35
mali konular beni aşar. o yüzden adnan polat'ın futbol takımı hakkında söyledikleriyle ilgili ufak notlar geçeyim istedim.
*belli ki frank rijkaard'a olan güveni alınan kötü sonuçlara rağmen sarsılmamış. sezon sonunda "durum ne olursa olsun" rijkaard'a yeni sözleşme önereceğiz diyebilmiştir ki; bu çok ciddi bir söylem. rijkaard'ın kabul edeceği takdirde yola rijkaard'la devam edilecek gibi görünüyor.
*keita transferiyle ilgili yaptığı açıklamada, birçok kişinin tahmin ettiği üzere, keita'nın disiplinsiz davranışlarını hedef gösterdi. milli takımdan geç dönmesi, saha içinde yaptığı aldatıcı hareketler gibi sebepler sunup, galatasaray sporcusunun önce ahlaklı olması gerektiğini belirtti. ayrıca takımdan ayrılmasına rijkaard ve ekibiyle birlikte karar verilmiş.
*rijkaard'ın söylediği iddia edilen "bir stoper ve bir kaleci istedim, alınmadı." sözü de ayyuka çıktı. ya da ortada söylenen bir yalan var ama kimin söylediği belli değil. zira rıdvan dilmen'in "rijkaard kaleci istedi mi?" sorusuna çok net "hayır" cevabı verdi. ufuk ve aykut'a güvenilmesi gerektiğinden bahsetti. umarım yanılmazlar bu konuda.
*yine bir diğer merak edilen konu forvet alternatifi konusuydu. burada da yine adnan polat'ın dediklerine göre, bir forvet arayışı varmış, ancak rijkaard istememiş. geçen sene forvet yokluğundan arda'yı forvette oynatmak zorunda kalan rijkaard'ın, elinde böyle bir imkan varken bu isteği reddetmesi kafamda soru işareti bırakmadı değil.
*zaman zaman çok gereksiz övgü arayışları içine girdi adnan polat. bu da bana göre galatasaray başkanına yakışmadı. yani içeriğinde barındırdığı kişilerin kim olduğu az çok belli olan bir facebook'taki galatasaray sayfasının dünyada lider oluşundan bahsetti ki; tüm konuşma içinde en itici detaylardan biriydi.
*jovanovic transferiyle ilgili açıklamalar yapsa da ben hala yap-bozu kafamda toparlayamadım. şimdi etik olarak şöyle denir: oyuncuyla görüşme yapabilmek için, öncelikle kulüple anlaşma zemini sağlanmalıdır. burada da galatasaray yanlış yorumlamadıysam oyuncuyla görüşmek istemiş, bu doğrultuda oyuncuyu istanbul'a davet etmiş, oyuncu da haliyle kulübünden bonservisini alarak istanbul'a gelmiş. e açık olan bir şey var ki bu oyuncuyla anlaşacağın kesin değil. yani sadece görüşmek için çağırdığınız iddia ediliyor. hal böyle olunca, oyuncunun bonservisini almasına sebep oluyor, geleceğini de riske atıyorsun. belli bir transfer görüşmesi yapmak istiyorsan önce oynadığı kulüple görüşürsün; bonservis detayları neyse konuşur, anlaşır, ardından oyuncu ve menajerleriyle anlaşma zemini ararsın. dediğim gibi bu konuda yanlış yorumladığım ya da bilmediğim, anlamadığım bir detay var. bilen beri gelsin.
***futbol takımının başarısızlığını genel olarak sakatlıklara ve şanssızlıklara bağladı ki; benim yine galatasaray kulübü başkanına yakıştıramadığım açıklamalar oldu bunlar. hele ki deplasmandaki karpaty lviv maçında yediğimiz gol için "yani 60 metreye top atılıyor, hakan'ın omzundan sekiyor, hiç yenmeyecek şanssız bir gol yiyoruz." gibisinden bir cümle kurdu ki evlere şenlik. ne şanssızlık ama! sakatlık konusunda ise, bu kadar sakatlığın sürekli galatasaray'ın başına gelmesi yalnızca tesadüf mü, ya da sağlık kuruluyla bir alakası olamaz mı şeklinde bir soru bekledim güntekin onay'dan fakat ne yazık ki gelmedi böyle bir soru. yine bu sakatlık mevzusunda, kurulan alternatif kadroda, kewell gibi sürekli sakatlanabilen bir oyuncunun alternatiflerinin aydın gibi, serdar gibi ondan 8-10 gömlek düşük oyuncuların olması veya elano'nun alternatiflerinin barış, ayhan gibi isimler olması sakatlık sonrası gelebilecek kötü sonuçların nedeni olamaz mı şeklinde de bir soru beklerdim açıkçası.
genel anlamda özellikle güntekin onay'ın dersine iyi çalışıp, etkili sorular sorduğu bir program oldu. rıdvan dilmen işin biraz daha taktik-teknik boyutlarını değerlendirmeye çalıştı. adnan polat da genel olarak tatmin edici oldu benim için, şu bahsettiğim birkaç istisna dışında.
*belli ki frank rijkaard'a olan güveni alınan kötü sonuçlara rağmen sarsılmamış. sezon sonunda "durum ne olursa olsun" rijkaard'a yeni sözleşme önereceğiz diyebilmiştir ki; bu çok ciddi bir söylem. rijkaard'ın kabul edeceği takdirde yola rijkaard'la devam edilecek gibi görünüyor.
*keita transferiyle ilgili yaptığı açıklamada, birçok kişinin tahmin ettiği üzere, keita'nın disiplinsiz davranışlarını hedef gösterdi. milli takımdan geç dönmesi, saha içinde yaptığı aldatıcı hareketler gibi sebepler sunup, galatasaray sporcusunun önce ahlaklı olması gerektiğini belirtti. ayrıca takımdan ayrılmasına rijkaard ve ekibiyle birlikte karar verilmiş.
*rijkaard'ın söylediği iddia edilen "bir stoper ve bir kaleci istedim, alınmadı." sözü de ayyuka çıktı. ya da ortada söylenen bir yalan var ama kimin söylediği belli değil. zira rıdvan dilmen'in "rijkaard kaleci istedi mi?" sorusuna çok net "hayır" cevabı verdi. ufuk ve aykut'a güvenilmesi gerektiğinden bahsetti. umarım yanılmazlar bu konuda.
*yine bir diğer merak edilen konu forvet alternatifi konusuydu. burada da yine adnan polat'ın dediklerine göre, bir forvet arayışı varmış, ancak rijkaard istememiş. geçen sene forvet yokluğundan arda'yı forvette oynatmak zorunda kalan rijkaard'ın, elinde böyle bir imkan varken bu isteği reddetmesi kafamda soru işareti bırakmadı değil.
*zaman zaman çok gereksiz övgü arayışları içine girdi adnan polat. bu da bana göre galatasaray başkanına yakışmadı. yani içeriğinde barındırdığı kişilerin kim olduğu az çok belli olan bir facebook'taki galatasaray sayfasının dünyada lider oluşundan bahsetti ki; tüm konuşma içinde en itici detaylardan biriydi.
*jovanovic transferiyle ilgili açıklamalar yapsa da ben hala yap-bozu kafamda toparlayamadım. şimdi etik olarak şöyle denir: oyuncuyla görüşme yapabilmek için, öncelikle kulüple anlaşma zemini sağlanmalıdır. burada da galatasaray yanlış yorumlamadıysam oyuncuyla görüşmek istemiş, bu doğrultuda oyuncuyu istanbul'a davet etmiş, oyuncu da haliyle kulübünden bonservisini alarak istanbul'a gelmiş. e açık olan bir şey var ki bu oyuncuyla anlaşacağın kesin değil. yani sadece görüşmek için çağırdığınız iddia ediliyor. hal böyle olunca, oyuncunun bonservisini almasına sebep oluyor, geleceğini de riske atıyorsun. belli bir transfer görüşmesi yapmak istiyorsan önce oynadığı kulüple görüşürsün; bonservis detayları neyse konuşur, anlaşır, ardından oyuncu ve menajerleriyle anlaşma zemini ararsın. dediğim gibi bu konuda yanlış yorumladığım ya da bilmediğim, anlamadığım bir detay var. bilen beri gelsin.
***futbol takımının başarısızlığını genel olarak sakatlıklara ve şanssızlıklara bağladı ki; benim yine galatasaray kulübü başkanına yakıştıramadığım açıklamalar oldu bunlar. hele ki deplasmandaki karpaty lviv maçında yediğimiz gol için "yani 60 metreye top atılıyor, hakan'ın omzundan sekiyor, hiç yenmeyecek şanssız bir gol yiyoruz." gibisinden bir cümle kurdu ki evlere şenlik. ne şanssızlık ama! sakatlık konusunda ise, bu kadar sakatlığın sürekli galatasaray'ın başına gelmesi yalnızca tesadüf mü, ya da sağlık kuruluyla bir alakası olamaz mı şeklinde bir soru bekledim güntekin onay'dan fakat ne yazık ki gelmedi böyle bir soru. yine bu sakatlık mevzusunda, kurulan alternatif kadroda, kewell gibi sürekli sakatlanabilen bir oyuncunun alternatiflerinin aydın gibi, serdar gibi ondan 8-10 gömlek düşük oyuncuların olması veya elano'nun alternatiflerinin barış, ayhan gibi isimler olması sakatlık sonrası gelebilecek kötü sonuçların nedeni olamaz mı şeklinde de bir soru beklerdim açıkçası.
genel anlamda özellikle güntekin onay'ın dersine iyi çalışıp, etkili sorular sorduğu bir program oldu. rıdvan dilmen işin biraz daha taktik-teknik boyutlarını değerlendirmeye çalıştı. adnan polat da genel olarak tatmin edici oldu benim için, şu bahsettiğim birkaç istisna dışında.