8
cokus kelimesi ancak galatasaray'i kendisiyle kiyasladiginizda dogru kabul edilebilir. diger taraftan galatasaray'in sampiyonlar liginde 2001-2002 sezonunda, sampiyonlar liginde ilk gruptan cikip ikinci gruba kaldiginda ve bu grupta; barcelona,liverpool ve roma'nin bulundugu ve uefa tarafindan olum grubu olarak adlandirilan grupta, son maca kadar namaglup gidip, son macta ust tura cikma sansini kaybettiginden beri 10 degil sadece 8 sezon gecmistir. bu 8 sene icinde galatasaray avrupa'da vasatin ustunde basari gostermemekle beraber, utanc verici bir kac sonucla da karsilasmistir. bu sirada rakipler ne yapti derseniz, sadece fenerbahce'nin sampiyonlar ligi'nde, galatasaray'in 1989'da sampiyon kulupler kupasinda yari final oynamasindan 19 sene sonra, 2001 yilinda sampiyonlar ligi ceyrek finali oynamasindan 7 sene sonra, yani 2008 senesinde bir ceyrek final oynamistir.
uefa kupasi ve super kupa sampiyonluklari sirasinda herkesin gozden kacirdigi veya unuttugu bir nokta var ki, o donemde ne gs store ne fenerium ne de bjk store gibi takimlarin urunlerini taraftara direk olarak ulastirdigi magazalar yoktu. bir forma almak icin beyoglundaki kucucuk magazaya az yol tepmedim! yayin gelirleri desen simdikiyle karsilastirilmaz bile. eh 24binlik stad ile ne derece buyuk kombine geliri saglayabilirsiniz ortada. belki galatasaray'in kacirdigi en buyuk firsat futbolcularini iyi bir bedel ile avrupaya satamamak oldu. burda sucu hemen okan buruk ve emre belezoglu'na atacak degilim. bu noktada yonetiminde ciddi hatalari olmustur ancak yine de teknik yonden alt yapisi olusturulmus uefa ve super kupa basarilari, idari yonden turkiye'de ve galatasaray'da bir alt yapiya sahip degildi. 6 senede 5 sampiyonluk, turkiye kupalari, cumhurbaskanlik, super kupa, uefa kupasi, ceyrek finaller malesef galatasaray'a sagladigi imajla paralel olcude maddi gelir saglamadi.
butun bu basiretsizlik ile sartlarin ortaklasa sagladigi olumsuz maddi durum sirasinda odenen yuksek primler ve futbolcu maaslari da isin cabasi olmustur. bu sirada rakipler galatasaray'in seviyesine cikmak icin bir yol bulamayinca, galatasaray'i kendi seviyelerine cekmek icin her yolu denemis, galatasaray'in stat projesinin hayata gecmemesi icin her seyi yapmis ve mecdiyekoydeki projenin onune tas koymuslardir. kadikoy ve dolmabahce sehir merkezi degil sadece mecdiyekoy sehir merkezi gibi davranilip " sehir merkezine stat yapilmaz" diye ayyuka cikmistir bu donemde. simdi kadikoyde 50bin kisilik, dolma bahcede 35 bin kisilik statlar aslanlar gibi dururken, mecdiyekoydeki 45bin kisilik proje maketten oteye gidemeyerek galatasaray'a malum sezonlari kacirtmistir.
en nihayetinde 2010 sezonuna gelindiginde galatasaray'in ligde sampiyonluk ve diger kupalarda kimseden geride kalmadigini, avrupada yakaladigi basarilarin hala yanindan bile gecilmedigini gormekteyiz, ancak galatasaray kendi hedeflerine de gidememekte oldugunu soylemek zorundayiz. simdi benimde acik olarak elestirdigim adnan polat ve yonetimini, iki yildan beri yaptigi tercihleri ilk adimda kim elestirebilir? teknik direktor olarak rijkaard'in gelmesi, harry kewell, milan baros, lincoln, elano, nonda, keita, dos santos, jo alves, lucas neill, misimovic gibi yabancilarin sacma sapan ucuncu sinif yabancilarla gecen yillardan sonra takima kazandirilmasi hep transfer bombalari ve zaferleri olarak karsilanmadi mi? ancak bir kisim futbolcu kendi adaptasyon saglayamadi ve en basta malesef rijkaard takima ne oyun anlayisinda ne de futbolcu istikrarinda bekleneni veremedi. burda sucu tamamen yonetime atmak insafsizlik olur.
simdi galatasaray'in cokus belgeselini cekenler, fenerbahce'nin varlik icinde yokluk cekmesini, besiktas'in son 20 yilda 5 sampiyonlugunun oldugunu falan gormezden geliyor ya, bu bile turkiye'de tek buyuk galatasaray oldugunu oylesine gosteriyor ki!
sonuc itibariyle son 10 sene degil 8 senede " galatasaray avrupa'da bir baska oynuyor" sozunu soyletemeden gecti. simdi turk telekom arena ve riva arazisi gelirleri ile maddi anlamda sikintilari geride birakacak olan galatasaray, florya'dan cikacak kendi evlatlariyla, is ahlaki olan kaliteli yabancilari, kimyasi takimla uyum gosterecek bir teknik direktorle birlestirirse, herkes elleriyle topraga basip yukseldiginde galatasaray'in neler yapacagini gorecektir.
uefa kupasi ve super kupa sampiyonluklari sirasinda herkesin gozden kacirdigi veya unuttugu bir nokta var ki, o donemde ne gs store ne fenerium ne de bjk store gibi takimlarin urunlerini taraftara direk olarak ulastirdigi magazalar yoktu. bir forma almak icin beyoglundaki kucucuk magazaya az yol tepmedim! yayin gelirleri desen simdikiyle karsilastirilmaz bile. eh 24binlik stad ile ne derece buyuk kombine geliri saglayabilirsiniz ortada. belki galatasaray'in kacirdigi en buyuk firsat futbolcularini iyi bir bedel ile avrupaya satamamak oldu. burda sucu hemen okan buruk ve emre belezoglu'na atacak degilim. bu noktada yonetiminde ciddi hatalari olmustur ancak yine de teknik yonden alt yapisi olusturulmus uefa ve super kupa basarilari, idari yonden turkiye'de ve galatasaray'da bir alt yapiya sahip degildi. 6 senede 5 sampiyonluk, turkiye kupalari, cumhurbaskanlik, super kupa, uefa kupasi, ceyrek finaller malesef galatasaray'a sagladigi imajla paralel olcude maddi gelir saglamadi.
butun bu basiretsizlik ile sartlarin ortaklasa sagladigi olumsuz maddi durum sirasinda odenen yuksek primler ve futbolcu maaslari da isin cabasi olmustur. bu sirada rakipler galatasaray'in seviyesine cikmak icin bir yol bulamayinca, galatasaray'i kendi seviyelerine cekmek icin her yolu denemis, galatasaray'in stat projesinin hayata gecmemesi icin her seyi yapmis ve mecdiyekoydeki projenin onune tas koymuslardir. kadikoy ve dolmabahce sehir merkezi degil sadece mecdiyekoy sehir merkezi gibi davranilip " sehir merkezine stat yapilmaz" diye ayyuka cikmistir bu donemde. simdi kadikoyde 50bin kisilik, dolma bahcede 35 bin kisilik statlar aslanlar gibi dururken, mecdiyekoydeki 45bin kisilik proje maketten oteye gidemeyerek galatasaray'a malum sezonlari kacirtmistir.
en nihayetinde 2010 sezonuna gelindiginde galatasaray'in ligde sampiyonluk ve diger kupalarda kimseden geride kalmadigini, avrupada yakaladigi basarilarin hala yanindan bile gecilmedigini gormekteyiz, ancak galatasaray kendi hedeflerine de gidememekte oldugunu soylemek zorundayiz. simdi benimde acik olarak elestirdigim adnan polat ve yonetimini, iki yildan beri yaptigi tercihleri ilk adimda kim elestirebilir? teknik direktor olarak rijkaard'in gelmesi, harry kewell, milan baros, lincoln, elano, nonda, keita, dos santos, jo alves, lucas neill, misimovic gibi yabancilarin sacma sapan ucuncu sinif yabancilarla gecen yillardan sonra takima kazandirilmasi hep transfer bombalari ve zaferleri olarak karsilanmadi mi? ancak bir kisim futbolcu kendi adaptasyon saglayamadi ve en basta malesef rijkaard takima ne oyun anlayisinda ne de futbolcu istikrarinda bekleneni veremedi. burda sucu tamamen yonetime atmak insafsizlik olur.
simdi galatasaray'in cokus belgeselini cekenler, fenerbahce'nin varlik icinde yokluk cekmesini, besiktas'in son 20 yilda 5 sampiyonlugunun oldugunu falan gormezden geliyor ya, bu bile turkiye'de tek buyuk galatasaray oldugunu oylesine gosteriyor ki!
sonuc itibariyle son 10 sene degil 8 senede " galatasaray avrupa'da bir baska oynuyor" sozunu soyletemeden gecti. simdi turk telekom arena ve riva arazisi gelirleri ile maddi anlamda sikintilari geride birakacak olan galatasaray, florya'dan cikacak kendi evlatlariyla, is ahlaki olan kaliteli yabancilari, kimyasi takimla uyum gosterecek bir teknik direktorle birlestirirse, herkes elleriyle topraga basip yukseldiginde galatasaray'in neler yapacagini gorecektir.