20
adnan polat'ın galatarayı ve galatasarylılığı unutup, sadece kendini ve çıkarlarını düşünmeye başlaması sonucu büyük bir rezalet ile son bulacak olan yönetimdir. yapılmakta olan stadın, ileride nasıl anılacağı düşüncesi ile yanıp tutuşan başkanın, alınan başarısız sonuçlar sonucu bu başarısızlığı harika biçimde kamufle etme çabası bile ne kadar kendini düşündüğünü gösterir. biz her zaman galatarayı düşünen ve bu yolda çeşitli fedakarlıklarda bulunup yeri geldiğinde kendini ezip klübü yukarı çıkaran başkanlar gördük. halbuki ne güzel başlamıştı herşey, alınan son dakika şampiyonluğu ve yapılan şovlar. o zaman hiç düşünenemiş, keşke bu adam başkan olsa demiştik hep bir ağızdan. "işte gerçek galatasaraylı" deyip bağrımıza basmış, büyük baskı sonucu onu başkan yapmıştık. fakat tüm bunlar, tıpkı büyük beklentiler ile yapılan transferler gibi büyük hayal kırıklığı oluşturdu. her sezon başka teknik adamlar geldi gitti, her sezon başka adamlar. cassio lincoln'den elano'ya, frank rijkaard'dan misimoviç'e kadar. hiç biri takıma katkı sağlayamadığı gibi takımı ileriye taşıyamadılar. bunun yanında iyi işler yapan bir adam vardı. takıma milan baros, kader keita, harry kewell ve lucas neill gibi faydalı oyuncular getiren haldun üstünel. adeta adnan sezginin yaptığı hataları düzeltircesine çabalayan gerçek bir galatasarylı. ama klübü akıl ve mantığıyla değil, kendi duygu ve düşünceleriyle yürüten adnan polatı'ın adamıydı adnan sezgin. tüm bu başarılı transferlerin cezasını çekmesi fazla uzun sürmedi üstünel'in. bizlere ise şu hazin sözü hatırlattı,"türkiye'de her başarılı insan mutlaka cezlandırlır."