491
belki de bu seneki en önemli maçına 5 mart'ta çıkacak olan takımdır.
5 mart 2011 galatasaray efes pilsen basketbol maçı'ndan bahsediyorum elbetteki. playoff'ta ligi 2-7 ve 3-6 bitirenlerin galiplerinin birbiriyle yarı finalde eşleştiklerini düşünürsek bu maç bizim için bir nevi playoff yarı final maçı. ilk maçı kaybettiğimiz için eğer bu maçı kazanırsak seriye 0-0 eşitlikle başlayacağız. aksi taktirde 1-0 mağlup gireceğiz seriye ve işimiz çok daha zorlaşacak. ligdeki sıralama için de önemli bir maç. efes'i yenmemiz durumunda aramızdaki galibiyet farkı 2'ye çıkmış olacak ve efes'in yüroligden elenip lige konsantre olacağını düşünürsek bu fark bizim için önemli olacak. ve şunu da ekleyeyim bu seneki efes hiç de elenmeyecek bir efes değil. yatırımımızın ilk senesinde final oynamak bana göre hiç de o kadar uzaklarda değil.
takıma döndüğümüzde nihayet takımda sakat kalmadı. en son caner topaloğlu da dönünce tam kadro olduk uzun bir süre sonra. bilindiği üzere taylor rochestie takımdan ayrılınca takımın dümenine jerry johnson geçti. johnson hala tam olarak takıma adapte olabilmiş değil. bizi ligin en çok asist yapan takımı haline getiren sisteme alışmakta zorluk çekiyor. yine de hücumda tıkandığımız durumlarda aranan ilk el. zaten bunun için transfer edildi. shipp hakkında fikirlerim değişmedi hala. savunmada ve ribaundlarda çok önemli katkılar sağlıyor takıma ama hücumda daha çok sorumluluk almalı. onun dışında schumpert, andric ve rancik'in o formsuz dönemlerini atlattıklarını görmek güzel, ki andric kupadaki fener maçında 30 sayıyı görmüştü. ermal ve tutku bu takımda en güvendiğim iki adam. tutku olmadığı zamanlar bizim en çok zorlandığımız zamanlardı. zira tutku hem oynayıp hem oynatan bir guard. uzunlarımızın bir dönemki formsuzluğunun bir nedeni de tutku'nun yokluğuydu. ikili oyunlarla uzunları besleyen ligdeki en iyi 2-3 guarddan biridir tutku. özellikle andric'in kendine gelmesinde tutku'nun takıma katılmasının rolü büyük. tutku aynı zamanda büyük maçlarda sorumluluktan kaçmayan birisi ve bu da bizi büyük maçlarda oldukça rahatlatıyor. ermal için ise fazla söylenecek bir şey yok. takımda üst düzey bir yerlinin hele ki bir uzunun varlığını bilmek bile hem koça hem bize güven veriyor elbet.
avrupa liginden elensek de şu dönemleri ligde kazasız belasız atlatırsak çok önemli bir virajı dönmüş olacağız.
5 mart 2011 galatasaray efes pilsen basketbol maçı'ndan bahsediyorum elbetteki. playoff'ta ligi 2-7 ve 3-6 bitirenlerin galiplerinin birbiriyle yarı finalde eşleştiklerini düşünürsek bu maç bizim için bir nevi playoff yarı final maçı. ilk maçı kaybettiğimiz için eğer bu maçı kazanırsak seriye 0-0 eşitlikle başlayacağız. aksi taktirde 1-0 mağlup gireceğiz seriye ve işimiz çok daha zorlaşacak. ligdeki sıralama için de önemli bir maç. efes'i yenmemiz durumunda aramızdaki galibiyet farkı 2'ye çıkmış olacak ve efes'in yüroligden elenip lige konsantre olacağını düşünürsek bu fark bizim için önemli olacak. ve şunu da ekleyeyim bu seneki efes hiç de elenmeyecek bir efes değil. yatırımımızın ilk senesinde final oynamak bana göre hiç de o kadar uzaklarda değil.
takıma döndüğümüzde nihayet takımda sakat kalmadı. en son caner topaloğlu da dönünce tam kadro olduk uzun bir süre sonra. bilindiği üzere taylor rochestie takımdan ayrılınca takımın dümenine jerry johnson geçti. johnson hala tam olarak takıma adapte olabilmiş değil. bizi ligin en çok asist yapan takımı haline getiren sisteme alışmakta zorluk çekiyor. yine de hücumda tıkandığımız durumlarda aranan ilk el. zaten bunun için transfer edildi. shipp hakkında fikirlerim değişmedi hala. savunmada ve ribaundlarda çok önemli katkılar sağlıyor takıma ama hücumda daha çok sorumluluk almalı. onun dışında schumpert, andric ve rancik'in o formsuz dönemlerini atlattıklarını görmek güzel, ki andric kupadaki fener maçında 30 sayıyı görmüştü. ermal ve tutku bu takımda en güvendiğim iki adam. tutku olmadığı zamanlar bizim en çok zorlandığımız zamanlardı. zira tutku hem oynayıp hem oynatan bir guard. uzunlarımızın bir dönemki formsuzluğunun bir nedeni de tutku'nun yokluğuydu. ikili oyunlarla uzunları besleyen ligdeki en iyi 2-3 guarddan biridir tutku. özellikle andric'in kendine gelmesinde tutku'nun takıma katılmasının rolü büyük. tutku aynı zamanda büyük maçlarda sorumluluktan kaçmayan birisi ve bu da bizi büyük maçlarda oldukça rahatlatıyor. ermal için ise fazla söylenecek bir şey yok. takımda üst düzey bir yerlinin hele ki bir uzunun varlığını bilmek bile hem koça hem bize güven veriyor elbet.
avrupa liginden elensek de şu dönemleri ligde kazasız belasız atlatırsak çok önemli bir virajı dönmüş olacağız.