8
eski bir yazımız vesilesiyle start alalım.
bu değerli kardeşimiz 1990 doğumludur
annesi melody girl son derece basit bir kısraktır. melody in love gibi vasat bir yarış atının yanında, solo guitar gibi iyi bir ahırda ortanın üzerinde uzun çim yarısları çıkarabilecek, açık olmasa da kısa vade atı olabilecek bir yavru da doğurmuştur ama sadece o kadar. johnny guitar'ın babası gold guard ise oldukça değerli bir aygırdır. agapia, asos, blow up, der aliye, der saadet, islambol, last guard, penky henky gibi kısa mesafeleri muazzam koşan yavruları vardır. nitekim bunlardan islambol, 1200 metrenin kralı olmuş bir safkandır.
gold guard’dan olma, melody girl’den dogma, johny guitar 42 yarışta;
22 birincilik, 11 ikincilik, 5 üçüncülük yaptı., 4 kez de tabela dışı kaldı. 2 yaşlılığında hiç koşmadı. ilk koşusu ve haliyle tanışıklığımız, 3 yaşlılığına rastlar.
şubat 1993, izmir koşusu. dayımla ganyandayız. "ne olur bu yarış" dedi dayım arkadaşına. istanbul puanlı var elimde (bilen bilir, en karizma bültendi bir zamanlar. sonralarda güncel tahtını baya salladı ama altılıyı sülale boyu bilenler bu bülteni kullanmışlardır). bir baktım ertül, johny guitar'a biniyor. tutturdum dayıma "tek atalım" diye. ertül karizma jokey. ayyaş bi taraftan da, "önemli koşular öncesi anlaşmalı at sahibi içmesin diye bunu çiftlik evine kapatıyor" söylentileri var. yarışın sonlarına doğru rahmetli güntekin alpay "en dış kulvardan da..." diye başlarsa bilin ki yaristaysa ertül geliyor. neyse, dayımın arkadaşlarının "yavrum gold guard yavruları kum koşmaz"larına aldırmadan tek attırdım dayıma. küt, beşinci oldu johny. küfür kıyamet tabi bana.
bu ilk yarış sonrası "takip ediyorum oglum ben bu atı" bahanesi doğdu bize. arada sirada usta isi olmakla birlikte, genellikle parası fazla olmayan altılıcının züğürt tesellisidir, "takip etmek kavramı". meali sudur: "tersoyum. fazla at yazamıyorum. geçende tek attığım, iyi koşan atı yine tek atıcam. hem muhtemeli fazla olduğu için (ya da grup daha ağır olduğu için, duruma göre değişir) pek kimse de oynamaz. gelirse tevziyi kaldırırım. velev ki gelmedi, ikiliyi de başka ata çeker, kontra koyarım. o gelmezse ötekinden indiririm parayı". biz de çocuk harçlığıyla, "takip" bahanesiyle ve yine üzerinde ertül'ü görüp, ikinci yarışa da tek attık. bu sefer 1400 kumda 3. oldu johny.
üçüncü yarış artık iş inada bindi. bülteni elime bir aldım, recep manav jokey. bu manav öyle bir adam ki 46 kilo ata binmeyince getiremiyor. at 46 kilo olacak, ganyanı 20 lira olacak anca öyle. bir recep, bir de ramazan altunbaş. içimden "ulan recep bari bu sefer bir ise yara" dedim. yalan oldu. nerdeyse 10 boy geriden 6. oldu johny.izmir sezonu bitti. 1 nisan 1993'de istanbul'da kayıtlı gördüm johny'yi. yine üzerine ertül atlamış. "lan 1 nisan şakası hesabına bir cakiyor mu yarışı?" dedim. yine tek attım. yarım boyla ikinci oldu bu kez.
“bu sefer de gelmezse johny'ye bir guitar'a iki” dediğim yarışı, 1600 çimde 1.37 yapıp ertül'le koydu johnny. “ertül forever” aradan 15 gün geçmeden bir yarışa daha koştular. bu kez engin yalçın vardı üzerinde. engin de çok sevdiğim jokeylerdendir. izmir'de bir sezon boyunca çapicino, black pearl ve bilgin ile az parasını yemedim. neyse...bir uyuzluk vardır altılıda, bir önceki yarista gelen ati yazmak gelmez artik icinden. bin türlü de bahane bulursun. neden? çünkü at artık favori olmuştur. bulmak pek karizma yapmaz. herkesin yazdığını yazmış olursun sadece. işte o yüzden bende yoktu johny. "gelmez bu abi" diyip, kaşları kaldırıp baska yorum yapmadan bültene eğilince benden 40 yaş büyük adamlar "ne duydun lan" diye yanıma geliyolardı. ne duycam ulan, artistlik yapıyorum işte. ama öyle denmez tabi, saydırıyodum abilere. "abicim ben bunu ilk yarışından beri tek yazıyorum. galobu çok iyi bi kere. sıkmışlar hayvanı. vs. vs. vs." bir sürü adama yazdırmadım boyle diye diye. altıncı oldu jg. dualar tarafıma...
geri kalan 3 yaşlılığında, ne kadar uyuz olduğum jokey varsa bindi johnny'ye. ziya mutlu, cemal kurt, kadir altınöz, yemen tunç…uzatmayalım. 1994 agustos’daki başbakanlık kosusu’ndan sonra johnny bir ve pir kazanmaya başladı, 1 yıl içinde açıklar da dahil olmak uzere üst üste 9 yarış vurdu. sülo’nun bindigi johnny o yarışta muthis akılcı kosmus, volcano, abbas ve carte kitt’i rahat ekarte etmisti. at sahibine kupayı, suleyman akdı’ya plaketi veren donemin başbakanı tansu çiller’in hareketleri hala gözümün önünde. bir hipodrom gerçeğini daha kavramıştım orada. isterse imparator gelsin, pistlerin imparatoru s.akdı’yı geçemez karizmada. tansu çiller’in peşinden görünen sülo’ya halkın sevgisi muazzamdı.
günün birinde bizim rıdvan'ın (dilmen) moon light'ının da koştuğu bir yarışta, sabah kahvaltısında bültene bakarken "geçilecek lan bugün johnny" dedim arkadaşa, hiss-i kablel vuku kabilinden. gittik ganyana, moon shine tek kupon yaptık. ganyan mudavimi bir balıkçı amca vardı. hamsi kokulariyla "aklınız varsa bimba star'ı yazın" dedi. “senin var da bizim yok mu amca” dedik, yazıyorduk ama öğrenci adamız. kupon iki misline çıkacak. yazamadık. çıtır bir ikili yaptık. moon shine-bimba star. şimdi olsa, birini o ikiliyi yaparken ve moon shine’ı tek atarken görsem, döverim. ulan o nasıl ikili? biri neyse de diğeri düpedüz eşşek.
bimba star yarışı kazandı. moon shine'ın ismini bir startta atlar sayılırken, bir de 1600 metrenin oralarda "grubun iki üç boy kadar gerisinde..." dendiğinde duydum.o yarıştan sonra johny guitar'ı yine hep tek attık. zaten o da ikisi 96'da biri 97'de üç yarış koşup bıraktı. gerçi haberi gelmedi ama öldüyse nur içinde yatsın.
unutulmaz gazi’lerden, insanlara sinirden kuponlarını yedirmiş “tinay-asjet el ele hep beraber tevziye” yarışıyla devam edeceğiz yazılara.
http://vliegendenederlander.blogspot.com/...leri-110-johnny.html
bu değerli kardeşimiz 1990 doğumludur
annesi melody girl son derece basit bir kısraktır. melody in love gibi vasat bir yarış atının yanında, solo guitar gibi iyi bir ahırda ortanın üzerinde uzun çim yarısları çıkarabilecek, açık olmasa da kısa vade atı olabilecek bir yavru da doğurmuştur ama sadece o kadar. johnny guitar'ın babası gold guard ise oldukça değerli bir aygırdır. agapia, asos, blow up, der aliye, der saadet, islambol, last guard, penky henky gibi kısa mesafeleri muazzam koşan yavruları vardır. nitekim bunlardan islambol, 1200 metrenin kralı olmuş bir safkandır.
gold guard’dan olma, melody girl’den dogma, johny guitar 42 yarışta;
22 birincilik, 11 ikincilik, 5 üçüncülük yaptı., 4 kez de tabela dışı kaldı. 2 yaşlılığında hiç koşmadı. ilk koşusu ve haliyle tanışıklığımız, 3 yaşlılığına rastlar.
şubat 1993, izmir koşusu. dayımla ganyandayız. "ne olur bu yarış" dedi dayım arkadaşına. istanbul puanlı var elimde (bilen bilir, en karizma bültendi bir zamanlar. sonralarda güncel tahtını baya salladı ama altılıyı sülale boyu bilenler bu bülteni kullanmışlardır). bir baktım ertül, johny guitar'a biniyor. tutturdum dayıma "tek atalım" diye. ertül karizma jokey. ayyaş bi taraftan da, "önemli koşular öncesi anlaşmalı at sahibi içmesin diye bunu çiftlik evine kapatıyor" söylentileri var. yarışın sonlarına doğru rahmetli güntekin alpay "en dış kulvardan da..." diye başlarsa bilin ki yaristaysa ertül geliyor. neyse, dayımın arkadaşlarının "yavrum gold guard yavruları kum koşmaz"larına aldırmadan tek attırdım dayıma. küt, beşinci oldu johny. küfür kıyamet tabi bana.
bu ilk yarış sonrası "takip ediyorum oglum ben bu atı" bahanesi doğdu bize. arada sirada usta isi olmakla birlikte, genellikle parası fazla olmayan altılıcının züğürt tesellisidir, "takip etmek kavramı". meali sudur: "tersoyum. fazla at yazamıyorum. geçende tek attığım, iyi koşan atı yine tek atıcam. hem muhtemeli fazla olduğu için (ya da grup daha ağır olduğu için, duruma göre değişir) pek kimse de oynamaz. gelirse tevziyi kaldırırım. velev ki gelmedi, ikiliyi de başka ata çeker, kontra koyarım. o gelmezse ötekinden indiririm parayı". biz de çocuk harçlığıyla, "takip" bahanesiyle ve yine üzerinde ertül'ü görüp, ikinci yarışa da tek attık. bu sefer 1400 kumda 3. oldu johny.
üçüncü yarış artık iş inada bindi. bülteni elime bir aldım, recep manav jokey. bu manav öyle bir adam ki 46 kilo ata binmeyince getiremiyor. at 46 kilo olacak, ganyanı 20 lira olacak anca öyle. bir recep, bir de ramazan altunbaş. içimden "ulan recep bari bu sefer bir ise yara" dedim. yalan oldu. nerdeyse 10 boy geriden 6. oldu johny.izmir sezonu bitti. 1 nisan 1993'de istanbul'da kayıtlı gördüm johny'yi. yine üzerine ertül atlamış. "lan 1 nisan şakası hesabına bir cakiyor mu yarışı?" dedim. yine tek attım. yarım boyla ikinci oldu bu kez.
“bu sefer de gelmezse johny'ye bir guitar'a iki” dediğim yarışı, 1600 çimde 1.37 yapıp ertül'le koydu johnny. “ertül forever” aradan 15 gün geçmeden bir yarışa daha koştular. bu kez engin yalçın vardı üzerinde. engin de çok sevdiğim jokeylerdendir. izmir'de bir sezon boyunca çapicino, black pearl ve bilgin ile az parasını yemedim. neyse...bir uyuzluk vardır altılıda, bir önceki yarista gelen ati yazmak gelmez artik icinden. bin türlü de bahane bulursun. neden? çünkü at artık favori olmuştur. bulmak pek karizma yapmaz. herkesin yazdığını yazmış olursun sadece. işte o yüzden bende yoktu johny. "gelmez bu abi" diyip, kaşları kaldırıp baska yorum yapmadan bültene eğilince benden 40 yaş büyük adamlar "ne duydun lan" diye yanıma geliyolardı. ne duycam ulan, artistlik yapıyorum işte. ama öyle denmez tabi, saydırıyodum abilere. "abicim ben bunu ilk yarışından beri tek yazıyorum. galobu çok iyi bi kere. sıkmışlar hayvanı. vs. vs. vs." bir sürü adama yazdırmadım boyle diye diye. altıncı oldu jg. dualar tarafıma...
geri kalan 3 yaşlılığında, ne kadar uyuz olduğum jokey varsa bindi johnny'ye. ziya mutlu, cemal kurt, kadir altınöz, yemen tunç…uzatmayalım. 1994 agustos’daki başbakanlık kosusu’ndan sonra johnny bir ve pir kazanmaya başladı, 1 yıl içinde açıklar da dahil olmak uzere üst üste 9 yarış vurdu. sülo’nun bindigi johnny o yarışta muthis akılcı kosmus, volcano, abbas ve carte kitt’i rahat ekarte etmisti. at sahibine kupayı, suleyman akdı’ya plaketi veren donemin başbakanı tansu çiller’in hareketleri hala gözümün önünde. bir hipodrom gerçeğini daha kavramıştım orada. isterse imparator gelsin, pistlerin imparatoru s.akdı’yı geçemez karizmada. tansu çiller’in peşinden görünen sülo’ya halkın sevgisi muazzamdı.
günün birinde bizim rıdvan'ın (dilmen) moon light'ının da koştuğu bir yarışta, sabah kahvaltısında bültene bakarken "geçilecek lan bugün johnny" dedim arkadaşa, hiss-i kablel vuku kabilinden. gittik ganyana, moon shine tek kupon yaptık. ganyan mudavimi bir balıkçı amca vardı. hamsi kokulariyla "aklınız varsa bimba star'ı yazın" dedi. “senin var da bizim yok mu amca” dedik, yazıyorduk ama öğrenci adamız. kupon iki misline çıkacak. yazamadık. çıtır bir ikili yaptık. moon shine-bimba star. şimdi olsa, birini o ikiliyi yaparken ve moon shine’ı tek atarken görsem, döverim. ulan o nasıl ikili? biri neyse de diğeri düpedüz eşşek.
bimba star yarışı kazandı. moon shine'ın ismini bir startta atlar sayılırken, bir de 1600 metrenin oralarda "grubun iki üç boy kadar gerisinde..." dendiğinde duydum.o yarıştan sonra johny guitar'ı yine hep tek attık. zaten o da ikisi 96'da biri 97'de üç yarış koşup bıraktı. gerçi haberi gelmedi ama öldüyse nur içinde yatsın.
unutulmaz gazi’lerden, insanlara sinirden kuponlarını yedirmiş “tinay-asjet el ele hep beraber tevziye” yarışıyla devam edeceğiz yazılara.
http://vliegendenederlander.blogspot.com/...leri-110-johnny.html