6
yeterince bilgi edinmemenin sonucu kayserispor'lularin arasinda izledigimiz mac. neyse, mac sonrasi kupa törenini yakindan görebilmek icin arkadaslarla protokol'e sizmanin yollarini ariyorduk. bir takim akrobatik hareketler sonucunda hedefimize ulastik ve kendimizi birden bir sürü takim elbiselilin arasinda bulduk. tanidik birilerini arayan gözlerim ilk haldun üstünel'i buldu, birisiyle konusuyordu ama onca siyah takim elbiselinin arasinda bir grup sari kirmizi tisörtlü ve formali taraftari, yani bizi o da gördü. farkinda olmadan tam adnan sezgin'in yanina durmusum, kafami hafif sag tarafa cevirince gördüm. yüzündeki hassiktir ifadesiyle olan biteni izliyordu ve bir yandan cep telefonunu* kurcaliyordu. tam o anda oyuncular kupayi kaldiriyordu ki sanirim, ben de fotograf cekme niyetiyle cep telefonumu* cikardim. ilk o an beni farketti, daha dogrusu telefonumu. bi kendi telefonuna bakiyordu, bi de benimkisine. sordugum "baskanim bi fotograf cekilebilir miyiz?"* sonrasinda hafif burnundan soluyarak "tamam" bakisi atti. arkadasim benim resmimi cekti, ben de onunkini cekecektim ki, heyecanlanmisim elim titriyordu. aziz yildirim'la ayni tastan su icmis olmasi lazim ki, "elin titriyo lan" dedi.* telefonda cekilen fotograflari incelerken takim elbiseli biri geldi, adnan sezgin'i isaret ederek "bu kim?" dedi. küfür edilecek yerde bu adama bir de ciddi ciddi cevap verdim, neyse. adnan polat cool bir sekilde büyük baskan edasiyla yanimizdan rüzgar gibi gecip, yanindaki iki üc elemanla iceri girdi. dogal olarak tabi herkes pesinden. protokol tribünü hizlica bosaliyordu ki, haldun üstünel'in bize dogru yaklastigini gördüm ve hamleyi yaptim. "baskanim bi fotograf..." dememe kalmadan geldi yanima, kolunu omzuma atip hafif gülümseyerek poz verdi. tesekkür ettikten sonra o da iceriye dogru yol aldi. e biz de napalim, napalim derken kalabaliktan istifade edip daldik iceri. fazladan bilet oldugu icin gelen bi arkadasim*, güvenlikci engeline takildi. biz tabi coktan icerideydik ve etrafi inceliyorduk. sanki bes yildizli otellerin lobisi gibi bir yere benziyordu. bir sürü masalar, baya uzun bir acik büfe ve bar. "hadi gidelim gencler" diyecekken bizimkilerin birer tabak yemek + birer kola ile arkamdaki masada oturduklarini gördüm. türk her yerde türk iste, nerde beles oraya yerles hesabi. onlarin gazina gelip ben de bi tabak yemek + bi kola ile yanlarina yerlestim. hayir, hic tarzim degil böyle bi sey ama cogunluga ayak uydurmak lazimdi.* ayrica belirtmek isterim ki, ben utana utana yemek yerken onlar üzerine bir de tatli lüplettiler. kacar adimlarla oradan uzaklastiktan sonra, bir alt katta ana giris ve soyunma odalarinin arasinda bulduk kendimizi. oyuncularla aramizda sadece büyükce camdan bir duvar ve iki ucunda duran güvenlikler vardi. büyük bir heyecanla olup biteni izliyorduk. harry kewell röportaj veriyordu, shabani nonda ile alioum saidou bi kösede durmuslar muhabbet ediyorlardi. daha az önce gördügümüz haldun üstünel geldi galatasaray soyunma odasina girdi bir hisimla. iceriden birden sabri sarioglu cikti, cam duvarin kenarindan birilerine el kol hareketi yapti ve tekrar kayboldu. macta agir sakatlanan mehmet topuz koltuk degnekleriyle disari cikti ve yanimizda duran büyük ihtimal akrabalari olan bir grubun yanina geldi. durumu cidden kötüydü. kisaca "gecmis olsun" dedim, mal mal bakti bana.* neyse daha sonra agir abi hasan sas cikti disari. fotograf, imza ve bilimum istekleri duymamazliktan gelip uzunca stadin disindaki kalabaliga bakti, birini arar gibiydi sanki. sonra o da girdi tekrar iceri en cool tavriyla. daha fazla gec olmadan gidelim dedik ve ciktik staddan. yaklasik bir saattir cagri ve mesaj atan arkadasimizi* aradik bulduk ve eve dogru yol aldik. yol boyunca o gece yasadiklarimiza güldük durduk, saka gibiydi adeta. güvenlik engeline takilan arkadasimiz* biraz mirin kirin etti, küsmüstü felan ama neyse.*
(bkz: bu da böyle bir animdir)
(bkz: bu da böyle bir animdir)