10
yakın semtlerin cocuklarinin "bizim tribunde niye pankart yok hic yeaa" tarzi isyanlarinin onune gecilmeyecek hale geldigi bir kamburun bahcesindeki dikdortgen masada ortaya cikan bir fikirdir parcali.
yillardir kapali tribunun ayni yerinde duran, ayni insanlara selam veren ayni insanlardan selam alan cocuklar bunlar. saglamliksa saglamlik, fikri gucse o da yerinde evelallah, e is guc de tutuyoruz paramiz allaha sukur. ilk pankartlarini yaptiklari gunu hicbiri unutmadi, ne de eglenceliydi. mesela ben hicbir beceriksizligimden hayatim boyunca bu kadar keyif alabilecegimi sanmiyorum, keske siz de bizimle olsaydiniz.
tribunun tam yuruyedur sokundan cikmaya calistigi 2005 yili civarindayiz, beraber durmak bile sıkıntılı cogu zaman bilenler bilir kapalinin ortasını o donemler herkes yanı yöreyi kesiyor, 3 lü cekerken bile gözler fıldır fıldır. dedik ki su pankartlarımızı asalım artık, astık da. birkac defa sıkıntı yasadik kapalinin setindekilerle geriye donup bakınca "beyin bedava, gerekeni yaptık" diyorum.
tabi bi yerden sonra pankartlar kesmemeye basladi, ulan soylenecek cok soz var dedik basladik fanzin cikarmaya. oyle ya burasi galatasaray tribunu, kapalinin sesi cikmayacak da kimin sesi cikacak. yazdikca yazdik, matbaa nedir onu ogrendik, "ofsetciyiz biz amirim" kimi zaman kapaliya girenlerin 1 liralarina is olduk ellerine fanzini tutusturup, ismi lazım degilin biri apacilik doktorasını bu alanda tamamladi. fanzin dedik de, o da bir yere kadar tabi aklimizin koselerine bubi tuzaklariyla imparatorluk kurmus "koreografi" kelimesini birbaska ismi lazım olmayan ilk kez bu donemlerde dillendirdi. daha oncelerde de bizim tribun kovalamisti boyle isleri, daha universite yillarindayken deportivo macinda kapalidan acilan only you'ya eski aciktan bakarken "ulan bunu elle boyasaydik keske" diyen ismi lazım olmayanlara da selam edelim burdan.
bordo maci olimpiyat stadında, konsepti kafada kurmusuz yillar sonra tekrar ait oldugumuz yerdeyiz "your nightmare is back again" o koreografinin maliyetini ne ben soyleyeyim ne siz sorun, nasil yapildigiyla ilgili galatasaray dergisi yazmisti genel olarak hikayesini. tek soyleyenebilecek sey 15 yildir takildigim galatasaray tribunlerinde "kardeslik" iliskisinin bu kadar guclu yasandigi baska hicbir an yoktur. ne mevzuda, ne deplasmanda ne omuz omuzada...
o freddy koreografisinden sonra parcali galatasaray tribunlerinin tum koreografi ve gorsel sovlarinin koordinasyonunda, organizasyonunda, uygulanmasinda ve maddi kaynak olusturulmasinda aktif olarak yer aldi. ozellikle eski acikta yaptigimiz koreografiler butun tribunu mest etti. eski aciktan sahaya inip fred koreografisinde egik karton hatlarini goz karari olusturdugumuzu soyleyeyim mesela elde telefon "saga gel oglum kendi sagına" repligi sık sık kullanılır hala.
biz hic tribunden ayrilmadik, askerlik girdi araya, ailevi mevzulari ekonomik sıkıntıları olanlar oldu ama parcali hep galatasaray kapalısında oldu, hala da orda.
alisamiyendeysek cok mutluyuz.
yillardir kapali tribunun ayni yerinde duran, ayni insanlara selam veren ayni insanlardan selam alan cocuklar bunlar. saglamliksa saglamlik, fikri gucse o da yerinde evelallah, e is guc de tutuyoruz paramiz allaha sukur. ilk pankartlarini yaptiklari gunu hicbiri unutmadi, ne de eglenceliydi. mesela ben hicbir beceriksizligimden hayatim boyunca bu kadar keyif alabilecegimi sanmiyorum, keske siz de bizimle olsaydiniz.
tribunun tam yuruyedur sokundan cikmaya calistigi 2005 yili civarindayiz, beraber durmak bile sıkıntılı cogu zaman bilenler bilir kapalinin ortasını o donemler herkes yanı yöreyi kesiyor, 3 lü cekerken bile gözler fıldır fıldır. dedik ki su pankartlarımızı asalım artık, astık da. birkac defa sıkıntı yasadik kapalinin setindekilerle geriye donup bakınca "beyin bedava, gerekeni yaptık" diyorum.
tabi bi yerden sonra pankartlar kesmemeye basladi, ulan soylenecek cok soz var dedik basladik fanzin cikarmaya. oyle ya burasi galatasaray tribunu, kapalinin sesi cikmayacak da kimin sesi cikacak. yazdikca yazdik, matbaa nedir onu ogrendik, "ofsetciyiz biz amirim" kimi zaman kapaliya girenlerin 1 liralarina is olduk ellerine fanzini tutusturup, ismi lazım degilin biri apacilik doktorasını bu alanda tamamladi. fanzin dedik de, o da bir yere kadar tabi aklimizin koselerine bubi tuzaklariyla imparatorluk kurmus "koreografi" kelimesini birbaska ismi lazım olmayan ilk kez bu donemlerde dillendirdi. daha oncelerde de bizim tribun kovalamisti boyle isleri, daha universite yillarindayken deportivo macinda kapalidan acilan only you'ya eski aciktan bakarken "ulan bunu elle boyasaydik keske" diyen ismi lazım olmayanlara da selam edelim burdan.
bordo maci olimpiyat stadında, konsepti kafada kurmusuz yillar sonra tekrar ait oldugumuz yerdeyiz "your nightmare is back again" o koreografinin maliyetini ne ben soyleyeyim ne siz sorun, nasil yapildigiyla ilgili galatasaray dergisi yazmisti genel olarak hikayesini. tek soyleyenebilecek sey 15 yildir takildigim galatasaray tribunlerinde "kardeslik" iliskisinin bu kadar guclu yasandigi baska hicbir an yoktur. ne mevzuda, ne deplasmanda ne omuz omuzada...
o freddy koreografisinden sonra parcali galatasaray tribunlerinin tum koreografi ve gorsel sovlarinin koordinasyonunda, organizasyonunda, uygulanmasinda ve maddi kaynak olusturulmasinda aktif olarak yer aldi. ozellikle eski acikta yaptigimiz koreografiler butun tribunu mest etti. eski aciktan sahaya inip fred koreografisinde egik karton hatlarini goz karari olusturdugumuzu soyleyeyim mesela elde telefon "saga gel oglum kendi sagına" repligi sık sık kullanılır hala.
biz hic tribunden ayrilmadik, askerlik girdi araya, ailevi mevzulari ekonomik sıkıntıları olanlar oldu ama parcali hep galatasaray kapalısında oldu, hala da orda.
alisamiyendeysek cok mutluyuz.