2495
üzerinden dönen tartışmaya bende katılmak istiyordum, çok atarlı cümleler, uzun tespitler yazacaktım madde madde, nasip olmadı.
bilen bilir ben pis çakma katalanımdır. barcelona'yı neredeyse galatasaray kadar severim, ama tabii uzun mesafe ilişkisi bir yere kadar yürüyor. galatasaray kadar canım ciğerim olamaz asla. ama neyse, severim işte. dün ilk kez bir barcelona maçına gitmek üzere bilet almak için sıradayım, barcelona'nın ortasındaki store'da. heyecan dorukta tabii. bir yandan da ıvır zıvır karıştırıyorum, kalemler, anahtarlıklar, "ayyy barcelona forması şeklinde küçük köpek giysisiiii çok şekeeeer alsam mııaa?" (köpeğim yok.) falan. zaten galatasaray'a da kızgınım bu ara, tamamen kendimi barcelona'ya vermişim yani.
birden yanımda birinin "rijkaard" dediğini duydum. önce onlara, sonra baktıkları televizyona döndüm. dönen barcelona'nın über fantastik başarıları ve harika futbolcuları temalı videoda 5 dakika rijkaard'a maruz kaldım. kitlendim tabii. birden sarı kırmızı oldu her şey yine. insanın aklına gelince kolay mı. suç üstü yakalanmış gibi. eşime sevgilimle basılmış gibiyim, anahtarlıkları bıraktım yerine falan. baktım iyice şizofrene bağlıyorum, yandaki biri katalan biri ingiliz olan adamları dinleyeyim dedim bari, ve kabaca çeviriyle şunu konuşuyorlardı, "yazık oldu lan adama gitti o ülkeye. türk ligi zaten boktan, takımdan iş çıkar belki diyorduk harry kewell, arda turan* falan ama baktım bu sene transfer bile yapmamışlar. adamın son halini gördün mü? gönderdiğimiz halinden 10 yıl yaşlanmış lan n'apıyolarsa artık."
n'apıyosak artık.
başka yer, başka zaman olsa "boktan sensin, türk ligi de sana girsin" diyeceğim yerde ağzım açık kaldım tabii. sonra arkadaşım geldi, "küçük köpekler için forma yapmışlar, çok şeker, hemen alıyoruz" dedi. (arkadaşımın köpeği yok.)
bilet falan almadan çıktım bir sigara içtim. rijkaard'ı neden ve ne kadar sevdiğimi düşündüm. tezleri siktir ettim. az önce official barcelona store'da göz göze gelişimi düşündüm. ondan sonra takımın başına gelmesi istenen adamları düşündüm. bir sigara daha içtim.
küçük köpek forması ve biletleri alan arkadaşım elimden almasa sigara elimi yakacaktı. öyle yani.
ve rijkaard üzerine tek kelime daha söylememeye karar verdim.
bilen bilir ben pis çakma katalanımdır. barcelona'yı neredeyse galatasaray kadar severim, ama tabii uzun mesafe ilişkisi bir yere kadar yürüyor. galatasaray kadar canım ciğerim olamaz asla. ama neyse, severim işte. dün ilk kez bir barcelona maçına gitmek üzere bilet almak için sıradayım, barcelona'nın ortasındaki store'da. heyecan dorukta tabii. bir yandan da ıvır zıvır karıştırıyorum, kalemler, anahtarlıklar, "ayyy barcelona forması şeklinde küçük köpek giysisiiii çok şekeeeer alsam mııaa?" (köpeğim yok.) falan. zaten galatasaray'a da kızgınım bu ara, tamamen kendimi barcelona'ya vermişim yani.
birden yanımda birinin "rijkaard" dediğini duydum. önce onlara, sonra baktıkları televizyona döndüm. dönen barcelona'nın über fantastik başarıları ve harika futbolcuları temalı videoda 5 dakika rijkaard'a maruz kaldım. kitlendim tabii. birden sarı kırmızı oldu her şey yine. insanın aklına gelince kolay mı. suç üstü yakalanmış gibi. eşime sevgilimle basılmış gibiyim, anahtarlıkları bıraktım yerine falan. baktım iyice şizofrene bağlıyorum, yandaki biri katalan biri ingiliz olan adamları dinleyeyim dedim bari, ve kabaca çeviriyle şunu konuşuyorlardı, "yazık oldu lan adama gitti o ülkeye. türk ligi zaten boktan, takımdan iş çıkar belki diyorduk harry kewell, arda turan* falan ama baktım bu sene transfer bile yapmamışlar. adamın son halini gördün mü? gönderdiğimiz halinden 10 yıl yaşlanmış lan n'apıyolarsa artık."
n'apıyosak artık.
başka yer, başka zaman olsa "boktan sensin, türk ligi de sana girsin" diyeceğim yerde ağzım açık kaldım tabii. sonra arkadaşım geldi, "küçük köpekler için forma yapmışlar, çok şeker, hemen alıyoruz" dedi. (arkadaşımın köpeği yok.)
bilet falan almadan çıktım bir sigara içtim. rijkaard'ı neden ve ne kadar sevdiğimi düşündüm. tezleri siktir ettim. az önce official barcelona store'da göz göze gelişimi düşündüm. ondan sonra takımın başına gelmesi istenen adamları düşündüm. bir sigara daha içtim.
küçük köpek forması ve biletleri alan arkadaşım elimden almasa sigara elimi yakacaktı. öyle yani.
ve rijkaard üzerine tek kelime daha söylememeye karar verdim.