3136
kendisi büyük çoğunluğun da bildiği üzere harcanmıştır birileri tarafından. bunun üstüne çok da konuşmaya gerek yok, söylenecek pek bir şey kalmadı, sözün bittiği yeri de geçtik. devrimin eşiğindeydik belki, belki daha da kötüye gidecektik. takımdaki yeniçeri bildiklerimizle alakası yoktu belki, onlar temizlense düzelecek miydi, rijkaard istediklerini yapabilecek miydi? bunu hiç bir zaman öğrenemeyeceğiz.
şu an tek gerçek: rijkaard'ın gönderilmiş olduğu... onun da efendiliğinden hala tek bir gram kaybetmediği...
sabır zor iş. türk futbol dünyasında belki daha da zor. türkiye'deki futbol anlayışı da keza bir okadar anlaşılmaz. ne isteniyor, nasıl isteniyor, ne zamana isteniyor anlamak çok güç. ortada bir imkansız var... sancılara dayanamayan da bir anlayış. kim gelmiş, kim gelecek, kim gidecek daha önce de söylediğim gibi çok da umrumda değil. meselemiz; bu anlayışın olduğu ortamda, dünyaca ünlü bir ismin bile arkasında duramıyorken hangi ismin neyi nekadar değiştrebileceği.
ne olursa olsun diyoruz ama ilk sancıda çekiyoruz desteği olmaz bu kadar da deyip... ama olur aslında, tüm dünya takımlarında oluyor böyle dönemler her değişim esnasında. fakat bizde olamaz tabi, biz başarıya indeksli bir takımız. bugünü de kurtarmamız gerek yarınımızı düşünürken. tabi günün sıkıntıları bu şekilde her gün abartılarak büyütülen, üstlerine eklene eklene yeni yeni dertler doğurulan bir oramda yarının nasıl planlanacağı da bir muamma.**
beyler, biz frank rijkaard'ı gönderdik. farkında mısınız? gitti lan. türk futboluna hizmet etmek için gelmiş en kariyerli teknik direktörün çalışabilmesine izin vermedik. bildiğimiz gitti, ilişiğimiz kesildi. ağarttık kıvırcık saçlarını, istediğini yapana kadar belki saçlarının dökülmesine bile razıyken adam gönderdik. bildiğin siktiri çektik. istemiyoruz, senle bi bok olmaz dedik dünyanın kabul ettiği bir sistemin yaratıcılarından olan bu futbol adamına. evet,futbol adamı, yemişim teknik direktörlüğünü, fubolculuğunu filan bu adam bildiğin en geniş kelime anlamıyla futbolun adamıydı.
bu spora kafa patlatıp katkı sağlamış bir futbol adamı*.
p.s. : gheorge hagi'ye; seni çok seviyorum ve eminim rijkaard'ın sana bulunduğun ortamla ilgili söyleyecek bir kaç cümlesi vardır. dikkatli ol.
şu an tek gerçek: rijkaard'ın gönderilmiş olduğu... onun da efendiliğinden hala tek bir gram kaybetmediği...
sabır zor iş. türk futbol dünyasında belki daha da zor. türkiye'deki futbol anlayışı da keza bir okadar anlaşılmaz. ne isteniyor, nasıl isteniyor, ne zamana isteniyor anlamak çok güç. ortada bir imkansız var... sancılara dayanamayan da bir anlayış. kim gelmiş, kim gelecek, kim gidecek daha önce de söylediğim gibi çok da umrumda değil. meselemiz; bu anlayışın olduğu ortamda, dünyaca ünlü bir ismin bile arkasında duramıyorken hangi ismin neyi nekadar değiştrebileceği.
ne olursa olsun diyoruz ama ilk sancıda çekiyoruz desteği olmaz bu kadar da deyip... ama olur aslında, tüm dünya takımlarında oluyor böyle dönemler her değişim esnasında. fakat bizde olamaz tabi, biz başarıya indeksli bir takımız. bugünü de kurtarmamız gerek yarınımızı düşünürken. tabi günün sıkıntıları bu şekilde her gün abartılarak büyütülen, üstlerine eklene eklene yeni yeni dertler doğurulan bir oramda yarının nasıl planlanacağı da bir muamma.**
beyler, biz frank rijkaard'ı gönderdik. farkında mısınız? gitti lan. türk futboluna hizmet etmek için gelmiş en kariyerli teknik direktörün çalışabilmesine izin vermedik. bildiğimiz gitti, ilişiğimiz kesildi. ağarttık kıvırcık saçlarını, istediğini yapana kadar belki saçlarının dökülmesine bile razıyken adam gönderdik. bildiğin siktiri çektik. istemiyoruz, senle bi bok olmaz dedik dünyanın kabul ettiği bir sistemin yaratıcılarından olan bu futbol adamına. evet,futbol adamı, yemişim teknik direktörlüğünü, fubolculuğunu filan bu adam bildiğin en geniş kelime anlamıyla futbolun adamıydı.
bu spora kafa patlatıp katkı sağlamış bir futbol adamı*.
p.s. : gheorge hagi'ye; seni çok seviyorum ve eminim rijkaard'ın sana bulunduğun ortamla ilgili söyleyecek bir kaç cümlesi vardır. dikkatli ol.