• 12
    --- alıntı ---

    hâlâ aynı davulu çalmaya devam edenler var; galatasaray’da da, basketbol’da da!..
    “abd’yi bile yeneriz” ninnileri ile başlayan ve devam eden süreçte, “yarım almanya” demek olan “nowitski’siz” almanya önünde bile tam tabiri ile “rezil olan” bir takıma ulaştık, dünya kupası’na 10 gün kalmış, hâlâ “yok şu oyuncu, yok bu oyuncu” uyutmaları, “biraz” yüreklilerinin “tanjeviç’i işaret eden” eleştirileri ile günü geçiriyoruz!..
    asıl suçluyu, asıl sorumluyu, asıl “böylesine bir rezaletin” rejisörünü ramp ışıklarına çıkarmaktan kaçınanlar, tv’lerde, gazete sayfalarında, “bir-iki istisna hariç” her gün “büyüklere masallar” söylemeye devam ediyorlar!..
    milli takım antrenörlüğüne kadar yükselmiş koca koca adamlar işi “yorgunluğa bağlayacak” kadar “gülünç bir zavallılık” gösterisine soyunmaktan utanmıyorlar!..
    hiç düşünmüyorlar mı, “üç maçta yorulan (!) oyuncular” ile koca bir dünya şampiyonası’nı nasıl çıkaracak türk milli basketbol takımı, nerede kaldı “12 dev adam?..”
    ey, “seyahat sever ve de görev bekler” yorumcu takımı, hepiniz çok iyi biliyorsunuz ama yazamıyorsunuz ki; kendi ülkemizdeki dünya şampiyonası öncesi yaşanan “rezaletin tek sorumlusu” basketbol federasyonu başkanı turgay demirel’dir!..
    “ondan sonra gelen” sorumluların başında “bu zatı o koltuğa oturtan ve arkasında duran” aziz yıldırım gelir!..
    ondan sonraki sorumlular, “bu zatın ne olduğunu, federasyonun başına nasıl ve neden ve de kimler tarafından getirildiğini ve nasıl bugünlere kadar kaldığını bildikleri” hâlde hâlâ ve hâlâ kıllarını kıpırdatmayan spor teşkilatımızın “en tepesinde oturan” anı ve de şanlı devletlûlarımızdır!..
    daha sonra “tanjeviç” adlı “tam dağıtmış” bir hoca sorumlu olabilir, rezaletten; ama adam “kaleşnikofu yetkili ve de etkili sorumluların başına dayayıp, kendisini silah zoru ile milli takıma antrenör yaptırmadı” ya!.. “takımı çalıştıramayacak kadar ağır bir ameliyat geçirdiği” hâlde, hâlâ o “görevde tutulması için” avrupa insan hakları mahkemesi’nden karar da çıkarmadı!..
    eeee, “abd’yi bile yenecek (!) güçte” bir kadroyu “her önüne gelenin şamar oğlanı durumuna düşürenler” cascavlak ortada iken ve yıllardır “bu rezil trajedi sahneye konurken”, uyuyanlar, uyutanlar federasyonun yanında “koruma ve kollama nöbeti tutarlarken” ve de “bu derin gafletten faydalananlar, nemalananlar” düğün bayram ederken, “seyirci ve şakşakçı olmaktan öteye gidemeyenlerin” bugün “bir şey söylemeye hakları olur” mu?..
    işte “aynısının tıpkısı” bir tablo galatasaray’da da var!..
    “tanjeviç” adının yerine “rijkaard” adını koyunuz, “turgay demirel” yerine de “adnan polat” adını ve hatta turgay demirel’in yanında yıllar yılı “aynı” görevi yapan “doğan hakyemez’in adı” yerine “adnan sezgin” adını monte ediniz; işte “rezalet” senaryolarının sahneye çıkardığı “birbirine çok benzeyen” iki takım huzurlarınızda; galatasaray futbol takımı ile türkiye basketbol milli takımı!..
    insaf ediniz, “acı” tablo ortada, başkanlarıyla, yöneticileriyle, teknik adamlarıyla, basındaki “hınk deyicileri” ile hâlâ yüzleri kızarmadan “masallar, ninniler” söylemeye, kamuoyunu, camialarını uyutmaya çalışıyorlar!..
    söyleyin bana sevgili okurlarım; sivasspor önündeki zavallılıkla, almanya önündeki zavallılık arasında ne fark var?!..
    iki başkanın “gemlenemez” inatları, ihtirasları, “sadece kendilerince bilinen” niyetleri ve bu niyetlere “uğranılacak zararları ve ödenecek bedelleri zerre kadar düşünmeden kurban ettikleri” galatasaray kulübü ve türk basketbolu!..
    anlaşılıyor ki, ne galatasaray yönetim kurulu, ne galatasaray divan kurulu adnan polat’ı, ne spor teşkilâtı ve onun başında oturan “en yetkili kişiler” turgay demirel’i bunca olana rağmen, “doğruya, mantığa, insafa getiremeyecekler”; öyle bir niyetleri de yok ve de “seyirci olmaya” devam edecekler; öyleyse görev taraftara düşüyor; tribünlere “takımlarını alkışlamaya gelen” seyirciye düşüyor; öyle bir tepki koymalılar ki, ne adnan polat ve yönetimi, ne turgay demirel ve yönetimi “bugünlere gelişin baş sebebi olan” niyet ve uygulamalarını sürdürebilsin, sürdürmeye kalkışırlarsa da, “go home” sloganı sonları olsun!.. olsun!..

    öcal uluç

    http://www.turkiyegazetesi.com/...detay.aspx?id=458526

    --- alıntı ---
App Store'dan indirin Google Play'den alın