• 61
    toplulukların ve insanlardan oluşan yapıların belli bir ortak alanı, yaşam bölgesi vardır. fiziksel olarak ya da fikirsel olarak. fiziksel'e örnek olarak isterseniz bu mesela devletin sınırları olabilir, fikirsel olarak ise, kuş sevenler derneği ni bile örnek gösterebilirim.

    o topluluğa girme kararını vermeden önce ne yaparsın. incelersin. yine bir örnek gösterelim. galatasaray sözlük.

    hagi ve gs nin hükümdarlığında ama yetkilerini ve gücünü 5-6 kişiyle paylaşan bir yapı var. sitenin kodlanmasından, moderasyonuna, güvenlik açıklarına kadar bütün yapısal sorunlarıyla hagi gs ve onların verdiği yetkiyi kullanan moderatörler ilgileniyor.

    bu sözlüğün varolmasında birinci etken madde onlar.

    ikincil etken madde ise yazarlar. yazarlar sözlük deneyiminin aslında en önemli parçaları. sonuçta moderatörler veya adminlerden çok yazarlar ve fikirleri konuşulur tartışılır. tematik bir sözlük olan galatasaray sözlükte, futbol ,klüp, teknik, taktik vs.. konularında ayrıntılı denemeler ve makaleler yazabilen ulu yazarlar olduğu gibi,

    makara yapmaya gelen, gündemi takip etmek isteyen, sadece günlük galatasaray'lılık dozunu yaşamak isteyenler de vardır.

    aslında burda çok basit bir kapitalist ilişki söz konusu. bir kısım üretiyor, diğer kısım ise tüketiyor. örnek olarak s€th in ya da bunu yazan tosun un sözlüğe verdiği katkı ve ürettiği artı değer ortadayken bir başka yazar ( mesela ben ) sözlüğe onlar kadar katkı ver(e)meyebilirim ve günlük polemik ve makara ihtiyacımı alarak burdan çekip gidebilirim.

    nesilcilik ve devrecilik tartışması ise nispeten uzun zamandır var. işin içinde galatasaray olunca her zaman devrecilik olur. bilenler bilir mektep te her devre birbirini tutar diğer devrelere karşı, katı kurallar vardır. ama mektep dışında herkes her devreyi tutar. yıllarca özhan "abi" canaydın'ın klübe başkanlık yapabilmesi bundandır.

    burda da tıpkı galatasaray'ın genetik kodları gibi, içimizde birbirimizi yeriz ama dışarı karşı bir bütün oluruz. bütün tartışmalara , polemiklere ve gerilimlere rağmen hangi biriniz " milan baros return of the king " pankartı asıldığında gurur duymadınız.

    ben biliyorum bu işe en karşı olan kalifiye jurnal bile numaralıdan bakınca mutlu oldu.( kendisi pek bir elittir gelmez açıklara kapalıya)

    toplam 15-20 kişinin bütün bir sözlük adına inisiyatif alıp 2 gecede gerçekleştirdiği bu eylem sizi de mutlu etmedi mi? ankaragücü maçında baros gol attığında ayrıca bir sevinmediniz mi?

    neyse devam edelim.

    buranında kendine göre bir hareket alanı, dominans bölgesi var. mesela fenerle taşak geçmek bir yere kadar kabul edilir. ama gece 12de sol framede günün ilk entrisi hala fenerbahçe ile ilgili olursa sessiz çoğunluğun, elit yazarların, ve sözlüğü uzun zamandır benimseyen kişiler rahatsız olur. bunu dile getirmezler ama özel mesajlarla twitleriyle bunu paylaşırlar daha mahrem alanlarda.

    sıksık neden galatasaray'lı olduğunuzu sorun kendinize? güiza yı ağlatanları ayıplarken jo yu leo franco yu ıslıklama noktasına ne kadar çabuk geldiğimizi hatırlayın ve bunun önemli bir sorun olduğunu asla aklınızdan çıkarmayın.

    mesela emre belözoğlu'ndan nefret edeceksiniz ya? neden ediyorsunuz ? onu bilin. ve açıklayın.

    makara yapıcaksanız onu yapın. ama eğer fikir tartışmasına girip yargılarınızı ortaya koyacaksanız, sığlaşmayın, kafanızı kuma gömmeyin.

    diyelim ki rijkaard a karşısın, bunu zizonkovacın ilk zamanlarında yazdığı gibi ortaya koy. son 6-7 aydaki sinirden kafayı çizmiş zizonkovac a iltimas geçme.

    diyelim hakan şükür'ü çok seviyorsun. ona güzelleme yaz. ama o güzellemeyi yazarken onu sevmeyenler çakmaya çalışma. çünkü hakan şükür galatasaray tarihinin en çetrefilli meselelerinden biridir.

    basının gazına gelme. bir kaç ay önce arda caner'e yumruk attı diye takımdan kovuyordu sözlük kaptanı. caner şimdi nerde? ne söylüyor? bunu iyi gör. değerlerine sahip çık.

    arda yı beğenmiyor musun?extensorun yazdıklarına bak. arda'yı beğenmeme hakkını böyle kullan. nedenlerini ve argümanlarını ifade et.

    kişisel olarak burda görmekten en çok nefret ettiğim şey, yargısız infazdır. yapmayın. of larım çok fena.

    moderasyonla derdin mi var. vallahi hepsi çok iyi insanlar, bir git selam çak, muabbet et, laf arasında da abi neden sildin benim şu entry i de. o da versin cevabını. sonra tartış moderatorle. ikna edebilirsen entry ni geri koyar yerine aynen.( biliyorum çünkü yaşadım )

    yani demeye çalıştığım şey 4üncü nesil. birey ol. düşün. pırıltı dök ortaya. o zaman hem konuşulursun popüler olursun, hem artı değer katmış olursun. hem de kendini iyi hissedersin lan.

    şimdilik bu kadar ey 4üncü nesil. sayınız az, meseleniz çok. gelin konuşalım. anlatın dinleyelim.
App Store'dan indirin Google Play'den alın