• 3
    eskide star gazetesi her gazeteye bir adet pepsi verirdi. koca koca adamlar o nimetten sebeplenmek için, işe her zaman gittikleri saatten yarım saat erken kalkar ve gazete büfeleri önünde sıraya girerdi. onlara gaipten bedavaya para çıkmış kutsal insan muamelesi yapmamızı sağlayan zihniyetti star gazetesi zihniyeti. her sabah akdeniz caddesinden fatih camii'nin altında bulunan taş mektep ya da diğer adıyla fatih ilköğretim okuluna giderken görürdüm. sanırdım 13 yaşında ve 8. sınıfa gidiyordum o gazete çıktığı zaman. bedava sirke baldan tatlıydı hep. o zamanlar büyük krize bir sürükleniş vardı ve her esnafın yüzünde yalancı gülümseme, dilinde yalancı umutlar.

    umut...

    işte o zaman umut kelimesinin gerçek anlamını yavaşça kavramaya başlamıştım. bir şeylerin olacağına umut etmek. ummak. sanmak fiilinin iyimser olanı desem kısa ve öz bir tanımla bitirirdim aslında ama hep daha fazlasıydı umut etmek. umut etmek deyince bir şeylerin iyiye gitmesi fikri daha çok aklıma yatardı. bir şeyler kötüye gitsin diye umutlanmadım hiç. onun adına garez derlermiş büyüklerden öğrendik.

    biz küçükken dünya daha basitti. bir şeylerin iyi olması için umut eder dururduk. artık insanlar o kadar temiz değil. bir şeylerin iyi olmasını umut etmiyorlar. el koyuyorlar duruma. bazen bir şeyler kötü gitse bile, onların iyi gitmesini istedikleri şeyler ilk sırada yer alabiliyor onlar için. halbuki dünya eskiden öyle dönmüyordu.

    en fazla okulun bahçesinden bakıp aşağıya umut ederdik büfeci murat abi çıksın da sosisli isteyelim diye. bir sosisli yemek için okulun sınırlarından çıkmak hiç aklımıza gelmezdi. eğer gelseydi de biraz fazla olurdu bu bizim için. saftık, ellenmemiştik ve hayalini kurmazdık okulun sınırlarından dışarı çıkmanın. dünya bize mi tersti bilmem ama bir sosisli için okuldan çıkan adamlar bize hiç kahraman görünmedi. korkuyla karışık, aman bana bulaşmasın da mantığıyla baktık hep. ama onların etrafında sosisliden biraz tatmak için dolaşanlar vardı. bana artık yemek gibi gelmezdi aslında, ben iğrenmezdim kimsenin ağzından ama yine de tenezzül etmeyen ve bunu dert etmeyenlerin yanına gitmek iyi gelirdi. orada o sosisliyi unutturacak bir sürü şey vardı. bir tenefüs sonra yine çıkardık demirlere, murat abi illa ki bir ara bakardı...

    sorosçu aslanlar mı? onlar da bir grup galatasaray sözlük yazarı. 7 kişi birleşip blog'a girmişler. allah kabul etsin.

    edit: star gazetesi pringles da dağıtırmış. kj öyle dedi.
App Store'dan indirin Google Play'den alın