resim
Metin Oktay
Mevki:Santrfor
Doğum:02.02.1936
Ölüm:13.09.1991 (55)
Uyruk:Türkiye
  • 360
    tarih 14 eylül… günlerden cumartesi. saat 10.00.
    istanbul kenti yorgun cuma gecesinin mahmurluğunda. ali sami yen stadı’nın önü adeta ana-baba günü. şeref tribünü tıklım tıklım dolu. sahanın üzerinde ise yüzlerce sivil dertli dertli dertleşiyor.
    stadın scorboard’unda “sevgili metin oktay daima aramızdasın. galatasaray spor kulübü” yazıyor. kapalı tribünün üzerinde ise sarı-kırmızı renklere bezeli bir afiş. “büyük kral, sen galatasaray varoldukça nesilden nesile ulaşacak, yaşanacaksın. çünkü sen, metin oktay’sın”.
    işte tam o sırada ali sami yen stadı’nın maraton kapısından içeri giriyor. açık tribünü ayakları üzerine değil, bu kez eller üzerinde hem de kadife eller üzerinde hafifçe yalayarak süzülüyor. kapalı tribünün önüne geliyor. şeref tribünü ayakta. kapalının ilk katı dolu. dopdolu. herkes ayakta.
    kral ise, ona gönülden bağlı sağlam bilekler üzerinde.
    her zaman ki gibi mağrur. yüzünde asil bir tebessüm var.
    şeref tribünün önünde bu kez tribündekiler ona saygı ile eğiliyor. işte tam o sırada bir alkış tufanı kopuyor.
    gözler yaşlı. yürekler dolu. tribünler “krallar ölmez. krallar ölmez” nidaları ile inliyor.

    “kral” yaşamının büyük bir bölümünü geçirdiği yeşil, yemyeşil sahanın tam ortasında. santra yuvarlağında. ve de veda maçında.
    kale direkleri mahzun. ağlar ise tek kelime ile perişan.
    açık tribünün bayrak direğinde iki galatasaraylı sporcu var. biri türk bayrağını göndere çekiyor. diğeri ise galatasaray bayrağını direğin ortasına indiriyor.
    “taçsız kral metin oktay. santrada.”

    sarı-kırmızılı takımın çeşitli sporcuları yanı başında. o sırada biri metin oktay’ın yanına sokuluyor sarı-kırmızılı formasının yanına sarı-lacivertli flamasını takıyor.
    herkes saygılı, herkes ölçülü. ama herkes üzgün. tribünlerde çıt bile çıkmıyor.

    bir ara gözler tanju çolak’ı arıyor. gerçek kral metin oktay’ın kendi elleri ile teslim ettiği krallık tacının yeni sahibi tanju çolak’ı arıyor.
    derken başkan alp yalman’ın stad hoparlöründen sesi geliyor. başkan yalman’ın sesi titriyor. kuşkusuz yüreği de öyle. başlıyor konuşmaya.
    “metin.. metin.. seni anlatamıyorum. senin için konuşmak çok zor.. senin bize çok emeğin geçti.. biz sana borçlu kaldık.. güle güle sevgili kral..”
    yalman ağlıyor.. herkes ağlıyor..

    derken mikrofonu naci özkaya alıyor. özkaya da ağlıyor. heyecanlanıyor. özkaya “ ben tüm sporcu arkadaşların adına seni uğurlamak istiyorum.. sen türkiye’nin gelmiş geçmiş ve de gelecekteki en büyük golcüsüsün.. en büyük futbolcususun.. güle güle metin..” diyebiliyor.

    ardından da kral, yarım asırlık yaşamını geçirdiği stada, sahaya ve de tribünlere son kez bakıyor. tribündekileri içte, saygılı-tıpkı aktif sporculuk yaşantısındaki gibi selamlıyor. tribünler ise onu gözleri yaşlı şekilde uğurluyor.

    taçsız kral.. dev golcü.. eşsiz sporcu.. büyük insan.. metin oktay.. sessiz sedasız geldiği gerçek yuvası ali sami yen stadı’nı sessiz sedasız bir şekilde terk ediyor.

    kadife bileklerin, sevgi dolu ellerin üzerinde bu kez yıllarca çalıştığı milliyet gazetesine doğru yolculuğa çıkıyor.
    istanbul sokakları sakin, istanbul halkı hüzünlü.. gökyüzü sıkıntılı.. güneş ise yüzünü göstermekte kararsız.

    istanbul emniyet müdürü mehmet ağar. trafikten sorumlu istanbul emniyet müdür yardımcısı mehmet çetin alp’in aldırdığı süper önlemlerle oktay stadlardan sanraki ikinci yuvası milliyet’e geliyor. kendisini burada spordan sorumlu devlet bakanı ilhan aküzüm, istanbul valisi hayri kozakçıoğlu, gazetemiz genel yayın yönetmeni doğan heper, spor servisi sorumlu müdürümüz şansal büyüka, gazetemiz genel müdür yardımcıları, milliyet spor servisi arkadaşları, gazeteciler karşılıyor.

    milliyet’teki uğurlama töreninde kahraman bapçum bir konuşma yapıyor ve “eşsiz sporcu.. büyük insan.. gerçek kral”ın yaşamını, özelliklerini anlatıyor.
    milliyet’teki mesai arkadaşları sarı-kırmızı renklerden oluşan çiçekler ile oktay’ı ikinci yuvasından uğurluyor.

    oktay’ın üçüncü durağı ise fatih camii.
    yollar kesilmiş.. insanlar ayakta.. avlu ise adeta insan seli.. gönüller bir, yürekler yumak olmuş..
    gözler yaşlı..
    metin oktay, kuşkusuz mutlu..

    galatasaraylısı.. fenerbahçelisi.. beşiktaşlısı.. trabzonsporlusu.. sonuçta tüm türkiye hemen hemen herkes orada.

    oktay’ın tabutunun üzerindeki galatasaray forması ile fenerbahçe flamasının yanına bu kez beşiktaş’ın ufak bir bayrağı asılıyor.
    derken, birer ikişer metin oktay’ın futbolcu arkadaşları fatih camiine geliyor.
    bir zamanlar büyük coşku içinde sahaya çıkan.. kimi zaman birbirlerine rakip olan. kimi zaman milli forma altında ulusal başarılar için ter döken futbol kahramanları bunlar. türk futbolunun eşsiz kahramanları bunlar.
    onlar da metin oktay’ın veda maçına davetli. ama bu kez onlar heyecanlı. hepsinin dizi titriyor. yürekleri acı dolu.
    yaşlı gözlerle metin oktay’a, metin oktay’larına bakabiliyorlar.

    kral, sevenlerinin sevgi çemberinde. herkes birbirini eziyor. metin oktay’ın üzerine kapanıyor. kapanıyor . ve de sel gibi göz yaşı döküyor.

    devlet bakanı imren aykut, devlet bakanı ilhan aküzüm, shp genel başkanı erdal inönü, istanbul anakent belediye başkanı nurettin sözen metin oktay’ın eşi servet oktay’a başsağlığı diliyor.

    tam o sırada tanju çolak fatih camii’ne geliyor. ama gelmesi ile birlikte birkaç kendini bilmezin reaksiyonuyla ortadan kayboluyor.

    ve sabahtan beri yüzünü göstermekte nazlanan güneş ortaya çıkıyor.

    kral’ın naaşının dini vecibeleri yerine getiriliyor.

    fatih camii’nin avlusu ise artık metin oktay’ın sevenlerine dar geliyor. avlu bitiyor, yollar kapanıyor. halk fatih’e sığmıyor adeta.
    daha sonra oktay artık son yolculuğu için kozlu mezarlığına doğru yöneliyor.

    ama buna inanın imkan yok.
    sevenler önüne çıkıyor bu kez.
    gidemezsin diye diretiyor.
    kimse ona yol vermiyor.
    insanlar birbirinin üstünde.

    ortada aşılması gereken bir etten-kemikten oluşan baraj var.

    kral çaresiz. dini görevliler çaresiz. herkes birbirinin üzerinde. dillerde ise şu şarkı söyleniyor.
    “bir şarkısıne sen ömür boyu sürecek, yıllarca dillerden düşmeyecek.”

    işte tam o arada. evet, evet yanlış değil tam o sırada kral tabutunda başlıyor gözyaşı dökmeye. o da razı değil veda maçının bu şekilde bitmesine. o da memnun değil, kendisini sevenleri bu denli ansız bırakıp gitmeye.
    ama o inanın çok mutlu. artık biliyor ki, çıktığı uzun yolculuğa rağmen, yine kalplerde.
    dünya varolduğu sürece de hep gönüllerde.

    kral için yazdılar :

    faik çetiner : onu seyredenler ne büyük futbolcu, onu tanıyanlar ne büyük bir insan olduğunu çok iyi bilirler. biz on hem seyredip hem tanıdığımız için kendimizi şanslı sayıyoruz. nur içinde yat metin abi.
    kenan şengül : bir efsaneydi metin oktay. ister galatasaraylı, ister beşiktaşlı, ister fenerbahçeli olsun. tüm sporseverlerin sevgisini alırdı. gol atma sanatının en usta uygulayıcısı olarak ün yaptı. izleyenler onu anlatırken “taçsız ama tahtlı bir kraldı” diyecekler.

    tayfun gündoğar : sevdiklerine “ı love you” derdi metin oktay. onu anlatmak mümkün değil. krallar ölür mü hiç? çok eski maçlarda attığı gollerle bize sevinç göz yaşları döktürmüştü. şimdi bu ölümde nereden çıktı, allah aşkına kral ağlatma bizi.

    aytekin ceylan : ona taçsız kral derdik. o futbolumuzun başının tacıydı. yine bir öpücük gönderip gittin kralım. ama bizden ayrılamazsın, seni kalbimize gömdük.

    şansal büyüka : şimdilerin pırıl pırıl çiminde metin oktay’ı düşünüyorum da, attığı golleri, oynadığı futbolu hangi sayfalara sığdırdık… hangi alkışlarla hakkını teslim edebilirdik… metin oktay olmak, metin oktay’a benzemek, sadece metin oktay’a mahsustur. metin oktay taklit bile edilemez. taklit edilse de bir şey değişmez. ne demişler taklitler asıllarını yaşatır.

    islam çupi : insan sevgisi, insan dostluğu. sempatikliği, sevecenliği, zerafeti, bir şeyler verme konusundaki tek taraflı yırtınışı ile bir adam sembolü, bir beşeriyet ilahı idi metin oktay... inanamadım ama doğru galiba. ben bu bendeki ölüme razı olurdum, keşke metin’i yaşatabilse idi, bu ölüm.

    kahraman bapçum : bizden sonraki kuşakların onu sadece büyük, çok büyük bir futbolcu olarak hatırlaması, onun gerçek büyüklüğüne karşı ihanet olur. bugün sıcağı sıcağına vurgulamak istedim. onun futbolculuğu kadar insanlığının da büyük olduğunu bilenler hayattayken vurgulamak istedim. özleyeceğim kara oğlanı. özleyeceğim meto’yu. daha sonraları da o bizi çok özleyecek, kuşkusuz. çünkü biz ölüyüz, efsaneler ölmez ki…

    necati karakaya : o futbola veda ederken, yıldırm gürses ilebirlikte bir plak hazırlamıştık. plağın bir yüzünde ben metin oktay’ın gollerini anlatıyordum. arka yüzünde, yıldırım gürses’in okuduğu şu beste vardı : “bir kral taht bıraktı metin sana elveda”.

    can bartu : ben metin oktay’ı kaybettiğimize inanmıyorum. o dün gitti. ve giderken de benden de bir şeyler aldı götürdü. şimdi benden, o “anlatılması mümkün olmayan adamı” anlatmam isteniyor. bunu nasıl yaparım?

    hıncal uluç : gözlerimden yaşlar süzülmüyor, yağıyor artık. “metin ol!” diyorum kendi kendime “metin ol!...” nasıl olayım? metin artık yok ki.

    talay erker : onu satırlara sığdırmak kolay değil. iki kelimeyi çok kullanırdı “hayatım” ve “anacığım”. anacığını dünyalara değişmezdi. şimdi onun yanına gittiği için belki de mutlu. ama “hayatım”… istenildiği gibi bitmedi. ağlar durduramamıştı onu. durdurmak isteyen ağları da yırtmıştı. ama bir kum torbası durdurdu.

    rauf tamer : ülkenin kralı’ydı o…gerçek kral’ı. çünkü taht meraklısı değildi. taç arsızı hiç olmadı. çünkü şimdiki uyduruk krallar gibi şöhrete ve servete asla esir olmadı. çünkü sırf galatasaraylıların değil türkiye’nin sevgilisiydi. sırf futbolcu değil, önce insandı.

    eşfak aykaç : nazik, saygılı, terbiyeli, dürüst, çok ince düşünceli, cana yakın ve alabildiğince sevimli bir yaradılış ve allah’ın pek az gence nasip ettiği , fevkelade meziyetlerle donanmış bir “büyük” ve “nadide” futbolcu idi metin. ailesine, galatasaray camiasına, türk futboluna ve bütün memlekete başsağlığı diliyorum.

    doğan koloğlu : futboldaki uzmanlığı “gol atmak”tı. yani rakip takımın bütün ümitlerini kıran, adeta yaşam gücünü ezen, taraftarını üzüntüye boğan kişiydi. bir felsefi anlayışa göre, yenilmek “ölüm provasıdır”. ben cenazede sadece “gol konuşmak, gol düşünmek” istiyorum. çünkü fizik ve vücut fanidir ama, bay gol ölümsüzdür.

    rıdvan yelekçi : metin, türk futbolunun kralı’ydı. metin ölmedi. futbolu seven, sevmeyen 60 milyon türk’ün kalbinde yaşayacak. çünkü metin ve metin gibiler ölmezler. tribünde maç seyrederken, “rıdvan ağabey, bunları da yaz” diye seslenirdi. yazdım metin’ciğim yazdım. ama emin ol ki benim için çok zor oldu.

    ziya şengül : metin oktay’ı tarif etmek, büyüklüğünü anlatmak istiyorum. ne mümkün… anlatamıyorum… kimse de anlatamaz… gollerin her türlüsünü atan adamdı. insanlığına gelince “adam gibi adamdı.”

    sanlı sarıalioğlu : saygılı, sevecen, alçak gönüllü, hoş görülü… efendi mi efendi… insan mı insan… futbolcu mu futbolcu… hangi yönüyle bakarsan bak, dört dörtlük bir koca adam, bir koca çınar, bir güzel insan.

    arman talay : “ağabeyciğim”siz, “kardeşim”siz kimseye hitap etmeyen bir beyefendi… metin oktay’ı kim unutabilir? dün süperimizdi, bugün hayalimizdi, yarınlar için sembolümüz olacak. nur içinde yat metin oktay.

    coşkun özarı : kral dostum benim… sen ölmedin… uzun bir uykuya daldın… dünyada futbol varoldukça, seni uyandıracağız. yine beraber olacağız. kusura kalma.

    necmi tanyolaç : metin oktay’ı kaybettik. herkes bir yerinden vuruldu. benim gazetecilik yaşamımın yarısında o vardı. acılarıyla, sevinçleriyle, başarılarıyla, renkli olaylarıyla. herkeste metin oktay sevgisi ve anısı vardır. bir acı, dün sabah ansızın geldi, yüreğimizden vurdu. buna dayanılmaz. “metin ol!” diyor dostlarım. bizim onu ne kadar sevdiğimizi bilenler, biz de metin’i sevenlere “metin olun!” diyoruz. “metin” olmak” kolay mı?

    orhan ayhan : ah, sevgili metin. sana o zamanlar kral tacı alacağımıza, keşke bir emniyet kemeri hediye etseymişiz. nur içinde yat, ruhun şad olsun. milyonların duası daima seninledir.

    ahmet çakır : metin oktay bizim ilahımızdı. mahalle aralarında partal ayakkabılarla naylon topun peşinde koşarken, hepimiz birer metin oktay’dık… attığımız her golde bunun kanıtıydı. onun gibi sevinmeye, onun gibi yürümeye çalışırdık. onu taklit etmeye çalışmak bile büyük bir gururdu.

    abdülkadir yücelman : metin, bize öyle bir şut attın ki, içimizi deldi geçti. tıpkı ağları delip geçen golün gibi.

    güngör mengi : ruhunun güzelliği yüzüne vurmuş bir adamdı o. kralın tahtı kim bilir daha ne kadar boş kalacak. çünkü onun iyiliğini yaşayanların futbolları yetersiz kaldı. futboluna yaklaşanların ise öteki nitelikleri eksik kaldı.

    kazım kanat : ey yetkililer… ey metin oktay’ın dostları… ey izmirli’ler… metin oktay’ın ismini hiç olmazsa doğduğu şehir izmir’deki alsancak stadı’na verin. hepimizin kalbinde ölümsüz olan metin oktay’ı böyle yaşatalım.

    *
App Store'dan indirin Google Play'den alın