22
(bkz: gelse de harcasak)
geçmesin abicim kaleye, olmuyor böyle. harcıyoruz biz kaleciyi. ha onlar da hata yapmıyor mu? köküne kadar yapıyor, şu andaki 3 kaleci, azıcık kendilerini geliştirmek için çabalamıyor. yabancı olanı ki zapata oluyor kendisi, ununu elemiş eleğini asmış, uzun saçlı olanı zaten öncelikle önündeki adamın ayağını kaydırmayla uğraştığı için "pozisyon bilgisi, yan top, yer tutuş" falan gereksiz kendisi için, önünde başka kaleci yoksa sen geçersin kaleye otomatik olarak, iyi kaleci olmana gerek yok, adamın mantalitesi bu. en genç olanı ayrı bir alem, biz "adamın morali sıfırdır, kendine güveni gitmiştir, ayıp oldu ıslıkladık, yapmasaydık, gencecik çocuk anasının babasının bile yüzüne bakamıyordur" diye kendi kendimizi yerken, adamın istanbul'a geliş amacaının "demet akalın" gibi geçmişi malum biri olduğu ortaya çıkıyor.
ha bunlar bu boku yerken, biz de az durmuyoruz, -en başta ben ağzıma tüküreyim- "hata yapsalar da saydırsak" diye bakıyoruz.
şimdi bu çocuk geçecek kaleye ne olacak söyleyeyim mi? iki maç sonra ilk gelen topu alacak kaleye. ha bu belki eğitimsizlikten kaynaklanacak ama, alacak, biz de diycez ki "ya siktir yaaa, bunda da iş yokmuş".
fevzi elmas var, orduspor'da adam, gayet iyi, bizde kalsa bu kadar iyi olmayacaktı, bunu anlamadık mı hala. bişey var, bi kötülük var.
kendi kendine antreman programı yapacak kariyerde bi kaleci gelmedikçe bu kaleye, isterse beşikten alıp kaleye koyalım, otuz yaşında yine bir halt olmayacak o adamdan bu sistemde.
o yüzden emirhan cığım, hiç heves etme güzelim o kaleye geçmeye, geçme, hiç değilse ilerde arkandan "iyi oldu siktirolup gitti" diyeceklerine, "lan o çocuk vardı bizde, harcadık adamı oynatmadan yolladık, keşke bizde olsaydı şu an" diye hayal kursunlar.
geçmesin abicim kaleye, olmuyor böyle. harcıyoruz biz kaleciyi. ha onlar da hata yapmıyor mu? köküne kadar yapıyor, şu andaki 3 kaleci, azıcık kendilerini geliştirmek için çabalamıyor. yabancı olanı ki zapata oluyor kendisi, ununu elemiş eleğini asmış, uzun saçlı olanı zaten öncelikle önündeki adamın ayağını kaydırmayla uğraştığı için "pozisyon bilgisi, yan top, yer tutuş" falan gereksiz kendisi için, önünde başka kaleci yoksa sen geçersin kaleye otomatik olarak, iyi kaleci olmana gerek yok, adamın mantalitesi bu. en genç olanı ayrı bir alem, biz "adamın morali sıfırdır, kendine güveni gitmiştir, ayıp oldu ıslıkladık, yapmasaydık, gencecik çocuk anasının babasının bile yüzüne bakamıyordur" diye kendi kendimizi yerken, adamın istanbul'a geliş amacaının "demet akalın" gibi geçmişi malum biri olduğu ortaya çıkıyor.
ha bunlar bu boku yerken, biz de az durmuyoruz, -en başta ben ağzıma tüküreyim- "hata yapsalar da saydırsak" diye bakıyoruz.
şimdi bu çocuk geçecek kaleye ne olacak söyleyeyim mi? iki maç sonra ilk gelen topu alacak kaleye. ha bu belki eğitimsizlikten kaynaklanacak ama, alacak, biz de diycez ki "ya siktir yaaa, bunda da iş yokmuş".
fevzi elmas var, orduspor'da adam, gayet iyi, bizde kalsa bu kadar iyi olmayacaktı, bunu anlamadık mı hala. bişey var, bi kötülük var.
kendi kendine antreman programı yapacak kariyerde bi kaleci gelmedikçe bu kaleye, isterse beşikten alıp kaleye koyalım, otuz yaşında yine bir halt olmayacak o adamdan bu sistemde.
o yüzden emirhan cığım, hiç heves etme güzelim o kaleye geçmeye, geçme, hiç değilse ilerde arkandan "iyi oldu siktirolup gitti" diyeceklerine, "lan o çocuk vardı bizde, harcadık adamı oynatmadan yolladık, keşke bizde olsaydı şu an" diye hayal kursunlar.