• 1333
    bin yılın başında, mücadele ettiği tüm branşlarda (bkz: en kötü ihtimalle) bir ajax, porto ya da olympique lyonnais ekolünün bir temsilcisi olabilecekken, kişisel hırslar, şark kurnazlığı, nabza göre şerbet verme, vizyonsuzluk ve evrenselci bir dünya görüşü yoksunluğu gibi, bu topraklara özgü kifayetsizliklerin kurbanı olarak bugüne gelmiş güzel yapı, güzel kültür.

    bugün hepimizin tartıştığı başkan, yönetim, sporcu yetersizlikleri, kifayetsizlikleri, uyumsuzlukları, kimi zaman rezillikleri gibi faktörler aslında bir nedenden çok birer sonuçtur. ben de dahil çok büyük bir çoğunluğumuzun istediği gibi, adnan polat yönetimi bugün istifa etse, yarın yeni ve güneşli bir güne uyanmayacağız.

    sorun bir zihniyet sorunudur. örneğin bugün herkesin vizyonsuzlukla, yetersizlikle itham ettiği adnan polat henüz başkan olmadan önce televizyonlara çıkıp, galatasaray için dilencilik yaptığı anda niteliğini ve çapını belli etmişti. çoğu iyi niyetli galatasaray taraftarı da o günkü durumun vehametinden dolayı bu durumu ilk planda görmezden geldi. fakat yapılması gereken, kısa, orta ve uzun vadeli vizyoner planlar oluşturarak (bkz: yen içinde) krizi yönetmekti. o sıralarda kendisine başkan olmak isteyip istemediği sorulduğunda, işlerinin yoğunluğunu bahane ederek istemediğini ifade ediyordu. hepimizin bildiği gibi, sonrasında gelen ilk seçimde kendisi başkan oldu. çöküşün başlaması da bir şahsın değil, bu şarklı esnaf zihniyetinin galatasarayın tepesine oturmasıydı. bu zihniyetin türkiyenin tepesindeki kıraathane soslu siyasi örgütlenme biçimi ile kurmuş olduğu çarpık ve hastalıklı ilişki de herkesin malumu. bu ilişki bizlere en mutlu ve gururlu olmamız gereken günlerden birisinde büyük bir utanç yaşatmayı bildi. (bkz: ali sami yen arena açılışı) (bkz: recep tayyip erdoğan)*

    bu anlamda bugün tartışılması gereken de sportif başarı ya da başarısızlıktan ziyade, galatasaray ve galatasaraylılık kimliğidir. bu faktörler gitgide dejenere edilmektedir ve müdahale kaçınılmazdır. burada müdahaleyi yapacak olması gerekenler de inan kıraç, ünal aysal gibi, kişisel hırslarına galatasarayı alet eden tuzu kuru kodamanlar değil, galatasaray'a gönülden ve karşılıksız olarak bağlı, kültürün gerçek temsilcisi olan (bkz: örgütlü) galatasaray taraftarı olmalıdır.

    şahsi olarak benim düşüncem, bir tür fenerbahçe olmaktansa, varsın bir beş sene daha şampiyonlar ligi jeneriği dinlemeyelim yönündedir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın