• 151
    hayat devam ediyor. galatasaray – beşiktaş : 1-2

    galatasaray yine yenildi, yine ali sami yen’de. ama hayat devam ediyor. babayı devam ediyor. hiçbir şey olmamış gibi hayatı devam eden galatasaraylılar elbette var ve onlara nasıl özeniyorum bi bilseniz.

    maç bitti, arkadaşlarla vedalaştım, kimseyle maç hakkında tek kelime konuşmadan. otobüse atladım sonra yarım saat yürüdüm eve kadar, sırf üzüntüm geçsin diye. eve gidip hatunu görene kadar da kimseyle konuşmadım. ağzımı bıçak açmıyordu. maçtan önce sokakta klarnet eşliğinde “kimseye etmem şikayet” söylemiştik. maçtan sonra gerçek oldu. ne internete girdim, ne tv’na baktım. bir şeyler yiyip yattım.
    sabah da aynı durumdayım, henüz kimseyle konuşmuş değilim. ama yazmam gerekiyor diye hissediyorum. öyle ya hayat devam ediyor.

    galatasaray daha önce de kötü sezonlar geçirdi elbette. ama hiç bu kadar aciz kaldığımızı hatırlamıyorum. artık hiçbir takımın galatasaray’dan korkusu kalmamış.
    sahadaki belki de en önemli eşleşme ali turan – holosko eşleşmesiydi. hagi’nin yaptığı kumar tutmadı. tutmazdı da zaten. sahanın en hızlı iki adamından biri holosko beşiktaş’ta, sabri bizdeydi. hatırladığım kadarıyla holosko hep sağ çizgide oynamasına rağmen dün soldaydı. ali turan’ın galatasaray’ın en zayıf halkası olduğunu bilmeyen kaldı mı? schuster de bunu değerlerndirdi, voleybolda maden bulmak derler ya, işte öyle.
    maç başladı ve holosko, ali turan’a arka arkaya 3 faul yaptı. ali turan’ın iyi başladığını düşünmüştüm, meğer holosko, ali turan’ı sonuna kadar zorlayacağının işaretini veriyormuş. ali de ceza sahası dışında yakalayamadığı holosko’yu indirdi, penaltı.
    kötü giden bu sezondaki bütün kırılma anları galatasaray aleyhine gelişiyor, dikkat ettiniz mi? aslında, dikkat edilmesi gereken galatasaray’ın rakiplerine çokca kırılma anı fırsatı tanıdığı. biri olmazsa diğer oluyor. han, kaleci bir top kurtarır ve maçı alırsın, dersin ki kırılma anında galatasaray’ın şansı yardım etti. böyle bir pozisyon oluyor, 5 dakika sonra galatasaray yine bir kırılma anı fırsatı tanıyor rakibine.

    istanbul’da kaybettiğimiz maçlara bakın. bursa, ankaragücü, manisa, beşiktaş. maçların tamamında top galatasarayda. biz oynuyoruz, onlar savunuyor sonra golleri yine rakipler atıyor. tesadüf mü, değil elbette.
    rakip kendi sahasına kapanıp savunma alanını daralttığında galatasaray pas yapıyor. ama o kadar yavaş yapıyor ki bunu, kademe çok kolay yerleşiyor. bu kadroyla pas yaparak rakibi açman hiç kolay değil, ağır düşünen, ağır hareket eden bir oyuncu kadromuz var.
    bu şekilde kapanan takımlara karşı yapılması gerekenler belli. oyunu zaten rakip sahaya yığıyorsun. kanatlardan top getirmen lazım, getiremiyorsun. göbekten santraforun olmadığı için gidemiyorsun, daha doğrusu elindeki tek santraforu güvenmediğin için oynatmıyorsun.
    sıkışan oyunlarda iki seçenek daha vardır ama galatasaray’ın yok. orta saha oyuncularının devreye girmesi. topu dikine taşımaları ve forvete yaklaşarak ceza sahası üzerinden kaleye şut atmaları gerekir. galatasaray orta sahasında bunları yapabilecek tek adam ayhan. ama ölesiye korkuyor hata yapmaktan. düşünsenize kaleye attığı şut dağlara taşlara gittiğinde o stad ayhan’ı ne hale getirir. kaleye şut atabilecek diğer adam elano. o kadar kötü tercihler yaptı ki dün. bir tek sabri korkmuyor hiçbir şeyden. o da birince devre ali turan’ın arkasını kullanmaktan ikinci devre ise sağ bek oynaması yüzünden kaleyi göremedi bile.

    bunların hepsinin dışında, galatasaray’ın en büyük problemi güçsüzlük. sezon başından beri hatta geçen sezondan beri bütün rakiplerine karşı ikili mücadelelerde çok zayıf kalıyorlar. neill, servet, sabri ve cana dışında rakipleriyle omuz omuza mücadele edip kazanabilen yok. bu o kadar büyük bir fark yaratıyor ki. mesela kewell, pino, elano neredeyse hiçbir pozisyonda rakiplerini zorlayarak geçemiyor. atak direkt geri dönüyor. bir de topu kaptırınca “ah be geçemedim adamı” diye dövünürken rakibi takip etmedikleri için işler daha da zorlaşıyor. beşiktaş’ın her futbolcusu ne kadar atletik gözüktü dikkat ettiniz mi? her topa basıyorlar, omuz omuza her topu alıyorlar, deparlarda bizimkileri hep geçiyorlardı. topu kazanan guti’ye veriyor, doğrusu guti de bu topları çok iyi kullandı. kanatlara iyi paslara attı, araya iyi toplar bıraktı, orta sahada mücadele etti.
    bizde de vardı bu tip bir futbolcu. misimoviç. umarım teknik direktör kaprisine kurban gitmez, yol yakınken geri döndürülür.

    yine de pozisyonlar buldu galatasaray. ama nedense maçı çevirebileceğine dair hiç umut vermedi. takımın güçsüzlüğü o kadar belli oluyor ki.

    orta sahada büyük kapışmanın yaşandığı birinci devre cüneyt çakır vardı bir de sahnede. 10 saniye arayla aynı pozisyonlarda farklı kararlar verdi. takoz oldu galatasaray’a. ikinci devrenin başında da ters döndü. birinci devre beşiktaş’a yaptığı kıyakları galatasaray’a yaptı ama iş işten geçmişti. sonra o da eski standartına döndü zaten.

    bu takım adam olur mu? olur. ama önce futbolcuların hem mental hem fiziksel olarak güçlenmesi şart. başka türlü kimi transfer etsen bu işler olmaz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın