18
çok kolaydır futbolculara saydırmak. uzun bir yazı yazmıştım, sanırım çok uzun diye kimse okumadı.
bu konuyla ilgili kısımları alıntı yapayım da bir de bu açıdan bakın.
--- alıntı ---
rijkaard maç önceleri kamp yaptırmıyor. futbolcularına, görebildiğimiz kadarıyla oldukça saygılı ve medeni davranıyor. bunların hepsi çok güzel insani özellikler elbette. bunlar türk futbolunda görülmüş şeyler değil. kamp yapmamayı daha önce deneyenler oldu ama başarılı olamadı. futbolcularına yaklaşımının çok saygılı ama mesafeli olduğunu biliyoruz. bunu bir çok kez dile getiren oldu. tipik bir avrupalı tavrı. işimi yaparım, işime ve iş arkadaşlarıma saygı duyarım, gerisi oyunculara kalmış durumu. eh, bunun pek işe yaradığını söyleyemeyiz. bunları öne sürüp futbolcuların profesyonel olmadığından bahsetmek saçma olur. benzeri şeyleri barcelona’lı oyunculardan da duymuştuk. sonradan, rijkaard’ın kıymetini bilemedik itirafı gelse de. keşke futbolcular değerini bilselerdi ama yılların profesyonellerinin alışmaları zor. ferhan şensoy bir kitabında baykal kent’le muhabbetini anlatır. şensoy her sabah tiyatroya prova için geldiğinde baykal kent’i sahnede yatarken bulur. akşamdan sabaha geçip sahnede sızarmış baykal. baykal kendini şöyle savunur, “abicim ferhan da saat 10:00’a prova koyardı, hiç türk olmayan saatlerde yani”. ferhan şensoy söylenenleri dinlemiş, hiç kuşkunuz olmasın.
futbolcular açısından “alışmadık götte don durmaz” hesabı oldu biraz. bu sözün ne demek olduğunu anladınız değil mi? rijkaard ne zaman bu sözü anlayacak o zaman işler değişir işte.
--- alıntı ---
--- alıntı ---
futbolcuların günahlarına gelelim. takım kötü gittiği müddetçe her zaman şerefsizlikle, ihanetle, sabotajla suçlanmıştır futbolcular türkiye’de. milyonluk eşekler, takım otobüsü taşlamalar, idman basmalar hep futbolculara yönelik olmuştur. şimdi yine öyle. halbuki bizim güzel sözlerimiz vardır “at sahibine göre kişner” gibi. yönetilen gruptur futbolcular. iş sadece paralarını ödemekle bitmez. sürekli ilgilenmek gerekir. en dandik amatör takımda bile böyledir bu işler.
rijkaard kısmında bahsettiğimiz rahatlık battı futbolculara. hoca topçuları sadece sahada yönetti. saha dışına karışmadı. aslında ne güzel değil mi? ama fazla özgürlük bozdu topçuları işte. kendi kendilerini motive edemediler, konsantre olamadılar. profesyonellik açısından bakılırsa saçma elbette ama bizim buraların yemekleri de başkadır, dizileri de profesyonellik anlayışı da. ne öğrendilerse öyle gider bu işler. bu, çocukların bilerek işledikleri bir günah değil belki ama günah sonuçta, cehennemde cezası var. rijkaard gibi şeker bir hocayı kaçırarak bu cezalarını çekecekler zaten. bu kadrodan da barcelonalı futbolcuların yaptığı gibi “pişmanız” açıklamaları gelebilir. ama bunu da bizim takımdalarken değil de, ya futbolu bıraktıklarında ya da başka takıma gittiklerinde söylerler. bizim can sıkıcı özelliklerimizden ama gerçeklerden biri de bu işte.
--- alıntı ---
--- alıntı ---
oyuncu kalitesi çok mu kötü peki? rijkaard’ın oynatmak istediği futbola göre yetersiz bir kadro elbette. bu konuya yukarıda değinmiştim.
kötü sonuçlar sebebiyle topçuların iştahları kaçtı, motivasyonları azaldı, konsantrasyonları kayboldu, anlaşılan rijkaard’a olan inançlarını da kaybettiler. burada rijkaard’ın hatası var diyemeyiz, hocanın modeli böyle. sadece saha içiyle ilgileniyor, motivasyon gibi şeylerle uğraşmıyor, belki de inanmıyor. açık söyleyeyim ben bunu çok mekanik ve eksik buluyorum . bu yeniden ayağa kalkmayı yönetimin sağlaması gerekirdi. bir de kaptan arda’nın takımı toparlaması gerekirdi belki. futbolcular bu konuda da birlikte hareket edemediler. sahada giden oyuna baros, kewell ve arda’dan başka isyan eden olmadı.
topçular bilerek oynamıyor? hem futbolcular kötü, yetersiz diyeceksiniz hem de sabote ediyorlar diyeceksiniz. yemezler. ikisi birden doğru olamaz. bu sebeple bu konuyla ilgili başka şey söylemek istemiyorum, saçmalıklara cevap vermeye gerek görmüyorum.
--- alıntı ---
*
bu konuyla ilgili kısımları alıntı yapayım da bir de bu açıdan bakın.
--- alıntı ---
rijkaard maç önceleri kamp yaptırmıyor. futbolcularına, görebildiğimiz kadarıyla oldukça saygılı ve medeni davranıyor. bunların hepsi çok güzel insani özellikler elbette. bunlar türk futbolunda görülmüş şeyler değil. kamp yapmamayı daha önce deneyenler oldu ama başarılı olamadı. futbolcularına yaklaşımının çok saygılı ama mesafeli olduğunu biliyoruz. bunu bir çok kez dile getiren oldu. tipik bir avrupalı tavrı. işimi yaparım, işime ve iş arkadaşlarıma saygı duyarım, gerisi oyunculara kalmış durumu. eh, bunun pek işe yaradığını söyleyemeyiz. bunları öne sürüp futbolcuların profesyonel olmadığından bahsetmek saçma olur. benzeri şeyleri barcelona’lı oyunculardan da duymuştuk. sonradan, rijkaard’ın kıymetini bilemedik itirafı gelse de. keşke futbolcular değerini bilselerdi ama yılların profesyonellerinin alışmaları zor. ferhan şensoy bir kitabında baykal kent’le muhabbetini anlatır. şensoy her sabah tiyatroya prova için geldiğinde baykal kent’i sahnede yatarken bulur. akşamdan sabaha geçip sahnede sızarmış baykal. baykal kendini şöyle savunur, “abicim ferhan da saat 10:00’a prova koyardı, hiç türk olmayan saatlerde yani”. ferhan şensoy söylenenleri dinlemiş, hiç kuşkunuz olmasın.
futbolcular açısından “alışmadık götte don durmaz” hesabı oldu biraz. bu sözün ne demek olduğunu anladınız değil mi? rijkaard ne zaman bu sözü anlayacak o zaman işler değişir işte.
--- alıntı ---
--- alıntı ---
futbolcuların günahlarına gelelim. takım kötü gittiği müddetçe her zaman şerefsizlikle, ihanetle, sabotajla suçlanmıştır futbolcular türkiye’de. milyonluk eşekler, takım otobüsü taşlamalar, idman basmalar hep futbolculara yönelik olmuştur. şimdi yine öyle. halbuki bizim güzel sözlerimiz vardır “at sahibine göre kişner” gibi. yönetilen gruptur futbolcular. iş sadece paralarını ödemekle bitmez. sürekli ilgilenmek gerekir. en dandik amatör takımda bile böyledir bu işler.
rijkaard kısmında bahsettiğimiz rahatlık battı futbolculara. hoca topçuları sadece sahada yönetti. saha dışına karışmadı. aslında ne güzel değil mi? ama fazla özgürlük bozdu topçuları işte. kendi kendilerini motive edemediler, konsantre olamadılar. profesyonellik açısından bakılırsa saçma elbette ama bizim buraların yemekleri de başkadır, dizileri de profesyonellik anlayışı da. ne öğrendilerse öyle gider bu işler. bu, çocukların bilerek işledikleri bir günah değil belki ama günah sonuçta, cehennemde cezası var. rijkaard gibi şeker bir hocayı kaçırarak bu cezalarını çekecekler zaten. bu kadrodan da barcelonalı futbolcuların yaptığı gibi “pişmanız” açıklamaları gelebilir. ama bunu da bizim takımdalarken değil de, ya futbolu bıraktıklarında ya da başka takıma gittiklerinde söylerler. bizim can sıkıcı özelliklerimizden ama gerçeklerden biri de bu işte.
--- alıntı ---
--- alıntı ---
oyuncu kalitesi çok mu kötü peki? rijkaard’ın oynatmak istediği futbola göre yetersiz bir kadro elbette. bu konuya yukarıda değinmiştim.
kötü sonuçlar sebebiyle topçuların iştahları kaçtı, motivasyonları azaldı, konsantrasyonları kayboldu, anlaşılan rijkaard’a olan inançlarını da kaybettiler. burada rijkaard’ın hatası var diyemeyiz, hocanın modeli böyle. sadece saha içiyle ilgileniyor, motivasyon gibi şeylerle uğraşmıyor, belki de inanmıyor. açık söyleyeyim ben bunu çok mekanik ve eksik buluyorum . bu yeniden ayağa kalkmayı yönetimin sağlaması gerekirdi. bir de kaptan arda’nın takımı toparlaması gerekirdi belki. futbolcular bu konuda da birlikte hareket edemediler. sahada giden oyuna baros, kewell ve arda’dan başka isyan eden olmadı.
topçular bilerek oynamıyor? hem futbolcular kötü, yetersiz diyeceksiniz hem de sabote ediyorlar diyeceksiniz. yemezler. ikisi birden doğru olamaz. bu sebeple bu konuyla ilgili başka şey söylemek istemiyorum, saçmalıklara cevap vermeye gerek görmüyorum.
--- alıntı ---
*