14
banvit-galatasaray basketbol maçı, 24/04/2005
içimde dinmeyen bir öfkedir bu maç...
o gün bugündür bilinçli olarak banvit ürünlerine karşı boykot uyguluyorum. bir şeyi sevmek ve/veya birşeyden nefret etmek çok uzun soluklu olunca bir anlam kazanıyor.
iki takımda o tarihte düşme potasında, play out (kümede kalmak için son sıradaki takımlar kendi aralarında maç yapıyor) oynama riskine sahipler. maç bu anlamda son derece kritik. maçtan önce galatasaraylılara bilet satılmadığını biliyorduk(yasal olarak satılması gerekirken, gişeler kapatılmış), doğal karşıladım çünkü iş bir yerde psikolojik savaştı. maç için tv'nin karşısına oturduğumda bugün bile beni deli eden o sahne ile karşılaştım. sonradan öğrendiğimize göre banvit yönetimi, bandırma fenerbahçeliler derneğine tüm pota arkasını kapsayacak kadar bilet vermiş. bir maç düşünün ki, banvit-gs oynuyor, fener formaları, atkıları ve kocaman bandırma fenerbançe derneği afişleri asılmış, banviti desteklemeye gelen ne olduğu belirsiz, ağızlarından salyalar akan sokak takımı da tribünlerde yerini almış.
öyle mi dedim? iti ite mi kırdıracaksınız aklınızca? pavlov'un köpeği gibi kullandılar fb'lileri, alın sarı kırmızı hadi havlayın, küfredin bakalım.
eyvallah, neticede kaybettiğimiz 1 maçtı. o gün sakin düşünmek zordu; 100.yıl, küme düşme rezaleti vs... kazansak da kaybetsek de sporun ruhunu kavrayabilmiş birisi olduğumu düşünüyorum. hayat hergün oynanacak maçlarla dolu. ne olurdu adam gibi yenseydiniz, sahadaki oyuncuların terlerini ufaltmadan.
ben yemiyorum banvit ürünlerini, hangi zincir restoranlarda satıldığını da biliyorum, bilmediklerimi de soruyorum garsona...
ankarada lüx restoranda yaşanmış hadise...
ben-patron schnitzel ile pizza arasında kaldım, banvit mi kullanıyosunuz tavukta?
garson-evet efendim, hiç kuşkunuz olmasın...
b-iyi o zaman ben pizza alıcam
g-......efendim? neden.. .
b-prensip meselesi, kullanmıyorum...
g-????
içimde dinmeyen bir öfkedir bu maç...
o gün bugündür bilinçli olarak banvit ürünlerine karşı boykot uyguluyorum. bir şeyi sevmek ve/veya birşeyden nefret etmek çok uzun soluklu olunca bir anlam kazanıyor.
iki takımda o tarihte düşme potasında, play out (kümede kalmak için son sıradaki takımlar kendi aralarında maç yapıyor) oynama riskine sahipler. maç bu anlamda son derece kritik. maçtan önce galatasaraylılara bilet satılmadığını biliyorduk(yasal olarak satılması gerekirken, gişeler kapatılmış), doğal karşıladım çünkü iş bir yerde psikolojik savaştı. maç için tv'nin karşısına oturduğumda bugün bile beni deli eden o sahne ile karşılaştım. sonradan öğrendiğimize göre banvit yönetimi, bandırma fenerbahçeliler derneğine tüm pota arkasını kapsayacak kadar bilet vermiş. bir maç düşünün ki, banvit-gs oynuyor, fener formaları, atkıları ve kocaman bandırma fenerbançe derneği afişleri asılmış, banviti desteklemeye gelen ne olduğu belirsiz, ağızlarından salyalar akan sokak takımı da tribünlerde yerini almış.
öyle mi dedim? iti ite mi kırdıracaksınız aklınızca? pavlov'un köpeği gibi kullandılar fb'lileri, alın sarı kırmızı hadi havlayın, küfredin bakalım.
eyvallah, neticede kaybettiğimiz 1 maçtı. o gün sakin düşünmek zordu; 100.yıl, küme düşme rezaleti vs... kazansak da kaybetsek de sporun ruhunu kavrayabilmiş birisi olduğumu düşünüyorum. hayat hergün oynanacak maçlarla dolu. ne olurdu adam gibi yenseydiniz, sahadaki oyuncuların terlerini ufaltmadan.
ben yemiyorum banvit ürünlerini, hangi zincir restoranlarda satıldığını da biliyorum, bilmediklerimi de soruyorum garsona...
ankarada lüx restoranda yaşanmış hadise...
ben-patron schnitzel ile pizza arasında kaldım, banvit mi kullanıyosunuz tavukta?
garson-evet efendim, hiç kuşkunuz olmasın...
b-iyi o zaman ben pizza alıcam
g-......efendim? neden.. .
b-prensip meselesi, kullanmıyorum...
g-????