1983
efendim adam demiş ki, ne demiş;
"misimovic konusunda ben de üzüldüm.ancak galatasaray forması giymek için isim yetmez.antrenmanlarda ve maçlarda en üst düzey performans göstermek,formayı terletmek,mesleğine saygı duymak lazım."
- alllaaaaaaaahhhhhhh
+ evet, evet rijkardist bey, napıyosunuz?
- bunu, alın dışarı bunu
+ evet, alalım dışarıya..
durum budur şu anda takımda olan. ne iddia ettiği, niye itiraz ettiği, ne yapmak istediği anlaşılamayan kişilerin ortam değiştirme çabası.
adam futbolu çözmemiş olabilir (bunu diyorlar, tamam eyvallah, hagi futbolu bilmiyor, bala göte dünyanın gelmiş geçmiş en iyi 10 numaralarından gösterildi, bende de o kadar bal olsa ben de gösterilirdim, tövbe tövbe) tamam, teknik olarak da hiiiiç birşey bilmiyor (uefa yolu nu seyretmemiş olabilirler, ya da saha içindeki hagi'yi sadece gol attığı, pas verdiği, topla oynadığı anlarda seyretmişlerdir, yoksa hagi'nin takımı saha içinde yönlendirmesini görmemek için biraz şey... neyse) motivasyon konusunda hiçbirşey bilmiyordur (misal bak takımdan futbolcu küstüremiyor, futbolcular ona ayaklanmıyor, hiç değilse saha içinde işlerini yapıp saha dışında ötüyorlar).
rijkaard bunların hepsinde daha iyiydi hagi'den. kabul ederiz veya etmeyiz, bu bir görüş.
ama adam galatasaray'ı biliyor işte. hangi futbolcunun forma giymesi gerektiğini biliyor. sindirmiş. rijkaard'dan duydun mu bugüne kadar böyle birşey. kafayı taktığı futbolcu oldu. ama lütfedip açıkladıysa da; - "bana" karşı hareketlerinden dolayı vs vs - dedi. "bana" !!! tekrar yazayım mı? "bana" !! sen kimsin ulan?
(şimdi burada, sen koskoca rijkaard'a sırf kendini galatasaray'dan yukarda gördüğü için " sen kimsin" diyemezsin diyecek olan arkadaşlar; siktirin gidin okumayın bu yazıyı, hatta bence bu sözlüğe de adımınızı atmayın)
hagi galatasaray'ı tutuyor, kim ne derse desin. ve de bence şu ana kadar başarılı. şuna karar vermek lazım; biz puan cetvelinde beklediğimiz puanı mı görmek istiyoruz? yoksa sahada beklediğimiz galatasaray'ı mı? ben ikincisini istiyorum açıkçası. ve buna dair artık ümidim var. bu gelince, o puan cetvelinde yazan rakamlar da geliyor otomatikman.
şimdi "kariyerli teknik adam" görüşüne ufak bir karşılaştırma anam, iyi oku:
schuster, real madrid'i çalıştırmış lan adam, ötesi var mı? ilk devre kapandı, galatasaray'dan sanırım bir 5-6 puan öndelerdi. (yanılıyorsam mesaj atın, düzeltirim)
devre arası transferler yapıldı; simao, almeida, fernandes. guti ve quaresma da cepteydi. ve adamın elinde bizimkilerle kıyaslanmayacak 3 tane kaleci vardı. transferleri de schuster yaptırdı. hani övünmesi kolay "schuster olmasaydı gelmezlerdi".
bizde devre arası transferler yapıldı. hagi'nin istekleri doğrultusunda. culio, yekta, stancu, zapata. daşşak malzemesi olduk. olmadık mı? adamların içinde en tanıdığımız yekta idi, o da kasımpaşa'da oynadığından.
şimdi durum ne? aynı puandayız. hatta bu hafta bir aksilik olmazsa üstlerine çıkma şansımız oldukça yüksek. ayrıca son dakikalarda maç kazanabiliyoruz, sahada direnen "çok olmasa da" futbolcularımız var artık.
şimdi ligin zirvesindeki takımlara bakalım madem, ne istediğimizi anlayalım
trabzonspor - şenol güneş; trabzon dan yetişme, uluslararası kariyeri yok. dünya üçünclüğümüz milli takımla, ben avrupa da kulüp takımı çalıştırıp kariyerine burda devam edenden bahsediyorum. şenol güneş, oranın çocuğu. puan cetvelindeki yerleri ve oynadığı futbol ortada.
fenerbahçe - aykut kocaman; oranın çocuğu, sevsen de sevmesen de, adam ikinci yarıda 6 da 6 yaptı, inönü de yıldızlar karmasını madara etti. antifenercilik ayrı şey, objektiflik ayrı şey. aykut un kariyeri ne? hiç...
bursaspor - ertuğrul sağlam ; yine de bu memleketin çocuğu, burada oynanan futbolu biliyor. ama kariyeri, hep dalga geçiyoruz ya, liverpool dan 8 yedi. o adam işte. demek ki futbol geçmişte oynanan bir oyun değil.
hatta bir adım daha ileri gidelim, galatasaray 1996-2000 - fatih terim; o yuvanın çocuğu, geçmiş kariyeri; avrupa şampiyonasına katılıp gol atamadan geri dönmek, sonuç? efsane.
peki arkadaşım, son zamanlarda, avrupa da bir takımı şampiyon yapıp türkiye ye gelen kaç hoca, şampiyonluğu geçtim ilk 3 görebildi doğru dürüst. gerets hariç? demek ki canım kardeşim, bizim kıstasımız daha önce bir takımı şampiyon yapmak, kariyer yapmak olmamalı.
ferhan şensoy'un çok sevdiğim bir anısı var. ferhan şensoy pankreatit hastası, alkol aldığında pankreası azıyor. doktor arkadaşı da buna alkolü yasaklıyor. ancak ferhan şensoy alkolü de seven bir insan. gel zaman git zaman ferhan bey, yurtdışında bir yemeğe katılıyor, masada yanında oturan adam da uzman bir doktor. ferhan şensoy'a neden alkol almadığını soruyor, o da durumu anlatıyor. doktor bir kahkaha atıyor. bol miktarda makarna yedikten sonra alırsa, hiçbirşey olmadığını söylüyor. ferhan şensoy deniyor. gerçekten de öyle. döner dönmez hemen doktor arkadaşına koşuyor, fırça atmaya:
- ulan, böyle bişey varmış, o adam senden daha iyi doktor demek, sen daha mı iyi biliyorsun pankreası ondan?
arkadaşının cevabı tam bizlik:
+ ferhan cığım, elbette o doktor pankreası biliyordur, hatta benden daha iyi biliyordur, ama o adam seni bilmiyor...
aha olay bu. bizi bilip bizi kullanacak biri lazım bize. yoksa fasa fiso. halihazırda dünya şampiyonluğu ve avrupa şampiyonluğu yaşamış kaç teknik direktörün geçtiğini hesaplayın bu topraklardan.
hadi be hagi'm. meydan senin. ayhan'ı bile oynatsan kızmam sana. (yok lan, abartmayayım, kızarım, ayhan'ı ben oynatsam, jim carrey gibi tuvalette kendimi döverim, o derece)
"misimovic konusunda ben de üzüldüm.ancak galatasaray forması giymek için isim yetmez.antrenmanlarda ve maçlarda en üst düzey performans göstermek,formayı terletmek,mesleğine saygı duymak lazım."
- alllaaaaaaaahhhhhhh
+ evet, evet rijkardist bey, napıyosunuz?
- bunu, alın dışarı bunu
+ evet, alalım dışarıya..
durum budur şu anda takımda olan. ne iddia ettiği, niye itiraz ettiği, ne yapmak istediği anlaşılamayan kişilerin ortam değiştirme çabası.
adam futbolu çözmemiş olabilir (bunu diyorlar, tamam eyvallah, hagi futbolu bilmiyor, bala göte dünyanın gelmiş geçmiş en iyi 10 numaralarından gösterildi, bende de o kadar bal olsa ben de gösterilirdim, tövbe tövbe) tamam, teknik olarak da hiiiiç birşey bilmiyor (uefa yolu nu seyretmemiş olabilirler, ya da saha içindeki hagi'yi sadece gol attığı, pas verdiği, topla oynadığı anlarda seyretmişlerdir, yoksa hagi'nin takımı saha içinde yönlendirmesini görmemek için biraz şey... neyse) motivasyon konusunda hiçbirşey bilmiyordur (misal bak takımdan futbolcu küstüremiyor, futbolcular ona ayaklanmıyor, hiç değilse saha içinde işlerini yapıp saha dışında ötüyorlar).
rijkaard bunların hepsinde daha iyiydi hagi'den. kabul ederiz veya etmeyiz, bu bir görüş.
ama adam galatasaray'ı biliyor işte. hangi futbolcunun forma giymesi gerektiğini biliyor. sindirmiş. rijkaard'dan duydun mu bugüne kadar böyle birşey. kafayı taktığı futbolcu oldu. ama lütfedip açıkladıysa da; - "bana" karşı hareketlerinden dolayı vs vs - dedi. "bana" !!! tekrar yazayım mı? "bana" !! sen kimsin ulan?
(şimdi burada, sen koskoca rijkaard'a sırf kendini galatasaray'dan yukarda gördüğü için " sen kimsin" diyemezsin diyecek olan arkadaşlar; siktirin gidin okumayın bu yazıyı, hatta bence bu sözlüğe de adımınızı atmayın)
hagi galatasaray'ı tutuyor, kim ne derse desin. ve de bence şu ana kadar başarılı. şuna karar vermek lazım; biz puan cetvelinde beklediğimiz puanı mı görmek istiyoruz? yoksa sahada beklediğimiz galatasaray'ı mı? ben ikincisini istiyorum açıkçası. ve buna dair artık ümidim var. bu gelince, o puan cetvelinde yazan rakamlar da geliyor otomatikman.
şimdi "kariyerli teknik adam" görüşüne ufak bir karşılaştırma anam, iyi oku:
schuster, real madrid'i çalıştırmış lan adam, ötesi var mı? ilk devre kapandı, galatasaray'dan sanırım bir 5-6 puan öndelerdi. (yanılıyorsam mesaj atın, düzeltirim)
devre arası transferler yapıldı; simao, almeida, fernandes. guti ve quaresma da cepteydi. ve adamın elinde bizimkilerle kıyaslanmayacak 3 tane kaleci vardı. transferleri de schuster yaptırdı. hani övünmesi kolay "schuster olmasaydı gelmezlerdi".
bizde devre arası transferler yapıldı. hagi'nin istekleri doğrultusunda. culio, yekta, stancu, zapata. daşşak malzemesi olduk. olmadık mı? adamların içinde en tanıdığımız yekta idi, o da kasımpaşa'da oynadığından.
şimdi durum ne? aynı puandayız. hatta bu hafta bir aksilik olmazsa üstlerine çıkma şansımız oldukça yüksek. ayrıca son dakikalarda maç kazanabiliyoruz, sahada direnen "çok olmasa da" futbolcularımız var artık.
şimdi ligin zirvesindeki takımlara bakalım madem, ne istediğimizi anlayalım
trabzonspor - şenol güneş; trabzon dan yetişme, uluslararası kariyeri yok. dünya üçünclüğümüz milli takımla, ben avrupa da kulüp takımı çalıştırıp kariyerine burda devam edenden bahsediyorum. şenol güneş, oranın çocuğu. puan cetvelindeki yerleri ve oynadığı futbol ortada.
fenerbahçe - aykut kocaman; oranın çocuğu, sevsen de sevmesen de, adam ikinci yarıda 6 da 6 yaptı, inönü de yıldızlar karmasını madara etti. antifenercilik ayrı şey, objektiflik ayrı şey. aykut un kariyeri ne? hiç...
bursaspor - ertuğrul sağlam ; yine de bu memleketin çocuğu, burada oynanan futbolu biliyor. ama kariyeri, hep dalga geçiyoruz ya, liverpool dan 8 yedi. o adam işte. demek ki futbol geçmişte oynanan bir oyun değil.
hatta bir adım daha ileri gidelim, galatasaray 1996-2000 - fatih terim; o yuvanın çocuğu, geçmiş kariyeri; avrupa şampiyonasına katılıp gol atamadan geri dönmek, sonuç? efsane.
peki arkadaşım, son zamanlarda, avrupa da bir takımı şampiyon yapıp türkiye ye gelen kaç hoca, şampiyonluğu geçtim ilk 3 görebildi doğru dürüst. gerets hariç? demek ki canım kardeşim, bizim kıstasımız daha önce bir takımı şampiyon yapmak, kariyer yapmak olmamalı.
ferhan şensoy'un çok sevdiğim bir anısı var. ferhan şensoy pankreatit hastası, alkol aldığında pankreası azıyor. doktor arkadaşı da buna alkolü yasaklıyor. ancak ferhan şensoy alkolü de seven bir insan. gel zaman git zaman ferhan bey, yurtdışında bir yemeğe katılıyor, masada yanında oturan adam da uzman bir doktor. ferhan şensoy'a neden alkol almadığını soruyor, o da durumu anlatıyor. doktor bir kahkaha atıyor. bol miktarda makarna yedikten sonra alırsa, hiçbirşey olmadığını söylüyor. ferhan şensoy deniyor. gerçekten de öyle. döner dönmez hemen doktor arkadaşına koşuyor, fırça atmaya:
- ulan, böyle bişey varmış, o adam senden daha iyi doktor demek, sen daha mı iyi biliyorsun pankreası ondan?
arkadaşının cevabı tam bizlik:
+ ferhan cığım, elbette o doktor pankreası biliyordur, hatta benden daha iyi biliyordur, ama o adam seni bilmiyor...
aha olay bu. bizi bilip bizi kullanacak biri lazım bize. yoksa fasa fiso. halihazırda dünya şampiyonluğu ve avrupa şampiyonluğu yaşamış kaç teknik direktörün geçtiğini hesaplayın bu topraklardan.
hadi be hagi'm. meydan senin. ayhan'ı bile oynatsan kızmam sana. (yok lan, abartmayayım, kızarım, ayhan'ı ben oynatsam, jim carrey gibi tuvalette kendimi döverim, o derece)