16
cuma vaazı eşliğinde akşam maça kaçta gideceğimi düşünüyordum. içimde oynayamamanın verdiği buruklukla takımımı desteklemenin şevki dostça yürüyorduki hocanın mikrofondan gelen boğuk sesinin arasına coldplay'in viva la vida şarkısı karıştı. allah allah, hocanın mahalle gençlerini cuma namazına toplama taktiği heralde derken sesin daha yakından, cebimden geldiğini anladım. vaaza kendini vermiş cemaat telefonumun zil sesiyle hocadan kopmuş cim kerri edasıyla kafalarını sallamaya başlamışken telefonu çıkardım ve ekrana baktım. hayırdır inşallah, captano arıyor. ayaklandım ve kafalarını sallayan 70lik dedelerin arasından cami kapısına doğru yöneldim. telefonu açtım. uğur abi ile hal hatır sormaya başlamıştık ki, sesin kesik kesik gelmesinden dolayı sanırım* uğur abi namazdamısın oğlum gibisinden bir şey dedi. ben daha fazla sesin kesilmesine dayanamadım ve orda kesmek zorunda kaldım muhabbeti. kaptanla konuşmamın arasına boğuk bir mikrofon sesi girmesini istemiyordum. ayakkabılarımı aldım ve cami dışına çıktım. tam kaptanıma "bir daha ara uğur ağabey" diye mesaj atarken telefondan camide duyduğum ses geldi... coldplay-viva la vida. her şey yeniden başlıyordu. dokunmatik telefonumun ekranındaki "cevapla" butonuna sakince dokundum. -şimdi konuşalım abi, dışarı çıktım-
uğur abi bana ilk konuşmada "namazda mısın oğlum" kısmını öylesine söylediğini benim namazda olmamla onu söylemesinin uyuşmasının bir tesadüf olduğunu anlatırken sözünü kestim. cuma gününün verdiği ilmi ve uhrevi havayla "tesadüf değil tevafuk" diye uyardım... ıhıhım. cuma günü çarpılmayalım uyardım dediğim kısım yalandı.
uğur abi beni transfer etmek istediğini, yunanistan sınırından getirdikleri 12 defa şampiyonlar ligi deneyimi yaşamış mücadeleci ortasaha oyuncusunun* lisansının yetişmediğini, özbekistan takımı bunyadkor'un bir maçlığına kiralamak istediği eto gibi bir maçlığına üstün performansımdan yararlanmak istediğini anlattı. bu bir maç karşılığında benden 15 tl alacağını da belirtince "maç çinde de olsa gidiniz" mottosunu aklıma getirerek bu şerefli görevi kabul ettiğimi bildirdim. sonra görüşme dileklerini birbirimize ilettik. ve...
ben de camiye girdim işte amk. nolcak devamında.
uğur abi bana ilk konuşmada "namazda mısın oğlum" kısmını öylesine söylediğini benim namazda olmamla onu söylemesinin uyuşmasının bir tesadüf olduğunu anlatırken sözünü kestim. cuma gününün verdiği ilmi ve uhrevi havayla "tesadüf değil tevafuk" diye uyardım... ıhıhım. cuma günü çarpılmayalım uyardım dediğim kısım yalandı.
uğur abi beni transfer etmek istediğini, yunanistan sınırından getirdikleri 12 defa şampiyonlar ligi deneyimi yaşamış mücadeleci ortasaha oyuncusunun* lisansının yetişmediğini, özbekistan takımı bunyadkor'un bir maçlığına kiralamak istediği eto gibi bir maçlığına üstün performansımdan yararlanmak istediğini anlattı. bu bir maç karşılığında benden 15 tl alacağını da belirtince "maç çinde de olsa gidiniz" mottosunu aklıma getirerek bu şerefli görevi kabul ettiğimi bildirdim. sonra görüşme dileklerini birbirimize ilettik. ve...
ben de camiye girdim işte amk. nolcak devamında.