1
senol gunes ve turgay seren'i istisna kabul edip bu sorunu acikliyorum.
harry kewell avustrulya'nin the sydney morning herald gazetesine verdigi son roportajinda: "in turkey everybody likes to attack." (turkiye'de herkes hucum etmeyi seviyor) diyerek aslinda bu sorunun kokeni aciklamistir. kucukken bile mahalle maclarinda futbolu bilmeyen, sisman gozlukluler kaleye koyulurdu cunku azicik topa vurmayi bilen ve seven herkes gol atmak isterdi. belki de o yuzden turkiye 1996'ya kadar ne bir dunya kupasina ne de bir avrupa sampiyonasina katilmistir. senol gunes'den sonra turkiye'nin yetistirdigi kalecilere bakarsak kova yasar*, hayrettin demirbas, engin ipekoglu'nu goruruz ki bu isimler bile neden buyuk turnuvalara katilamadigimizi anlatir bize. onlardan sonra yetisen "genc kaleciler" fevzi tuncay, metin aktas isimlerde fos cikmis, bir tek kotunun iyisi rustu recber parlamistir. onunda yan toplarda olan zaafini sagir sultan bile duymus ve hem milli takima hem de fenerbahce'ye onemli maclarda puan kayiplarina sebep olmustur. varisi volkan demirel'de ayni yolda ilerlemis ve kalede gene guven vermemeye devam etmistir.
galatasaray ise bu sorunu en az yasayan takimlardan biridir. tercihini cok iyi yabanci kalecilerden kullanan galatasaray, kalesini zoran simovic, taffarel*, mondragon* simdi de morgan de sanctis'e emanet etmistir. kaleyi devralan aykut ercetin ve orkun usak da kimseye guven vermemistir.
bu sorunun cozumu ise futbol anlayisinin degismesinde yatiyordur. "kalecilik en zor gorevdir; hata yaptigin zaman gotunu kurtaracak kimse yoktur" anlayisi bizde de oturmali ve kalecinin takimin yarisi oldugu bilinci oturmalidir. bu bilincle gencler kaleci olmaya tesvik edilmelidir. belki bugun futbol oynayan nice genc futbolcu, vasat birer futbolcu olabilirken belki de cok iyi kaleci olma firsatini tepiyordur. o firsat tepilmese belki bugun turkiye 2008 avrupa sampiyonu sifatini tasiyabilirdi. (bkz: rustu'nun almanya turkiye macinda yunus gibi bosa atlamasi) tabii ki de hali sahada bile kaleye gecmeyen bir toplumda bu anlayis ne kadar cabuk oturur bilmiyorum ama oturtulmasi icin cok ugrasilmalidir. aksi halde milli takim bazinda avrupa sampiyonlugu anca guzel bir hayalden oteye gecemez.
kalecilerden bahsetmisken fevzi tuncay'a bize sampiyonluk kazandiran iskasi icin bir kez daha tesekkur etmek istiyorum.
edit: imla/typo
harry kewell avustrulya'nin the sydney morning herald gazetesine verdigi son roportajinda: "in turkey everybody likes to attack." (turkiye'de herkes hucum etmeyi seviyor) diyerek aslinda bu sorunun kokeni aciklamistir. kucukken bile mahalle maclarinda futbolu bilmeyen, sisman gozlukluler kaleye koyulurdu cunku azicik topa vurmayi bilen ve seven herkes gol atmak isterdi. belki de o yuzden turkiye 1996'ya kadar ne bir dunya kupasina ne de bir avrupa sampiyonasina katilmistir. senol gunes'den sonra turkiye'nin yetistirdigi kalecilere bakarsak kova yasar*, hayrettin demirbas, engin ipekoglu'nu goruruz ki bu isimler bile neden buyuk turnuvalara katilamadigimizi anlatir bize. onlardan sonra yetisen "genc kaleciler" fevzi tuncay, metin aktas isimlerde fos cikmis, bir tek kotunun iyisi rustu recber parlamistir. onunda yan toplarda olan zaafini sagir sultan bile duymus ve hem milli takima hem de fenerbahce'ye onemli maclarda puan kayiplarina sebep olmustur. varisi volkan demirel'de ayni yolda ilerlemis ve kalede gene guven vermemeye devam etmistir.
galatasaray ise bu sorunu en az yasayan takimlardan biridir. tercihini cok iyi yabanci kalecilerden kullanan galatasaray, kalesini zoran simovic, taffarel*, mondragon* simdi de morgan de sanctis'e emanet etmistir. kaleyi devralan aykut ercetin ve orkun usak da kimseye guven vermemistir.
bu sorunun cozumu ise futbol anlayisinin degismesinde yatiyordur. "kalecilik en zor gorevdir; hata yaptigin zaman gotunu kurtaracak kimse yoktur" anlayisi bizde de oturmali ve kalecinin takimin yarisi oldugu bilinci oturmalidir. bu bilincle gencler kaleci olmaya tesvik edilmelidir. belki bugun futbol oynayan nice genc futbolcu, vasat birer futbolcu olabilirken belki de cok iyi kaleci olma firsatini tepiyordur. o firsat tepilmese belki bugun turkiye 2008 avrupa sampiyonu sifatini tasiyabilirdi. (bkz: rustu'nun almanya turkiye macinda yunus gibi bosa atlamasi) tabii ki de hali sahada bile kaleye gecmeyen bir toplumda bu anlayis ne kadar cabuk oturur bilmiyorum ama oturtulmasi icin cok ugrasilmalidir. aksi halde milli takim bazinda avrupa sampiyonlugu anca guzel bir hayalden oteye gecemez.
kalecilerden bahsetmisken fevzi tuncay'a bize sampiyonluk kazandiran iskasi icin bir kez daha tesekkur etmek istiyorum.
edit: imla/typo