2508
bir soğuk savaş var; galatasaray'ı kendisinin olarak görenlerle, onun iyiliğini isteyenler arasında. bu emelleri için galatasaray'a alenen bok atmaktan, onu sahada ve saha dışında baltalamaktan çekinmeyenlerle ona bir futbol kültürü kazandırmak isteyen, gerçekten bir "futbol devrimi" yapmak isteyenler arasında. bu savaşta taraflar az çok belli, benim tarafım da belli. işte bu yüzden rijkaard'ın tarafındayım. tarafım, taraftarım ve elimden gelen 4-2-3-1 çözümlemeleri yapmaktan çok gönül desteği vermek, kimi sol bekte oynattığına takılmaktan çok istediklerini oynatamadığına sebep olanları eleştirmek, ve hatta gerekirse hedef göstermek. istese milan, liverpool, hiç olmadı ajax önüne sözleşmeyi koyabilecekken bizi tercih eden, halihazırda en popüler futbolu oynayan kulübün o meşhur uzay futbolunu inşa edenlerden birisi olan bu adamın yanında durmak, tarafında olmak bir galatasaraylı olarak bana gurur veriyor.
uğur meleke değilim ki objektif olmaya kasayım, jonathan wilson değilim ki oyunun analizini çıkarmaya uğraşayım. galatasaray taraftarıyım ve çok şükür şu duruma kim sebep oldu, kim asıl suçlu görebiliyorum. kulübüne ana avrat söven gazeteye röportaj veren futbolcusunun biletini kesmeyip hocasını bu futbolcuya mahkum eden, aynı gazetede o küfrü edenlerle yemek yiyen, önce "rijkaard bir devrimdir" deyip birkaç ay sonra "rijkaard da değişebilir" diyen yönetim dururken önümüzde, ben nasıl rijkaard'a "olmadı, olmayacak, git" diyeyim? ben nasıl kokuşmuş basının tüm iğrençliğiyle ona saldırdığını gördükçe canla-başla onu korumaya çalışmayayım? ben nasıl altı oyulanın, ateşe atılanın, hakkı yenenin tarafında olmayayım?
eleştiri, taktiksel çözümlemeler, durum değerlendirmeleri sizin olsun. ben tarafımı seçtim.
uğur meleke değilim ki objektif olmaya kasayım, jonathan wilson değilim ki oyunun analizini çıkarmaya uğraşayım. galatasaray taraftarıyım ve çok şükür şu duruma kim sebep oldu, kim asıl suçlu görebiliyorum. kulübüne ana avrat söven gazeteye röportaj veren futbolcusunun biletini kesmeyip hocasını bu futbolcuya mahkum eden, aynı gazetede o küfrü edenlerle yemek yiyen, önce "rijkaard bir devrimdir" deyip birkaç ay sonra "rijkaard da değişebilir" diyen yönetim dururken önümüzde, ben nasıl rijkaard'a "olmadı, olmayacak, git" diyeyim? ben nasıl kokuşmuş basının tüm iğrençliğiyle ona saldırdığını gördükçe canla-başla onu korumaya çalışmayayım? ben nasıl altı oyulanın, ateşe atılanın, hakkı yenenin tarafında olmayayım?
eleştiri, taktiksel çözümlemeler, durum değerlendirmeleri sizin olsun. ben tarafımı seçtim.