187
galatasaray için belki de bu denli önemli bir maç olması üzüntü verecek cinsten, ancak yaşanılan onca şeye rağmen yine de geçmişle yakınmak yerine elimizdekinin en iyisini kullanmak zorunda olduğumuz ve mutlaka seneye ne olursa olsun avrupa'da oynamamız gerektiği için turu isterse ucu ucuna da olsa geçmemiz gereken ziraat türkiye kupası çeyrek final rövanş maçı..
aslantepe ali sami yen arena'da oynadığımız ilk maç olan sivas maçında belki de zorunluluktan bazı oyuncular oynamıştı, o gün sahaya çıkan kadro beni çok umutlandırmıştı..sandım ki, aynı kadro üzerinden devam edeceğiz ve oyuncuların bireysel performansına göre de şekillendirerek seneye oynayacak kadroyu evrimleştireceğiz..ne safça bir hayalmiş..
efsane futbolcumuz ancak henüz rüştünü teknik direktör olarak kabul ettirememiş acemi hoca hagi, kadroyu şekillendirip galatasaray'ı oynaması gerektiği gibi oynatmayı tercih etmek yerine, korkularına yenilerek saçma mevki değişiklikleri, kadro yapılanmasında gereksiz adamları hala kullanmada ısrar ve oyunun gidişatını değiştirebilecek her türlü hamleden uzak bir performans çizdi..geçenlerde de yazmaya çalışmıştım sözlüğe, senin çıkardığın kadro o an elindekinin en iyisi olur, oyunculara da o özgüveni aşılarsın sonrası senden çıkmıştır artık..biz burada klavye edebiyatı yaparken mızmızlanarak dile getiriyoruz da, futbolcu hiç mi aklına getirmiyor acaba? mümkün değil..eskiden yeter ki karşı taraf çekinsin diye elindeki en iyi oyuncuları mevki gözetmeden oynatabilen bir galatasaray'dan sanki yıllardır oynadığı sistem oturmuş gibi alt yapı eksikliklerini bertaraf edememiş futbolcularla her birinin gereksizce ani bir değişimle her yerde oynayabilmesini bekliyoruz..belki bu hagi'nin korkularına karşı ürettiği bir savunma mekanizmasıdır..çünkü stoper lorik cana'yı veya orta saha'nın hem de 4-3-3 diziliminde en zor mevkilerden biri olan sağ içinde oynayan sabri'yi nasıl eleştirebiliriz ki..bu yeni yürümeye çalışan bir çocuğa neden koşamıyor diye kızmak gibi birşeydir herhalde..
başa dönelim..ne olursa olsun kazanmalıyız..elimizde rakibi sindirecek, çekinmesini sağlayacak iyi futbolcuları oynatmalıyız..maç başladığında ne taraftarın ne de oynayan futbolcunun aklında kadro, diziliş, taktik açıdan kafasında herhangi bir soru işareti olmamalı..
yoksa 2000'li yılların dünyada ağırlığını hissettirmiş en önemli takımlarından birinin yüzyıllık geleneğine yakışmayan o pısırık halini psikolojik olarak aşamadıktan sonra ne kadar iyi transfer ya da fiziki iyileştirme yaparsanız yapın o eski heybetine kavuşturamazsınız..ben elimdekine bakarım, benim elim sağlamsa karşı takımın elinin ne olduğu önemli mi?
haydi şanlı galatasaray, bizi üzdüğün yeter, şimdi ayağa kalk ve yıkılmayı aklından bile geçirmeden sonuna kadar diren!
aslantepe ali sami yen arena'da oynadığımız ilk maç olan sivas maçında belki de zorunluluktan bazı oyuncular oynamıştı, o gün sahaya çıkan kadro beni çok umutlandırmıştı..sandım ki, aynı kadro üzerinden devam edeceğiz ve oyuncuların bireysel performansına göre de şekillendirerek seneye oynayacak kadroyu evrimleştireceğiz..ne safça bir hayalmiş..
efsane futbolcumuz ancak henüz rüştünü teknik direktör olarak kabul ettirememiş acemi hoca hagi, kadroyu şekillendirip galatasaray'ı oynaması gerektiği gibi oynatmayı tercih etmek yerine, korkularına yenilerek saçma mevki değişiklikleri, kadro yapılanmasında gereksiz adamları hala kullanmada ısrar ve oyunun gidişatını değiştirebilecek her türlü hamleden uzak bir performans çizdi..geçenlerde de yazmaya çalışmıştım sözlüğe, senin çıkardığın kadro o an elindekinin en iyisi olur, oyunculara da o özgüveni aşılarsın sonrası senden çıkmıştır artık..biz burada klavye edebiyatı yaparken mızmızlanarak dile getiriyoruz da, futbolcu hiç mi aklına getirmiyor acaba? mümkün değil..eskiden yeter ki karşı taraf çekinsin diye elindeki en iyi oyuncuları mevki gözetmeden oynatabilen bir galatasaray'dan sanki yıllardır oynadığı sistem oturmuş gibi alt yapı eksikliklerini bertaraf edememiş futbolcularla her birinin gereksizce ani bir değişimle her yerde oynayabilmesini bekliyoruz..belki bu hagi'nin korkularına karşı ürettiği bir savunma mekanizmasıdır..çünkü stoper lorik cana'yı veya orta saha'nın hem de 4-3-3 diziliminde en zor mevkilerden biri olan sağ içinde oynayan sabri'yi nasıl eleştirebiliriz ki..bu yeni yürümeye çalışan bir çocuğa neden koşamıyor diye kızmak gibi birşeydir herhalde..
başa dönelim..ne olursa olsun kazanmalıyız..elimizde rakibi sindirecek, çekinmesini sağlayacak iyi futbolcuları oynatmalıyız..maç başladığında ne taraftarın ne de oynayan futbolcunun aklında kadro, diziliş, taktik açıdan kafasında herhangi bir soru işareti olmamalı..
yoksa 2000'li yılların dünyada ağırlığını hissettirmiş en önemli takımlarından birinin yüzyıllık geleneğine yakışmayan o pısırık halini psikolojik olarak aşamadıktan sonra ne kadar iyi transfer ya da fiziki iyileştirme yaparsanız yapın o eski heybetine kavuşturamazsınız..ben elimdekine bakarım, benim elim sağlamsa karşı takımın elinin ne olduğu önemli mi?
haydi şanlı galatasaray, bizi üzdüğün yeter, şimdi ayağa kalk ve yıkılmayı aklından bile geçirmeden sonuna kadar diren!