olduğu kadar, 83. yönetim kurulumuzun kararlarına ve uygulamalarına ‘rağmen’ kazanılmıştır. ne yazık ki bundan böyle yönetimimiz için söylenebilecek en doğru söz ‘gölge etme başka ihsan istemem senden’dir.
yönetim kurulu belirlenirken; profesyonel deneyime, bilgi birikime, ekip çalışması becerisine, temsil yeteneğine, liderlik yetkinliklerine bakılmadan, sadece oy getirisi olarak seçilen kişilerle yola çıkarsanız sonunda geleceğiniz nokta ‘araya boş sandalyenin konulduğu’ yönetim fotoğrafı olur.
çözülmenin başladığı, ekip halinde çalışma alışkanlığının kaybolduğu, alınan kararların akıldan değil egodan geçtiği yönetim modellerinde de suçlu hep başkası olur. tesadüfî olarak elde edilecek başarılarda; biz değil ben, istenmeyen sonuçlarda ise biz değil onlar öne çıkarılır. adnan polat yönetimlerinin en büyük özelliği; başarısızlığın kaynaklarını sürekli olarak dışarıda araması, olumsuzluklardan ders almak yerine yeni düşmanlar yaratmasıdır.
başarısızlıklarla üzülmeyi kanıksadığımız, ancak daha vahimi galatasaraylılık duruşu kayboldukça kahrolduğumuz son yıllarda; kulüp içinden ya da dışından birçok kişi ya da kurum suçlandı ve istenmeyen adam ilan edildi.
şimdi sizlere bu suçlulardan bazılarının isimlerini hatırlatacağım. elbette unuttuklarım olacaktır, beni affetsinler. ancak bu isimlerin ortak özellikleri, hepsinin bizzat sayın başkan veya kendisi ile çalışan yöneticilerce suçlu ilan edilmiş olmalarıdır. harcanan değerlerden bazılarının başarısızlıktaki paylarının tembellikle, şaibe ile yaftalandığını hatırlatmak isterim...
rekor puanla takımı şampiyon yapan erik gerets yetersizdi
erdal keser hafiyeydi
stumpf tecrübesizdi
ümit davala tembeldi
hakan şükür yaşlıydı
hasan şaş agresifti
cemal özgörkey uyumsuzdu
haldun üstünel bireyseldi
mondragon pahalıydı
hagi hırçındı
lincoln sorunluydu
arda turan sorumsuz
meira yavaştı
keita disiplinsizdi
cevat güler yetkin değildi
karl heinz feldkamp inatçıydı
leo franco şaibeliydi
de sanctis kalitesizdi
rigober song sağlıksızdı
stephan tomas yaşı geçmişti
bülent tulun eski yönetimin adamıydı
fahri yılmaz muhalifti
bülent korkmaz savunma futbolu oynatıyordu
skibbe tecrübesizdi
rijkaard adapte olamadı
neeskens adapte olamayana yardımcı olamadı
mustafa yücedağ dedikoducuydu
kaan görün farklı düşünüyordu
fatih ibradı heyecanı kalmamıştı
nedim yiğit yeni sisteme uymadı
yılmaz özüak başkalarının önünü kapıyordu
misimoviç umursamazdı
ali yavaş sessiz kalmıyordu
sayıları sınırlı da olsa muhalif sesler art niyetliydi
liseliler değişimin önünde engeldi
alaylılar ilgisizdi
davetiye ile açılış maçına gelen üyeler provokatördü
yönetim tarafından aslantepe’ye çağrılan 40.000 kişi galatasaraylı değildi
protesto eden ultraslan kıymet bilmezdi
basın yalan yazıyordu
hakemler taraflıydı
cemal nalga etik davranmıyordu
savaş açılan federasyon düşmandı
yako igual gereksizdi
toki, başkalarının etkisinde kalıyordu
cem akdağ yeterli değildi
koray mincinozlu başarısızdı
murat özyer yetersizdi
elano donuktu
sağlık ekibi işini beceremiyordu
çizgiyi geçmeyen top bile suçluydu…
bunca suçlunun yanında suçlu olmayan isimler de var elbette. herkes suçlu, senelerdir kulübü tam yetki ile yöneten sayın başkan adnan polat ve ikinci başkan sayın mehmet helvacı suçsuz! gerçi ben suçsuz diyorum ancak, sorsak onlar da birbirlerini suçlayabilirler.
galatasaraylilik duruşu
mevcut yönetimimizin; son dönemde gelecek yıllarda onarılması güç bir biçimde erozyona uğrattığı bir diğer olgu da ‘galatasaraylılık değerleri’ oldu. başkanın, basın yoluyla yöneticileri istifaya davet ettiği, üye ve taraftarların galatasaraylılığını sorguladığı, emniyet birimlerine görüntülerini vermekle tehdit ettiği dönemde; bazı yöneticiler de ne koltuktan vazgeçtiler ne de gizli gündemli toplantılar yapmaktan.
yönetim içerisindeki ticari örgütlenmeden bahseden de bu yönetimin üyeleri, yapıldığı iddia edilen yolsuzlukları kapalı kapılar ardında dillendiren de…
sadece geçtiğimiz yılın değil son yılların kulübümüz açısından en önemli olaylarından biri de tüzüğümüzün yenilenmesiydi. ancak ne yazık ki camiamıza yakışır biçimde bu süreci yaşayamadık. maalesef yönetim ve sayın başkanımız tüzüğümüzü modernleştirme şansını iyi değerlendirememiş, dahası galatasaray değerlerinin yozlaşmasına neden olan süreci yönetememiş, camiaya liderlik edememiştir.
galatasaray üniversitesi’nde yaptığı konuşmada üyelik sözü veren de sayın başkanımızın kendisi iken, üniversitenin tüzük taslağından çıkarılması için “liseci”lerle gizli pazarlıklar yürüten yine kendisi olmuştur.
“ben de tutucu yapıdan dolayı kulübümüze zor üye oldum diyen, bir galatasaraylı olarak kulübün daha sıkı denetlenmesi gerektiğini düşünüyorum” diyen sayın başkanımızın; üyelik şartlarını ve denetim maddelerini belirli gruplarla pazarlık masasında ele alması, kongre öncesi gece yarısı bazı maddeleri kişisel inisiyatifi ile değiştirmesi samimiyetini sorgulatır hale getirmiştir.
yaşadığımız tüzük tadil süreci ortaya çıkarmıştır ki; yönetim, biz üyeleri değerli fikirleri olan, tüzüğe katkı sağlayacak, önergeler ile doğruyu gösterecek kişiler olarak değil yasal mevzuatın emrettiği nisabın tutturulması için gerekli birer sayı olarak görmektedir.
ne yazık ki sayın başkanımızın söylemlerindeki tutarsızlıklar bunlarla da sınırlı değildir. önceki yıllarda mecidiyeköy’deki garaj restoran’da yapılan ultraslan’ın doğumgünü toplantısında “fenerbahçe maçında her şey serbest” diyerek taraftara yol açan da sayın polat olmuş, bahsi geçen maç sonrası kendi taraftarına çapulcu demekten de geri durmamıştır.
benzer bir tutarsızlık da aslantepe’nin açılışı sonrasında tüm camiamızı üzmüş, özgüvenimizi sarsmıştır.
oysa ki biz taraftarlar ve üyeler olarak galatasaray spor kulübü başkanından tutarlı, camiayı birleştirici söylemler ve dik duruş beklerken; ‘siz ne önerirsiniz’ diyerek hem suçlu hem güçlü olanların yanında elpençe divan durmasını ve yine benzer şekilde ertesi gün basın toplantısında yaptığı yanlış açıklamalar sonrasında ‘yorgundum’ bahanesine sığınmasını üzüntü ve şaşkınlıkla izledik.
sayın başkanım hatırlatmak isterim ki; “organize protesto grubu” olarak kamuoyu önünde suçladığınız ve “bu insanları galatasaraylı kabul etmiyoruz. bunlar galatasaray camiasının içinden değildir. 200 kameranın görüntüleri var. bu şekilde eylem yapmak isteyenlerin incelenmesini yapacağız ve protesto edenleri tespit edeceğiz.” diyerek tehdit ettiğiniz aslantepe açılış maçına gelenlerin; 17.000’i galatasaray spor kulübü üyeleri ve yakınları, 18.000’i kombine kart sahibi taraftarınız, 3.000’i ise kulüp çalışanlarınız ve eski sporcularınızdı. haddim olmayarak hatırlatmak isterim ki siz ne kulüp üyelerinizin ne de taraftarlarınızın galatasaraylılığını sorgulama hakkına sahip değilsiniz! ancak böyle bir şüpheniz varsa; başkan kontenjanından üye yapılacak kişileri seçerken ulufe dağıtır gibi davranmayarak, başka kulüp taraftarlarına basın önünde üyelik teklif etmeyerek örnek davranış sergileyebilirsiniz.
son dönemde iyice anladık ki tutarlı olmayan söylemler sadece başkanımız nezdinde değil, yönetimimizin genelinde yaygın hale gelmiştir. aynı şekilde ikinci başkanımızın da kapalı kapılar ardında değil, kürsüde açıklama yapmasını bekliyor, kapalı toplantılarda dillendirdiği iddiaları doğruysa senelerdir işgal ettiği mevkinin gereğini yerine getirmesini bekliyorum.
görünen şudur ki; yönetim heyecan ve cesaretini kaybetmiştir. kalan enerjisini de iç mücadelelerine ayırmış ve birbirine düşmüştür.
gelinen noktadan sonra her geçen gün sportif ve finansal başarısızların derinleşmesine sebebiyet vermekte, daha da kötüsü değerlerimiz ve geleneklerimizde onarılamaz hasarlar alınmaktadır. tam da bu nedenle yönetimimizin acilen seçim kararı alması gerektiğini kendilerine arz ederim.
son söz
son olarak; başta 90lı yılların ortasındaki anılarımız nedeniyle heyecanla beklediğimiz biz galatasaraylıların gönlündeki adnan polat imgesi olmak üzere, yaşayan tüm efsanelerimizi bitirmekten öteye gitmeyen icraatların mimarı olan sayın başkan ve yöneticilerimize şu soruları sormak isterim:
∞ son 5 senede sadece futbola 386.000.000 tl harcama yapmanıza rağmen başarısızlığın kanıksanması ve alışkanlık haline gelmesinin nedenleri olarak hangi etmenleri görüyorsunuz? bu noktada kendi sorumluluğunuzu nasıl değerlendiriyorsunuz?
∞ mevcut ya da önceki yönetimlerde görev almış yöneticilerimizden, görev süreleri içerisinde galatasaray spor kulübü veya bağlı şirketleri ile ticari ilişki geliştiren, hizmet ya da mal satan, hizmet ya da mal satın alınmasına aracı olan, bireysel olarak veya sahibi / ortağı olduğu şirket üzerinden kulübe fatura kesen isimler var mıdır? varsa kimlerden hangi ürün ya da hizmetler satın alınmış, karşılığında ne kadar ödeme yapılmıştır?
∞ talihsiz biçimde yöneticilerimiz tarafından dillendirilen ve camiamızı rahatsız eden “yönetim içerisindeki ekonomik çete” söyleminin detayları nedir? değerli yöneticilerimizin elinde konuyla ilgili belgeleriniz var mıdır? varsa kulüp üyeleri ile paylaşmayı düşünüyor musunuz? bu çete içerisinde kimler yer almakta ve kendilerine nasıl menfaatler sağlamaktadırlar?
∞ aslantepe’deki açılış maçı sonrasında bir takım bürokrat tarafından sosyal paylaşım sitelerinde kulübümüze ve galatasaraylılara edilen küfürler ve hakaretlerle ilgili yasal takip başlatılmış mıdır?
∞ aslantepe’deki açılış maçı sonrası davetli üye isimlerini ve kamera görüntülerini emniyet birimleri ile paylaştınız mı?
∞ değerli başkanım, aslantepe’den kanyon’a gerçekten 20 dakikada yürünebilineceğine inanıyor musun? aslantepe’deki her maç çıkışında yaşanan ulaşım rezaletinin farkında mısınız? gerek genel kurullarda gerekse divan kurullarında konuyla ilgili defalarca uyarılmanıza rağmen almadığınız önlemleri bundan sonra almayı düşünüyor musunuz?
∞ sayın başkanımızın daha önce söylediği gs tv’nin şifresiz ve üyelik bedeli olmadan izlenebileceği tarih geçmiştir. revize bir tarih var mıdır, yoksa gs tv üyelikle satılmaya devam edecek midir?
sorularımı cevaplandırmaları için bir örneğini yönetim kurulumuza, diğer nüshasını divan başkanlığına arz ederim.
saygılarımla.
selim arda üçer | 14845''
''sayın divan başkanı ve saygıdeğer üyeleri,
değerli başkanım ve saygıdeğer yönetim kurulu üyeleri,
sayın galatasaraylılar,
hanımefendiler, beyefendiler hepinizi saygıyla selamlıyorum.
arda selim üçer, 14845.
sözlerime başlarken geçen sene camiamıza başarılar kazandırmış, formalarının hakkını sonuna kadar vermiş, hedeflerinden uzaklaştığında bile galatasaraylılık duruşundan ödün vermemiş tüm sporcularımıza ve antrenörlerine teşekkür ederim.
hem de iki kere teşekkür ediyorum kendilerine. çünkü mevcut yönetim, daha doğrusu ‘yönetilmeme’ şartları içerisinde kazanılan her başarı; rakiplere olduğu kadar, 83. yönetim kurulumuzun kararlarına ve uygulamalarına ‘rağmen’ kazanılmıştır. ne yazık ki bundan böyle yönetimimiz için söylenebilecek en doğru söz ‘gölge etme başka ihsan istemem senden’dir.
yönetim kurulu belirlenirken; profesyonel deneyime, bilgi birikime, ekip çalışması becerisine, temsil yeteneğine, liderlik yetkinliklerine bakılmadan, sadece oy getirisi olarak seçilen kişilerle yola çıkarsanız sonunda geleceğiniz nokta ‘araya boş sandalyenin konulduğu’ yönetim fotoğrafı olur.
çözülmenin başladığı, ekip halinde çalışma alışkanlığının kaybolduğu, alınan kararların akıldan değil egodan geçtiği yönetim modellerinde de suçlu hep başkası olur. tesadüfî olarak elde edilecek başarılarda; biz değil ben, istenmeyen sonuçlarda ise biz değil onlar öne çıkarılır. adnan polat yönetimlerinin en büyük özelliği; başarısızlığın kaynaklarını sürekli olarak dışarıda araması, olumsuzluklardan ders almak yerine yeni düşmanlar yaratmasıdır.
başarısızlıklarla üzülmeyi kanıksadığımız, ancak daha vahimi galatasaraylılık duruşu kayboldukça kahrolduğumuz son yıllarda; kulüp içinden ya da dışından birçok kişi ya da kurum suçlandı ve istenmeyen adam ilan edildi.
şimdi sizlere bu suçlulardan bazılarının isimlerini hatırlatacağım. elbette unuttuklarım olacaktır, beni affetsinler. ancak bu isimlerin ortak özellikleri, hepsinin bizzat sayın başkan veya kendisi ile çalışan yöneticilerce suçlu ilan edilmiş olmalarıdır. harcanan değerlerden bazılarının başarısızlıktaki paylarının tembellikle, şaibe ile yaftalandığını hatırlatmak isterim...
rekor puanla takımı şampiyon yapan erik gerets yetersizdi
erdal keser hafiyeydi
stumpf tecrübesizdi
ümit davala tembeldi
hakan şükür yaşlıydı
hasan şaş agresifti
cemal özgörkey uyumsuzdu
haldun üstünel bireyseldi
mondragon pahalıydı
hagi hırçındı
lincoln sorunluydu
arda turan sorumsuz
meira yavaştı
keita disiplinsizdi
cevat güler yetkin değildi
karl heinz feldkamp inatçıydı
leo franco şaibeliydi
de sanctis kalitesizdi
rigober song sağlıksızdı
stephan tomas yaşı geçmişti
bülent tulun eski yönetimin adamıydı
fahri yılmaz muhalifti
bülent korkmaz savunma futbolu oynatıyordu
skibbe tecrübesizdi
rijkaard adapte olamadı
neeskens adapte olamayana yardımcı olamadı
mustafa yücedağ dedikoducuydu
kaan görün farklı düşünüyordu
fatih ibradı heyecanı kalmamıştı
nedim yiğit yeni sisteme uymadı
yılmaz özüak başkalarının önünü kapıyordu
misimoviç umursamazdı
ali yavaş sessiz kalmıyordu
sayıları sınırlı da olsa muhalif sesler art niyetliydi
liseliler değişimin önünde engeldi
alaylılar ilgisizdi
davetiye ile açılış maçına gelen üyeler provokatördü
yönetim tarafından aslantepe’ye çağrılan 40.000 kişi galatasaraylı değildi
protesto eden ultraslan kıymet bilmezdi
basın yalan yazıyordu
hakemler taraflıydı
cemal nalga etik davranmıyordu
savaş açılan federasyon düşmandı
yako igual gereksizdi
toki, başkalarının etkisinde kalıyordu
cem akdağ yeterli değildi
koray mincinozlu başarısızdı
murat özyer yetersizdi
elano donuktu
sağlık ekibi işini beceremiyordu
çizgiyi geçmeyen top bile suçluydu…
bunca suçlunun yanında suçlu olmayan isimler de var elbette. herkes suçlu, senelerdir kulübü tam yetki ile yöneten sayın başkan adnan polat ve ikinci başkan sayın mehmet helvacı suçsuz! gerçi ben suçsuz diyorum ancak, sorsak onlar da birbirlerini suçlayabilirler.
galatasaraylilik duruşu
mevcut yönetimimizin; son dönemde gelecek yıllarda onarılması güç bir biçimde erozyona uğrattığı bir diğer olgu da ‘galatasaraylılık değerleri’ oldu. başkanın, basın yoluyla yöneticileri istifaya davet ettiği, üye ve taraftarların galatasaraylılığını sorguladığı, emniyet birimlerine görüntülerini vermekle tehdit ettiği dönemde; bazı yöneticiler de ne koltuktan vazgeçtiler ne de gizli gündemli toplantılar yapmaktan.
yönetim içerisindeki ticari örgütlenmeden bahseden de bu yönetimin üyeleri, yapıldığı iddia edilen yolsuzlukları kapalı kapılar ardında dillendiren de…
sadece geçtiğimiz yılın değil son yılların kulübümüz açısından en önemli olaylarından biri de tüzüğümüzün yenilenmesiydi. ancak ne yazık ki camiamıza yakışır biçimde bu süreci yaşayamadık. maalesef yönetim ve sayın başkanımız tüzüğümüzü modernleştirme şansını iyi değerlendirememiş, dahası galatasaray değerlerinin yozlaşmasına neden olan süreci yönetememiş, camiaya liderlik edememiştir.
galatasaray üniversitesi’nde yaptığı konuşmada üyelik sözü veren de sayın başkanımızın kendisi iken, üniversitenin tüzük taslağından çıkarılması için “liseci”lerle gizli pazarlıklar yürüten yine kendisi olmuştur.
“ben de tutucu yapıdan dolayı kulübümüze zor üye oldum diyen, bir galatasaraylı olarak kulübün daha sıkı denetlenmesi gerektiğini düşünüyorum” diyen sayın başkanımızın; üyelik şartlarını ve denetim maddelerini belirli gruplarla pazarlık masasında ele alması, kongre öncesi gece yarısı bazı maddeleri kişisel inisiyatifi ile değiştirmesi samimiyetini sorgulatır hale getirmiştir.
yaşadığımız tüzük tadil süreci ortaya çıkarmıştır ki; yönetim, biz üyeleri değerli fikirleri olan, tüzüğe katkı sağlayacak, önergeler ile doğruyu gösterecek kişiler olarak değil yasal mevzuatın emrettiği nisabın tutturulması için gerekli birer sayı olarak görmektedir.
ne yazık ki sayın başkanımızın söylemlerindeki tutarsızlıklar bunlarla da sınırlı değildir. önceki yıllarda mecidiyeköy’deki garaj restoran’da yapılan ultraslan’ın doğumgünü toplantısında “fenerbahçe maçında her şey serbest” diyerek taraftara yol açan da sayın polat olmuş, bahsi geçen maç sonrası kendi taraftarına çapulcu demekten de geri durmamıştır.
benzer bir tutarsızlık da aslantepe’nin açılışı sonrasında tüm camiamızı üzmüş, özgüvenimizi sarsmıştır.
oysa ki biz taraftarlar ve üyeler olarak galatasaray spor kulübü başkanından tutarlı, camiayı birleştirici söylemler ve dik duruş beklerken; ‘siz ne önerirsiniz’ diyerek hem suçlu hem güçlü olanların yanında elpençe divan durmasını ve yine benzer şekilde ertesi gün basın toplantısında yaptığı yanlış açıklamalar sonrasında ‘yorgundum’ bahanesine sığınmasını üzüntü ve şaşkınlıkla izledik.
sayın başkanım hatırlatmak isterim ki; “organize protesto grubu” olarak kamuoyu önünde suçladığınız ve “bu insanları galatasaraylı kabul etmiyoruz. bunlar galatasaray camiasının içinden değildir. 200 kameranın görüntüleri var. bu şekilde eylem yapmak isteyenlerin incelenmesini yapacağız ve protesto edenleri tespit edeceğiz.” diyerek tehdit ettiğiniz aslantepe açılış maçına gelenlerin; 17.000’i galatasaray spor kulübü üyeleri ve yakınları, 18.000’i kombine kart sahibi taraftarınız, 3.000’i ise kulüp çalışanlarınız ve eski sporcularınızdı. haddim olmayarak hatırlatmak isterim ki siz ne kulüp üyelerinizin ne de taraftarlarınızın galatasaraylılığını sorgulama hakkına sahip değilsiniz! ancak böyle bir şüpheniz varsa; başkan kontenjanından üye yapılacak kişileri seçerken ulufe dağıtır gibi davranmayarak, başka kulüp taraftarlarına basın önünde üyelik teklif etmeyerek örnek davranış sergileyebilirsiniz.
son dönemde iyice anladık ki tutarlı olmayan söylemler sadece başkanımız nezdinde değil, yönetimimizin genelinde yaygın hale gelmiştir. aynı şekilde ikinci başkanımızın da kapalı kapılar ardında değil, kürsüde açıklama yapmasını bekliyor, kapalı toplantılarda dillendirdiği iddiaları doğruysa senelerdir işgal ettiği mevkinin gereğini yerine getirmesini bekliyorum.
görünen şudur ki; yönetim heyecan ve cesaretini kaybetmiştir. kalan enerjisini de iç mücadelelerine ayırmış ve birbirine düşmüştür.
gelinen noktadan sonra her geçen gün sportif ve finansal başarısızların derinleşmesine sebebiyet vermekte, daha da kötüsü değerlerimiz ve geleneklerimizde onarılamaz hasarlar alınmaktadır. tam da bu nedenle yönetimimizin acilen seçim kararı alması gerektiğini kendilerine arz ederim.
son söz
son olarak; başta 90lı yılların ortasındaki anılarımız nedeniyle heyecanla beklediğimiz biz galatasaraylıların gönlündeki adnan polat imgesi olmak üzere, yaşayan tüm efsanelerimizi bitirmekten öteye gitmeyen icraatların mimarı olan sayın başkan ve yöneticilerimize şu soruları sormak isterim:
∞ son 5 senede sadece futbola 386.000.000 tl harcama yapmanıza rağmen başarısızlığın kanıksanması ve alışkanlık haline gelmesinin nedenleri olarak hangi etmenleri görüyorsunuz? bu noktada kendi sorumluluğunuzu nasıl değerlendiriyorsunuz?
∞ mevcut ya da önceki yönetimlerde görev almış yöneticilerimizden, görev süreleri içerisinde galatasaray spor kulübü veya bağlı şirketleri ile ticari ilişki geliştiren, hizmet ya da mal satan, hizmet ya da mal satın alınmasına aracı olan, bireysel olarak veya sahibi / ortağı olduğu şirket üzerinden kulübe fatura kesen isimler var mıdır? varsa kimlerden hangi ürün ya da hizmetler satın alınmış, karşılığında ne kadar ödeme yapılmıştır?
∞ talihsiz biçimde yöneticilerimiz tarafından dillendirilen ve camiamızı rahatsız eden “yönetim içerisindeki ekonomik çete” söyleminin detayları nedir? değerli yöneticilerimizin elinde konuyla ilgili belgeleriniz var mıdır? varsa kulüp üyeleri ile paylaşmayı düşünüyor musunuz? bu çete içerisinde kimler yer almakta ve kendilerine nasıl menfaatler sağlamaktadırlar?
∞ aslantepe’deki açılış maçı sonrasında bir takım bürokrat tarafından sosyal paylaşım sitelerinde kulübümüze ve galatasaraylılara edilen küfürler ve hakaretlerle ilgili yasal takip başlatılmış mıdır?
∞ aslantepe’deki açılış maçı sonrası davetli üye isimlerini ve kamera görüntülerini emniyet birimleri ile paylaştınız mı?
∞ değerli başkanım, aslantepe’den kanyon’a gerçekten 20 dakikada yürünebilineceğine inanıyor musun? aslantepe’deki her maç çıkışında yaşanan ulaşım rezaletinin farkında mısınız? gerek genel kurullarda gerekse divan kurullarında konuyla ilgili defalarca uyarılmanıza rağmen almadığınız önlemleri bundan sonra almayı düşünüyor musunuz?
∞ sayın başkanımızın daha önce söylediği gs tv’nin şifresiz ve üyelik bedeli olmadan izlenebileceği tarih geçmiştir. revize bir tarih var mıdır, yoksa gs tv üyelikle satılmaya devam edecek midir?
sorularımı cevaplandırmaları için bir örneğini yönetim kurulumuza, diğer nüshasını divan başkanlığına arz ederim.
saygılarımla.
selim arda üçer | 14845''