3
bu hegemonyanın 2 tane başlıca sebebi vardır. kanımca ikincisi ve nispeten az önemli olanından bahsedeyim önce. anadolu klüplerinin ekonomik güçleri yoktur. pek çoğu belediyelerin ve sair kamu kurumlarının destekleriyle nefes almaktadır. bunun o şehirde yaşayan insanların o şehrin takımı yerine üç büyüklerden bir takımı destekliyor olması şeklinde izahı yetersizdir. anadoluda yeterli sermaye gücü vardır. futbolun tanınırlığı ve reklam gücü göz önüne alındığında her şehirdeki takıma 2-3 şirket arka çıksa ucunda sağlayacağı ekonomik menfaatlere binaen, o takımların hepsi civa gibi olur.
diğer ve önemli olan sebep ise, anadolu takımlarının mantıklı ve fayda sağlayıcı şekilde yönetilmemesidir. teknik direktör ve kadro istikrarı konusunda tekinsiz olmalarıdır. şehirden 2 şirket sahip çıksa edinilecek ekonomik güç ile kadro istikrarı yakalanır, serie a değil ya burası yeter de artar bile. ama her sene 2-3 kere teknik direkötr değiştiren gudik yönetim anlayışı kadro ve oyun istikrarını sarsmakta, klüpleri hedefsiz ve iddiasız kılmaktadır. böyle olunca da yarın ne oalcağı belli değil, neden yatırım yapayım görüşü doğmaktadır anadolu sermayedarlarında. bu açıdan bu bir kısır döngü olarak görünse de, şu anki imkanlarıyla 3 sene aynı hocaya emanet edilen bir anadolu takımı, en azından dişini gösterir, 2 sene sonra da arkasına sağlam sponsorlar bulur.
aslolan yönetim başarısıdır. anadolunun zayıf kalması, futbol takımı yönetmeyi sahip oldukları şirketi yönetmek zanneden vizyonsuz işadamlarından başkan yapılması ya da bürokrasi içinde yoğrulmuş; istese de bu işi hakkıyla yapması imkansız idari-mülki amirlerin ağılarına bakılmasıdır. profesyonelce klüp yönetimi anadoluya uğradığı an türkiye liglerinin kaderi değişecektir, ve her sezon başka bir anadolu takımı lig ikinciliği için yarışa katılacaktır. birincilik favorisi için ise tabii ki (bkz: galatasaray)
diğer ve önemli olan sebep ise, anadolu takımlarının mantıklı ve fayda sağlayıcı şekilde yönetilmemesidir. teknik direktör ve kadro istikrarı konusunda tekinsiz olmalarıdır. şehirden 2 şirket sahip çıksa edinilecek ekonomik güç ile kadro istikrarı yakalanır, serie a değil ya burası yeter de artar bile. ama her sene 2-3 kere teknik direkötr değiştiren gudik yönetim anlayışı kadro ve oyun istikrarını sarsmakta, klüpleri hedefsiz ve iddiasız kılmaktadır. böyle olunca da yarın ne oalcağı belli değil, neden yatırım yapayım görüşü doğmaktadır anadolu sermayedarlarında. bu açıdan bu bir kısır döngü olarak görünse de, şu anki imkanlarıyla 3 sene aynı hocaya emanet edilen bir anadolu takımı, en azından dişini gösterir, 2 sene sonra da arkasına sağlam sponsorlar bulur.
aslolan yönetim başarısıdır. anadolunun zayıf kalması, futbol takımı yönetmeyi sahip oldukları şirketi yönetmek zanneden vizyonsuz işadamlarından başkan yapılması ya da bürokrasi içinde yoğrulmuş; istese de bu işi hakkıyla yapması imkansız idari-mülki amirlerin ağılarına bakılmasıdır. profesyonelce klüp yönetimi anadoluya uğradığı an türkiye liglerinin kaderi değişecektir, ve her sezon başka bir anadolu takımı lig ikinciliği için yarışa katılacaktır. birincilik favorisi için ise tabii ki (bkz: galatasaray)