2306
alex ferguson'a mal edilen ama aslında ebbe skovdahl babanın söylediği, "istatistik mini eteğe benzer; çok şey gösterir, ama asıl görünmesi gerekeni göstermez." sözünden yola çıkarak bir yoruma soyunacağım. *
aklıma gelmişken, bu sözün ferguson'a mal edilmesi de tamamen marka peşindeki gençlerin işidir. genç olması şart değil, akıl yaşta değil baştadır. kimlere laf çaktığımı anladınız siz.
konumuza dönersek:
galatasaray futbol takımını 2010-11 sezonunda 8. hafta sonunda devraldı. takımın başına geçtiğinde puan durumu şu şekildeydi : http://captanoblogpics.files.wordpress.com/.../2010-11-8-hafta.jpg
bu hafta başlarken, henüz biz oynamadığımıza göre geçen haftayı değerlendirmeye dahil etmek daha doğru.
aklıma gelmişken belirtmem lazım, eğer biz diyorsam bu sadece galatasaray'dır. barcelona, real madrid, arsenal, liverpool, milan, inter, chelsea, manchester united falan için biz demem, galatasaray dışında bir takım için biz diyene sıcak bakmam.
neyse, 24. hafta puan durumu da şöyle :
http://captanoblogpics.files.wordpress.com/...2011/03/24-hafta.jpg
puan durumlarını incelemek gerekirse, ki gerekir:
galatasaray 8. haftada 9. iken 24. haftada 11. olmuş. anlamlı bir değişiklik değil. ilk 4 sıralama değişmesine rağmen aynı. trabzonspor, fenerbahçe, bursaspor, kayserispor ilk dörtte.
gördüğüm kadarıyla en anlamlı yükselişi eskişehirspor ve gaziantepspor yapmış. antalyaspor'da belirgin bir düşüş görülüyor.
ligdaki takımlar açısından bakıldığında yerlerinin çok fazla değişmediğini net şekilde görüyoruz. mevzunun devre arasında yapılan transferlere bağlı olmadığı da, hoca değiştirmeyle ilgisi olmadığı da belli. eskişehir sezonun başlarında hocasını değiştirdi ama g.antep değiştirmedi. bundan anlamlı bir sonuç çıkmaz. aynı şekilde sivas-buca-eskişehir ekseninde bakıldığında bu takımların neredeyse birbirlerinin hocalarını değiştirdiklerini ama sadece eskişehir'in yükseldiğini görürüz. buradan da bir fikir çıkmaz.
devre arasındaki transferlerin katkısı açısından da bir sonuç elde etmek zor.
bundan sonrası biraz idman tekniği falan bilmek gerektiriyor, tv'den maçları izlemeye benzemez. devre arasında güçsüz futbolcuya yükleme yapılamaz. kondisyonu yüklemek için makul miktarda yükleme yapmak mümkün. güç ile kondisyonu ayırmak önemli. fizik ile kondisyonu ayırmaktan daha da önemli belki de. demem o ki; fizik ve kondisyon yükleme devre arasında olmaz. sezon başı kampında olur. devre arasında yükleme yaparsanız lifleri, bağları attırır, kopartırsınız. şekip mosturoğlu gibi birisi çıkıp da laf edemesin diye her şeyi yazayım da sinirlerim zıplamasın. eğer sezon başı topçulara yükleme yaptıysanız, devre arası istediğinizi yapın. yüklemelerden etkilenmez kaslar. ama sezon başı zayif geçmişse devre arası yüklemesi büyük sakatlıklara sebep verir.
hagi bu yüzden takımın 60. dakikadan sonra oyundan düşmesini engelleyebilmişken, ikili mücadelelerdeki zayıflığına çözüm bulamadı. bulamazdı da.
şimdi, hagi'nin takımı aldığı gün ve bugün itibariyle hala utanmadan hagi'ye bok atan olacak mı? elbette olacak. elalemin ağız torba değil ki büzesin.
aklıma gelmişken, bu sözün ferguson'a mal edilmesi de tamamen marka peşindeki gençlerin işidir. genç olması şart değil, akıl yaşta değil baştadır. kimlere laf çaktığımı anladınız siz.
konumuza dönersek:
galatasaray futbol takımını 2010-11 sezonunda 8. hafta sonunda devraldı. takımın başına geçtiğinde puan durumu şu şekildeydi : http://captanoblogpics.files.wordpress.com/.../2010-11-8-hafta.jpg
bu hafta başlarken, henüz biz oynamadığımıza göre geçen haftayı değerlendirmeye dahil etmek daha doğru.
aklıma gelmişken belirtmem lazım, eğer biz diyorsam bu sadece galatasaray'dır. barcelona, real madrid, arsenal, liverpool, milan, inter, chelsea, manchester united falan için biz demem, galatasaray dışında bir takım için biz diyene sıcak bakmam.
neyse, 24. hafta puan durumu da şöyle :
http://captanoblogpics.files.wordpress.com/...2011/03/24-hafta.jpg
puan durumlarını incelemek gerekirse, ki gerekir:
galatasaray 8. haftada 9. iken 24. haftada 11. olmuş. anlamlı bir değişiklik değil. ilk 4 sıralama değişmesine rağmen aynı. trabzonspor, fenerbahçe, bursaspor, kayserispor ilk dörtte.
gördüğüm kadarıyla en anlamlı yükselişi eskişehirspor ve gaziantepspor yapmış. antalyaspor'da belirgin bir düşüş görülüyor.
ligdaki takımlar açısından bakıldığında yerlerinin çok fazla değişmediğini net şekilde görüyoruz. mevzunun devre arasında yapılan transferlere bağlı olmadığı da, hoca değiştirmeyle ilgisi olmadığı da belli. eskişehir sezonun başlarında hocasını değiştirdi ama g.antep değiştirmedi. bundan anlamlı bir sonuç çıkmaz. aynı şekilde sivas-buca-eskişehir ekseninde bakıldığında bu takımların neredeyse birbirlerinin hocalarını değiştirdiklerini ama sadece eskişehir'in yükseldiğini görürüz. buradan da bir fikir çıkmaz.
devre arasındaki transferlerin katkısı açısından da bir sonuç elde etmek zor.
bundan sonrası biraz idman tekniği falan bilmek gerektiriyor, tv'den maçları izlemeye benzemez. devre arasında güçsüz futbolcuya yükleme yapılamaz. kondisyonu yüklemek için makul miktarda yükleme yapmak mümkün. güç ile kondisyonu ayırmak önemli. fizik ile kondisyonu ayırmaktan daha da önemli belki de. demem o ki; fizik ve kondisyon yükleme devre arasında olmaz. sezon başı kampında olur. devre arasında yükleme yaparsanız lifleri, bağları attırır, kopartırsınız. şekip mosturoğlu gibi birisi çıkıp da laf edemesin diye her şeyi yazayım da sinirlerim zıplamasın. eğer sezon başı topçulara yükleme yaptıysanız, devre arası istediğinizi yapın. yüklemelerden etkilenmez kaslar. ama sezon başı zayif geçmişse devre arası yüklemesi büyük sakatlıklara sebep verir.
hagi bu yüzden takımın 60. dakikadan sonra oyundan düşmesini engelleyebilmişken, ikili mücadelelerdeki zayıflığına çözüm bulamadı. bulamazdı da.
şimdi, hagi'nin takımı aldığı gün ve bugün itibariyle hala utanmadan hagi'ye bok atan olacak mı? elbette olacak. elalemin ağız torba değil ki büzesin.